Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

İSTİKLAL MARŞIMIZ 104 YAŞINDADIR

12 Mart 2025 - 11:07

Bu gün İstiklal Marşı'mızın kabul edilmesinin 104. Yıl dönümüdür, kutlu olsun. Türkiye Büyük Millet Meclisi 12 Mart 1921 Tarihli Oturumunda, Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşını ‘’Ulusal Marş’’ olarak kabul etmiştir. İstiklal Marşı Dünyadaki ulusal marşların çoğunluğunun aksine, Sade bir üsluptan ve slogan halindeki ifadelerden ziyade, dantel üsluplu bir varoluş felsefesini ifade etmektedir. Kuruluş ruhunu kaybedenlerin bu marşa soğuk bakmalarından üzüntü duyuyorum.

Eşi bulunmaz bu şiirin anlamı büyüktür. Ulusumuzun yüce özelliklerini, kendisini soylu ve farklı yapan duygu ve düşüncelerini en güzel biçimde anlatmaktadır. İstiklal Marşımız heyecan vermekle kalmayan tarihimiz üzerinde derin derin düşünmemizi sağlayan bir destandır. İçindeki duygu dolu ifadelerle kıran kırana, Doğu-Batı çatışmasını ve Modern Türkiye’nin dramını anlatmaktadır.

Büyük usta Mehmet Aki Ersoy, eserini beste için yazmadığından, bu anlamlı şiir yıllar sonra bestelenebilmiştir. Güfte ile beste arasındaki zor uyum sebebiyle halkımız ulusal marşımızı halen terennüm etmekte zorlanmaktadır. Aslında ne kadar zor olursa olsun, Ulusal Marşımızı doğru söylemeyi öğrenmeliyiz. Bunun öğretilmesi milli görevlerimiz arasında olmalıdır.

Usta şair Mehmet Akif Ersoy, Türk Edebiyatının ve Türk düşünce tarihinin önemli simalarındandır. Samimi İslam inancının kendisine verdiği enerji ile fakirlik içinde yaşamış, fakat zengin bir manevi miras bırakan bir neslin önderi olmuştur. İnsanlığa asıl zenginliğin çok fazla şeye ihtiyaç duymamak olduğunu göstermiştir. Akif’in nesli diyoruz ya, işte bu nesil tam da o nesildir. Kendimi o nesile ait hissetmekten mutluyum.

Milli Şairimiz, marş sayesinde elde ettiği 500 Lira ödülü almayarak, bu parayı kimsesiz kadın ve çocuklara iş, sanat öğretme ve fakirlikle mücadele amacıyla kurulan "Darülmesai" adlı kuruma bağışlamıştır. Büyük usta bu şiirini ‘’O Artık Milletindir’’ diyerek ’’Safahat’’ adlı eserine almamıştır. Bu örnek tavrı her türlü takdirin üstündedir.

Mehmet Akif Ersoy, Fatih Medreselerinin tanınmış Alimlerinden Mehmet Tahir Efendi ve Buhara asıllı bir ailenin kızı olan Emine Hanımın oğludur. Kosova’nın İpek Kazası Ulu Şair Mehmet Akif Ersoy ile gurur duymaktadır. Halbuki Akif, Türk veya Arnavut olmak konusunda hiçbir takıntı göstermemiştir. O daima Müslüman kimliğini ön plana çıkarmıştır. Kendisi çok değerli bir düşünce ve fikir insanıdır. Küserek Mısır’a gittiği söylentilerinin altı dolu değildir. Bu konunun sebepleri belgelere dayalı olarak incelenmelidir.

Akif, kendi kuşağının gençleri gibi Sultan Abdülhamid’in fikir ve düşünceyi sansürleyen yönetimine tepkiliydi. Meşrutiyetçilerle mücadele birliğine katılmış olup, kısa süre sonra onlar ile de fikir ayrılığına düşerek gruptan ayrılmıştır. Daha sonra çoluk çocuğunu memleketinde bırakarak Ankara’ya yerleşmiştir. Kurtuluş Savaşı mücadelesine ruh verdiği hepimizin bilgisindedir.

İstiklal mücadelesinden sonra Akif’in memleket sorunları konusunda rol almadığı görülmektedir. 1923 yılında Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitmiştir. Aziz Atatürk’ün isteği üzerine yaptığı Kur'an tercümesinin yayımlanmasını istememiş, aldığı ücreti geri iade etmiştir. Söylendiğine göre yaptığı tercümeyi beğenmediği iddia edilmektedir. Mısır’da vatan hasreti çektiği için, 17 Haziran 1936 yılında Türkiye’ye dönmüş, son zamanlarını İstanbul’da geçirmiştir.

Mehmet Akif Ersoy siyaset konusunda keskin tavırları olan bir kişi değildi. Bu nedenle hiçbir siyasi parti de yer almamıştır. Mülkiye Mektebinden sonra Ziraat ve Baytar Mektebini bitirmiştir. O da aynen Ziya Gökalp gibi bir Veterinerdir. Ayrıca mesleğinde liyakatlı bir uzman olarak bilinmektedir. Darulfünun ve Baytar Mektebindeki eğitimci görevlerini de başarıyla yürütmüş olup, sayısız öğrencinin yetişmesine katkı sağlamıştır. Kahire’de kaldığı süre içinde kaliteli bir uzman olarak isim yapmıştır.

Akif’in yaşadığı dönemdeki şair ve düşünürler daima birbirlerini takdir ederlerdi. Ünlü vatan şairi Nazım Hikmet Ran, ‘’Akif büyük adam, inanmış adam ‘’ derdi. Süleyman Nazif’in önemli bir Akif hayranı olduğu söylenmektedir. İnsanların ne Mehmet Akif Ersoy üzerinde tekel kurma, ne de onu reddetme hakkı olmamalıdır. Ulu şair Milletimizin tartışmasız ortak değeridir.

Şiir okuma duygusu olmayan insanların Akif’i gerçek mana da anlayabilme imkanları yoktur. Umarım bu Millet Akif’i gerçek mana da anlayacağı durumlara tekrar düşmez. Zaten kendi ifadesinde; ‘’Allah bir daha bu Milleti İstiklal Marşı yazacak duruma düşürmesin’’ demiştir. Ancak itiraf etmek gerekirse, Akif’in neslinin ruh ve heyecanına muhtaç olduğumuz günlerdeyiz.

Türk Milleti'nin Vatan ve Bayrak sevgisi, özgür yaşama tutkusu, haksızlıklara karşı direnme iradesi, Milli Birlik ve Bütünlüğümüzün simgesi olan İstiklal Marşımızda vücut bulmuştur. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u, İstiklal marşımızın 104. Yaşında rahmet, minnet ve saygılarımla anıyorum. Yüce Milletimizin verdiği kurtuluş mücadelesinde emeği geçenlerin hepsini Tanrı rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.