Hollandaya bakıyoruz, zengin ülke. Almanyaya bakıyoruz zengin ülke. Amerikaya bakıyoruz, zengin ülke.
Şimdi onlara Çin de katıldı. 1950 li yıllarda Çin bizden daha fakir idi. Halkı, tek düze elbise giyiyor. Ekmek bulmakta zorlanıyordu.
Bu işin sırrı nedir, cevap bulmamız gerekiyor.
-Almanlar, zengin olmanın sırrını ÇALIŞMAYA bağladılar. Almanlar ''çalışkan olduğu için zengin olduklarını" iddia ediyor. Ancak, Almanyaya giden Türk işçilerinin, çalışkanlıkta Almanlardan geri kalmadığı görüldü.
-Hollanda, zenginliğini TOPRAKLARININ verimli olmasına bağlıyor. Suriye ve Mısır toprakları,Hollandadan aşağı değil. Ama zengin değiller.
-Amerika zenginliğini GÖÇMENLERE bağlıyor. Halen Amerika nitelikli insanlara Green Kart vererek ülkesine taşıyor.
-Çin zenginliğini BILEK GÜCÜNE bağlıyor. Çin siyasileri halkına "Elinden başka güveneceğin kimse yok" diyor. Tembelliği af etmiyor.
Iddiaların tamamında gerçeklik payı var. Ancak, toplumların zenginliğini açıklamaya yetmiyor. Zenginliğin gerisinde SERMAYE var. Bu gerçeği hiçbiri dile getirmiyor.
Sermaye, üretime katılan, üretilmiş üretim faktörüdür. Makine gibi. Makine üretilmiştir. Para, satınalma gücü taşıdığı ölçüde sermayeyi temsil eder. Dolar gibi.
Zengin olarak sıraladığımız ülkelere bakalım yeniden değerlendirelim:
1. Almanya, ikinci dünya savaşını kaybetmişti. 1945 yılından itibaren Almanyada açlık başlamıştı. MARSHAL YARDIMI devreye girdi. Ancak, görünmeyen kuvvet BANKACILIK idi. Bankerler, Alman Bankalarını ele geçirdiler. Deutche Bank kapatıldı(yeniden açılmasına 1960 yılında izin verildi). Merkez Bankası dahil diğer bankaların tamamı bankerlerin oldu.
Bankerler hesapları sıfırladılar. Herkese 100 Marklık hesap açtılar. Evini yapmak ya da tamir etmek isteyenlere 30 yıl süreli kredi açtılar. Işletmelere denetimli kredi verdiler. Hisselerinin alım-satımını bankalar kanalıyla yapılmasına mecburiyet getirdiler. Bu mecburiyet halen devam ediyor. Almanya SERMAYENIN egemenliğine girdi. O kadar çok sermaye girişi oldu ki, 1960 lara gelindiğinde, mevcut emek yetmedi. Diğer ülkelerden işçi getirildi. Almanyayı, SERMAYE GIRIŞI zengin etti.
2. Hollandaya gelelim:
Hollanda sömürgeci ülkedir.Sermayesini sömürgelerden biriktirmiştir. Toprakları verimlidir ama, gerçek zenginlik denizaşırı kolonilerden elde ettiği tarımsal ürünlerden geliyor. Muz, Kahve, Çay gibi ürünler sömürgelerde üretiliyor, AMSTERDAM BORSASINDA pazarlanıyor.
3. Amerikanın zenginliği, Avrupa Sermayesinden kaynaklanıyor.
Amerikan Anayasası MÜLKIYET GUVENCESI verir. Amerikada mülkiyet o kadar kutsaldır ki, izinsiz toprağına giremezsiniz. Girdiğiniz taktirde, başınız belaya girer. Devletin dahi, insanların topraklarına izinsiz girmeye hakkı yoktur. Bu amaçla, silah taşımak anayasal haktır.
Parasını ve zenginliğini güvende tutmak isteyen dunya zenginleri Amerikaya göçtüler. Beraberinde sermayelerini de taşıdılar.
Amerika göçmenlerin getirdiği SERMAYE ile zenginleşti. Halen Amerikaya sermaye akıyor. Dünyadaki zenginlerin bir ayağı Amerikada. Amerika, bir milyon dolar getirene oturma hakkı veriyor.
4. Çine gelince.
Çin Komünist bir ülkedir. Komünist ülkede sermayenin sahibi devlettir. Çin bu kuralı bozdu. Yönetim komünist kaldı. Ama, kapılarını yabancı sermayeye açtı. Ucuz işçilik peşindeki Sermaye Çine akın etti.
Çin özgün bir politika uyguladı. Işletmlerin yüzde 60 sermaye mülkiyetini devlette tuttu. Gerisini özel sektöre açtı. Emeğin ucuz kalması için, sermaye karşısında elini kolunu bağladı. Işveren yük getirecek uygulamalara izin vermedi.
Sermayenin kaynağı tasarruftur. Çin bu kuralı çok iyi uyguladı.Tembelliğe taviz vermedi. Halkına "bileğinize güvenin" diyor, devlet güvencesini kaldırıyordu.
Kendini güvende hissetmeyen Çinli, her ücrete çalışıyor. Ucretinin yarısını tasarruf ediyordu. Tasarruflar, bankalar ve borsalar kanalından yatırıma gidiyordu.Yabancı sermayenin oranı azalıyor, Çinlinin ki artıyordu.
Çin yüksek oranlı tasarruf sayesinde SERMAYE BIRIKTIRDI ve zengin oldu.
Şinasi Kara
FACEBOOK YORUMLAR