Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

SİYASETÇİ CAMDAN DEĞİL, CANDAN KONUŞMALI

04 Şubat 2025 - 00:52

Bir politikacı için hitabet, siyasetin vitrinidir. Fiziki görüntü, kıvrak zeka, karizma ve hitabet bir araya geldiğinde, albenisi yüksek bir siyasetçi figürü ortaya çıkmaktadır. Dinleyici kitlesi genellikle konuşmanın içeriğine bakmamaktadır. Süslü ve heyecanlı konuşmaları hararetle alkışlamaktadırlar. Benim yaş kuşağımdan olanlar, Rahmetli Osman Bölükbaşı’nı hatırlayacaklardır. Muhteşem zeki, nüktedan bir hatip idi. Konuşmalarını bizzat kendisi hazırlar ve doğaçlama konuşurdu. Siyasete renk katan bir politikacıydı. Ancak Genel Başkanı olduğu Millet Partisi, seçmen kitlesinde taraftar bulamamıştır. Mitinglerinde büyük kalabalıklar toplar, sandığa yansımamasından yakınırdı. Harmanınız iyi görünüyor ama, dane veriminizde iş yok derdi. Namazın kazası olur, Osman Bölükbaşı’nı dinlemenin kazası olmaz derdi. Bütün sektörleri inceledim, din ticaretinden daha kârlısına rastlamadım diyerek din istismarından yakınırdı.

Daha sonraki yıllarda kürsü ve mikrofon ustası siyasetçiler yetişmiştir. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan bu kuşağın önde gelen isimleriydi. Hepsi yaşadıkları döneme damgalarını vurmuşlardır. Siyasette kullandıkları temiz üslup ve sloganlarla hafızalarda iz bırakmışlardır. Söz konusu siyasetçiler kitlelerin peşinden giderek, halk dalkavukluğu yapmamışlardır. Tam aksine kitleleri peşlerinden sürükleyerek lider olduklarını ispat etmişlerdir. Hepsi de kendi çizgilerinde heyecan yaratan, çok iyi birer hatip idiler. Onların döneminde konuşmaların camdan okunmasını sağlayacak bir teknoloji yoktu. Konuşmalarını ya doğaçlama olarak yaparlar, yada hatırlatma başlıkları kullanırlardı. Siyasetlerini doğrudan kendileri yaparlar, konuşma metinlerini başkalarına hazırlatarak, vekâlet siyaseti yapmazlardı.

Bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle birlikte kürsü konuşmalarının prompter denilen camdan okunması yaygınlaştı. Bu teknolojiden haberimiz olmadığı ilk yıllarda aman şu lider ne kadar akıcı konuşuyor diye hayranlığımızı ifade ediyorduk. Halbuki daha sonra, konuşma kürsüsünün önünde, sağ ve sol tarafa konulan cam levhalar üzerinden yavaş yavaş akan konuşma metnini okuduklarını anlamış olduk. Cam levhadan konuşmaya alışan siyasi liderler, açık oturumlara katılmaktan kaçınmaya başlamışlardır. Çünkü açık oturumlarda bu sistemin kullanılması mümkün değildir. Bu teknoloji ile birlikte metin yazarlığı da önemli bir danışmanlık haline gelmiştir. Siyasi liderler bu sisteme alıştıktan sonra, işlerinin yoğunluğu sebebiyle, konuşma metinlerinin hazırlanmasını tamamen metin yazarlarına bırakmışlardır. Bu durumun örnekleri bulunmaktadır.

Birinci Turgut Özal Hükumeti döneminde 1983-1988 yılları arasında Tarım Orman Ve Köy İşleri Bakanlığı, Parlamento İle İlgili İşler Danışmanlığını yürütmüştüm. Beş yıl boyunca Hüsnü Doğan’ın sözlü sorulara verdiği cevapların konuşma metinlerini ben yazmıştım. İlk zamanlarda Bakan ile taslak metin üzerinde çalışıyorduk. Daha sonra Bakan bu konulara zaman ayıramayacak kadar işlerin içine gömülmüştü. Bir gün bana, sen bu konuşmaları hazırladıktan sonra kaç defa okuyorsun diye sordu. Ben de en az üç defa okuyorum diye söyledim. Bir yanlışlık mı var efendim diye endişemi belirttim. Hayır, ben bu metinleri üzerinde kalem oynatmayacak kadar beğeniyorum. Sen bir defa da benim için oku, konuşma metnini bana kürsüye çıkarken ver demişti. O gece gözüme uyku girmemişti. Bakan güven duyduğu için vekaleti bana vermişti. Aslında genç yaşta alınmış, çok ağır bir sorumluluktu.

Bir liderin çok yönlü bir siyasetçi olabilmesi için, okuma, dinleme, yazma ve konuşma yeteneklerini sürekli işler vaziyette tutması zorunludur. Bunlardan hangisini az veya hiç kullanmazsa, zaman içinde o yeteneğinde zayıflama meydana gelmektedir. Yakın çalıştığım Liderlerden rahmetli Ecevit ve Demirel bu dengeyi çok iyi koruyordu. Rahmetli Deniz Baykal hep konuşur, dinlemeyi sevmezdi. Erbakan Hoca ise can kulağı ile dinlerdi. Şimdi böyle çok yönlü lider kalmadı. Camdan okuma tekniğini ilk kullanan Lider, Abdullah Gül olmuştur. Bunu daha sonra Erdoğan takip etmiştir. İlk yıllarda Erdoğan’ın bu konu da çok başarılı olduğunu söylemek mümkündür. Camdan okuyarak konuşan liderlere Bahçeli de dahil olmuştur. O da ilk yıllarda bu tekniği iyi kullanmıştır.

Erdoğan ve Bahçeli camdan okuma tekniğine o kadar bağımlı hale gelmişler ki, metnin dışına çıkmaları olay haline gelmeye başlamıştır. Hatta bazen önceden belirlenmiş çanak sorular sorulmadan camdan akan metni okumaya devam ettikleri görülmüştür. Kaçınılmaz olarak yaş ilerledikçe bu tekniği kullanmak zorlaşmaktadır. Liderlerin etrafını kuşatanlar konuşma metinlerinin hazırlanmasına yön vermektedirler. Bu aşamadan itibaren siyaset konuşanın değil, konuşmayı hazırlayanların siyaseti haline dönüşmektedir. Buna kısa tanımıyla kadro siyaseti veya vekalet siyaseti demek mümkündür. Dikkat edilirse, Erdoğan ve Bahçeli aynı paralelde siyaset yapmaktadırlar. Bu liderlerin konuşma metinlerini yazan danışmanların aynı siyaset kavramında anlaştıkları değerlendirilmektedir. Sonuç itibarıyla camdan okuma kolaycılığı, liderlerin temel özelliklerini erozyona uğratarak, onları sadece sembolden ibaret hale getirmektedir. Etkili bir siyasetçi camdan değil, candan konuşmalıdır. Candan konuşan eski kuşak siyasetçileri özledik.