Oldum olası sanata ilgi duydum.
Sanatı seviyorum. Özellikle de sahne sanatlarıdan olan tiyatroyu... Ara ara sahnelenen oyunları izlemeye gideriz. Tiyatro sevgim öyle zannediyorum ki çocukluktan kalma. Daha ilkokul ikinci sınıftayken resmi bir bayram kutlaması nedeniyle izlediğim skeçler hafızamda yer etmişti.
İzlediğim skeçler in yanı sıra iyi bir radyo dinleyici si olmam da tiyatroyu sevmemde etkin.
Radyonun hayatımda özel ve mühim bir yeri vardır.
Çocukluğumuz radyo başında geçti. Radyo çocuklarıyız diyebiliriz hasılı. Çocukken evimizde hiç televizyon olmadı, radyo yetiyor olmalıydı ki gerek görülmüyordu. Bizler de televizyon izlemek için ara sıra yakın komşulara misafir olurduk. :)
Radyo başlı başına bir dünyaydı. Çocuk bahçesi, arkası yarınlar ve radyo tiyatroları... Özellikle haftasonları hiçbir oyunu kaçırmazdım. Zihni Göktay, Şermin Hürmeriç, Sumru Yavrucuk, Haluk Bilginer, Yıldız- Müşfik Kenter ve daha nicelerinin seslendirdikleri oyunlar...
Bu oyunların hayal gücümün genişlemesinde elbette etkisi olmuştur. Hatta Çocuk Kitapları yazmama da katkısı olmuştur.
Gel gelelim tiyatroyu sahnede izlemek büyük keyif.
Yakın zamanda yine bir tiyatro oyununu Güldür Güldür ü izlemeye gittik.
Medyatik bir program- skeçler olması tiyatro kalitesinden bir şey azaltmamıştır kanaatim göre.
Ben orada başta Ali Sunal ve ekibinin profesyonelce uyum içinde emeklerini başarılarını gördüm.
Gözlemlediğim kadarıyla başarılarının en büyük sebebi uyumlarıdır. Öyle zannediyorum ki oyuncuların sahne arkasında da samimi içten arkadaşlığı var. Çünkü uyum için bir birini iyi tahlil - tanımak gerekir. Bütünleşme mevcut aralarında. Bu Bütünleşme de başarı getirir. Sanatın amacı toplumları eğitmek, eğlendirmek, bilgilendirmek, kültürlendirmek, iletişim kurmaktır. Bunu da kaliteli bir şekilde yaparsa anlam kazanır.
Güldür güldür ün bu kaliteyi yakalamış olduğunu görüyorum.
Günümüzde mizahın belden aşağı yapıldığını düşünürsek kendi kategorisinde kaliteli diye düşünüyorum. Emeklerine sağlık diyorum.
FACEBOOK YORUMLAR