Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

KARARAN VİCDANLAR

22 Ocak 2025 - 00:18

Bir milleti ayakta tutan değerler, sahip olduğumuz Ortak Değerlerdir. Bunlar arasında Milli Vicdan çok önemlidir. Acıda, kederde, adaletsizlikte, Milletimizin ortak vicdanı sızlıyorsa, Milletimiz ayakta demektir. Vicdanlar duyarsız ise, Milli Vicdan kararmış demektir. Milleti güçlü millet yapan bağları gevşetmeye çalışanlar olduğunu görüyoruz. Bu oyunları bozarak, bağlarımızı daha da sıklaştırmak, temel yurttaşlık görevimizdir.

Bu gün Türkiye "Kara Salı" yı yaşamıştır. Türkiye güne, Bolu Kartalkaya'daki otel yangınıyla uyanmıştır. Yayın yasağı konulduğu için, yangında yanan yurttaşlarımızın sayısını uzun süre öğrenemedik. Günün sonunda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 76 yurttaşımızın vefat ettini açıklamıştır. Her türlü doğal afet ve felâket, hayatın olağan akışı içinde vardır. Önemli olan felâketler karşısında birlik ve dayanışma ruhunu kaybetmemektir. Acılarımızı paylaşmak, yaralarımızı sarmak millet olmanın gereğidir.

Söz konusu otel yangını duyarlı yurttaşların yüreklerini yakmıştır. Ben şahsen kendimde değilim. Akşam haberlerinde yangın mahallinden görüntüler veriliyordu. Yanan otel de, 76 canımız kül olmuş, feryatlar arşa yükselirken, daha yangının dumanı tüterken, utanmadan kayak yapan insanlar görünüyordu. Söz gelimi insan diyorum, aslında yaratıklar demek daha doğrudur. Hayvanlar bile, aralarından bir ferdi kaybettiklerinde feryat etmektedirler. Fil sürüsünde bir fil öldüğünde, sesleri ormanı inletmektedir.

"Mahalle yanarken, çingene saçını tararmış" sözü aklıma geldi. Bu nasıl bir umursamazlık, anlamak mümkün değildir. İşte kararmış vicdanlar dediğim, o kayak yapanların vicdanlarıdır. Anadolu da bir özdeyiş vardır. "Düğünümüzde oynamayan, cenazemizde ağlamayan bizden değidir" derler. Oradaki cenaze Türk Milleti'nin cenazesidir. Hükumet bir günlük yas ilan etmiştir. O acı dolu ortamda kayak yapma tutkusunu ertelemeyenler yurttaşımız olamazlar. Orada utanmadan kayak yapanlar, ölenler arasında olabilirlerdi. Aslında yaşadıkları felâket ortak talihsizlikleridir. Bunu anlamayacak kadar duyarsız olmak utanç verici bir durumdur.

Bugün yaptığım telefon görüşmelerinde, özellikle hemşehrim olan Nedim Türkmen'e olan üzüntümü dile getirirken, karşı çıkanlar oldu. "Gitmesin kardeşim, millet acından ölürken, günlüğü kişi başı 30 bin TL. olan otelde ne işleri vardı" diyenlerle karşılaştım. Fakirimiz, zenginimize düşman olmuş, zenginimiz fakirimizi karınca gibi görmektedir. Gitsin kardeşim, paralar harcansın, ekonomi dönsün. Bir ülkede her gelir grubundan insanımızın olması gerektiğini unutmuşuz. Yardımlaşma duygusunu kaybetmişiz. Bencillik ruhları ve vicdanları karartmış.

Cep telefonu ile resim ve video çekme hastalığı toplumun aklını başından almış, gözünü kör, kulağını sağır etmiştir. Aslında hapishane cebimize girip, bizi hücre mahkumu yapmış farkında değiliz. Sosyal yalnızlık ortak sorunumuz olmuştur. Ormanlar cayır cayır yanarken, görevlilerin uyarılarına aldırmadan, en yakın mesafeden resim çekenlerimi ararsın, çarşafla halat yapmış, yatak kıyafetiyle yagından kurtulmaya çalışanları videoya kaydedenlermi ararsın, toplumda hepsi var. Biz bu umursamazlıkları her felâkette görmeye başladık. Deprem bölgesinde de çok üzücü görüntülere şahit olduk. Duygular körleşince, ölümler rakamlardan ibaret olmaktadır.

Acıda, kederde, mutlulukta birleşemiyorsak, millet olma vasıflarını kaybetmişiz demektir. Bu kötülükleri genellemek istemiyorum. Elbette halen iyiler ve iyilikler de var. Ancak kötülerin ve kötülüklerin, kötü huylu tümör gibi hızla yayılarak toplumu kavraması endişesini taşıyorum. Üstüne bastığın toprak, canından daha değerli değilse, o toprak vatan değildir. Ölünce o toprağa girmek de hak olamaz. Milletimizin silkinerek yeniden kendine gelmesi zorunludur. Tekrar Ortak Değerler etrafında toplanarak, Büyük millet olduğumuzu dosta düşmana göstermek zorundayız.