Din görevlileri haftasını yaşıyoruz. Sayıları, 140 bin kişiye ulaşan din görevlileri devletten maaş alıyor. Bu fakir millet, üretime katkısı olmayan imamlara, öğretmenden daha çok maaş ödüyor.
O kadar çok din görevlisi tayin edilmiş ki, tam anlamıyla kötüye kullanma başlamış. Din görevi yapanlar halka yabancılaşmış. Görevlerini "maaş almak amacıyla" yapıyor. Bu durum halkın gözünden kaçmıyor.
Nitekim, Sn Cumhurbaşkanı din adamları haftası nedeniyle yaptığı konuşmasında "Halkın en çok sevdiği kişiler imam ve muhtarlar idi. Bağlar neden koptu" diye sorunu gündeme taşıyor.
Sn. Cumhurbaşkanı "Gençlerimizin ayakları gün geçtikçe camilerden çekiliyor...Ortada yanlış giden bir şeyler var" diyerek din adamlarıni uyarıyor.
Gençler neden imamlara saygı duymuyor?
Nedeni bilgidir. Bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay. Günümüz gençliği "her şeyi" sorguluyor. Akıl ve mantık ile bağdaşmayan konuları kabul etmiyor. Sorgulamanın başında "din adamlar ne üretiyor" sorusu geliyor.
Gençler arasında "üretime katkı yapmayanların, üretimden pay alaması" kabul görmüyor. İmamların akıl ve mantık dışı konuşmaları gençleri dinden dahi soğutuyor. Gençler "yanmaz kefen satan din adamına" inanmıyor. "Elimi öpen cennete gider" diyen din adamına gülüyor.
Kuran bu durumu 1400 yıl önce görmüş ve kurala bağlamış. Kuranın pek çok ayetinde "dini görevin" menfaat karşılığı yapılması yasaklanmıştır.
-Bakara Suresi 41. Ayette "Ayetlerimi, az bir karşılık ile satmayın" deniliyor.
-Yasin Süresi 21. Ayette "Sizden hiç bir ücret almayanlara uyun" deniliyor.
-Hud Süresi 29. Ayette "Ey kavmim, bunun için sizden bir karşılık beklemiyorum" diye Hz. Muhammet sesleniyor.
- Şuara Suresinde, geçmiş peygamberlerin "yaptıkları din gorevi için ücret beklemedikleri" ifade ediliyor.
İslamiyette "din görevi karşılığında" menfaat alınamaz. Alınır ise, günah işlenir. Din görevi yapanın mükafatı Allahtan beklenir.
Nitekim, asrı saadet döneminde "imamlık gönüllülük esasına" göre yapılıyordu. Bu gelenek Emeviler zamanında bozuldu. Bozulmanın nedeni siyasetten kaynaklandı.
Cuma günleri, Müslümanlar bir araya geliyor ve bir araya gelmişken iki rekat namaz kılınıyordu. Namazdan sonra, sorunlar tartışılıyor. Kime nasıl yardım yapılacak karar veriliyordu.
Emevi döneminde "sorun gelip siyasete" dayanıyordu. Emevi devletinin yaptığı yanlışlıklar dile getiriliyor ve isyanlar Cuma günü başlıyordu. Emeviler bu sorunu çözmek için, kadrolu imam uygulamasını başlattılar. Cuma günü namaza gelenler, imam nezdinde namaz kılacak. İmam "devleti övecek" ve devlet görevlileri hakkında soru sorulmasına izin vermeyecek. Namaz kılındıktan sonra tartışma yok. Herkes işine geri dönecek. Bu uygulama, İslamiyetin "yardımlaşma" anlayışına da son vermiştir.
Daha sonra gelen Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar geleneği bozmadı. İşlerine geliyordu. Maaşlı imam düzeni devam etti. Ancak, Kuran geniş halk kitleleri tarafından öğrenildi ve "yanlışlık" ortaya çıktı.
Din alimleri yanlışlığı açıklıyor.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk Hoca "Ücretli imam arkasında kılınan namaz geçerli değildir" diye yazıyor. İslam dinini az bir para karşılığında dahi olsa, icra edenler günah işliyor. Bunların başında "devletten maaş alan imamlar" geliyor.
Şinasi Kara
FACEBOOK YORUMLAR