Yolum, Marmara Universitesi Başıbűyűk Kampűsűne dűştű. Acil servisteyim. 4. kata çıkmam gerekiyor. Asansõrű sordum. Tarif ettiler.
Binanın içinde epey yűrűdűm. Muhteşem yapılmış. Çok para harcanmış. Eski gűnler, 1967-1971 yılları aklıma geldi. Űniversitenin temelini teşkil eden, benim de mezun olduğum Sultanahmetteki bina, eski tarihi bir yerdi. Merdivenler ahşaptı. Dersler anfide yapılıyoru. Õn sıralarda yer kapmak için, saatler õnceden okula gitmemiz gerekiyordu.
Yeni bina, gűzel dizayn edilmiş. Geniş ve ferah yapılmış. Tam bir űniversite binası olmuş. Yapanlara ve yaptıranlara teşekkűr ediyorum.
Koridorun sonunda asansõrűn kapıları gõrűndű. Modern bir dűnyayı yansıtıyor. Asansõrűn kapısına geldik. Çağır dűgmesine bastım. Bekliyorum. Asansõr gelmiyor. Diğerine gittim. Onun dűğmesine bastım o da gelmedi.
Elbisesinden gõrevli olduğu anlaşılan bir memur "Efendim ikisi bozuk, buna binelim" dedi. Kapıyı açtı. İçeri girdik. Dõrdűncű kat dűğmesine bastım. Hiç ses gelmiyor. İçimden "teknolojiye bak, hiç sesi çıkmayan asasnsõr yapmışlar" diye dúşűndům.
Aradan epey zaman geçti. Dõrűncű kata çıkamadık. Içeride olanlara "noluyor" diye sordum. Onlar alışmış. "Asansõr bozuldu" dediler. Asansõrde hapsolduk.
Aradan biraz zaman geçti. Birnur Hanım sıkılmaya başladı. Yűzű bembeyaz oldu. Onun kapalı yerde kalma korkusu olduğunu biliyorum. Asansõrűn kapısını biraz zorladım. Kapı açıldı. Bir de ne gõreyim. Asansõr bindiğimiz katta duruyor.
İdareci yetiştiren koskoca Marmara Űniversitesi, basit bir asansõrű idare etme becerisi gõstermiyor.
Şinasi Kara
FACEBOOK YORUMLAR