Politika faizi, 2,5 puan düşürüldü. Yıl başından itibaren, yüzde 47,5 olarak uygulanacak.
Bankaların kısa vadeli olarak merkez bankasından kullandığı krediler karşılığında ödenen faize POLİTİKA FAİZİ deniliyor. Politika faizi, bankaların mevduata verdiği faizi belirliyor. Bundan böyle bankalar tasarruf mevduatına yüzde 47,5 civarında faiz verecek.
Mevduat faizi ile tasarruflar arasında yakın ilişki vardır. Mevduat faizi artınca, tüketim azalır. Azalan tüketim talebi aşağı çeker. Talep enflasyonu önlenir. Yüzde 50 faiz tüketimde büyük ölçüde azalış sağlayamadı. Nedeni, bölüşümdeki adaletsizlikten kaynaklanıyor. Yollarda lüks ithal araçlardan geçilmiyor.
Talebi kontrolde tutamadığınız sürece enflasyonu önlemeniz mümkin değildir. Yüze 50 oranındaki politika faizi dahi talebi kontrol edemez iken, daha da aşağı düşürmek, enflasyonist etkiyi azaltmayacaktır.
Politika faizinin diğer bir etkinliği tercihler üzerinedir. Mevduat faizi, beklenen enflasyonun gerisinde kaldığı zaman, tasarruf sahibi parasını dövize yatırıyor. Karşımıza dolarizasyon çıkıyor. Hükümetin, bu sorunu çözme gibi bir niyetinin olmadığı anlaşılıyor.
Mevduat faizindeki düşme, kredi faizinin düşmesine neden olur. Kredi faizi düştüğü zaman, yatırımlar artar. Ancak, yatırımları mevcut tasarruflar bağlıyor. TASARRUF=YATIRIM kuralı para politikası ile bozulamıyor. Devlet devreye girince, tasarrufa dayanmayan parasal yatırımlardaki artış, enflasyon yaratıyor.
Ülkemiz için gerekli olan tasarruf miktarındaki artıştır. Çünkü, tasarruflar sermaye birikimine kaynaklık ediyor. Politika faizini düşürmek, kontrol edilemeyen tüketimi daha da artırabilir. Tüketimdeki artış, talepte artış olarak karşımıza çıkacaktır.
Bu aşamada politika faizinin 2,5 puan düşürülmesi, ekonomiden çok siyasi bir karar olduğu görünüyor. Türkiye bir türlü, ekonomide siyasi kararların yanlış sonuçlara götürdüğünü anlamadı. Anlamak istemiyor.
Şinasi KARA
FACEBOOK YORUMLAR