Bu yıl benim bahçede armut bol. Armutlara baktıkça, anılarım tazeleniyor.
Sene 1954 ya da 1955 olmalı. Ulubey-Gündüzlü Köyünde düğün var. Rahmetli babamın peşine takıldım. Çok mutluyum, düğüne gidiyoruz.
Düğün evine yaklaştık. Davulcular babamın geldiğini görünce, iştahlı şekilde davula vurmaya başladılar. Babamı karşıladılar. Davul sesinden kulaklarım çınlıyordu.
Düğün sahibi, babamı görünce sevindi. Babamı, baş köşeye oturttu. Herkes bize geliyor, babamın elini öpüyordu. Babam iyi insandı. İyi insan olmanın itibarını, daha 7 yaşımda öğrenmiş oluyordum.
Gelin Ordudan alınacak. Ulubey-Ordu arası 24 km. Orduya gitmek isteyenler tespit ediliyordu. Babam birinci sıradaydı. Ben de babama “gitmek istediğimi” söyledim. Rahmetli, güldü. “Biraz uzak ama” dedi. Ağlamaklı olduğumu fark edince dayanamadı. “Tamam” dedi.
Kaymazların, kamyondan dönüşümlü ahşap kasalı otobüsüne bindik. Ordu-Eskipazara geldik. Karacaömer Köy yolu sapağında otobüsü kenara çektiler. Köy yolu patika idi. At ya da yaya gidilebiliyordu. Gelini almak için yola çıktık.
Gelin evinde, tabancalar atılıyor. Evin bacası hedef, neredeyse yıkılacak. Yer-gök silah sesinden inliyordu. Babam elimi sıkıca tutmuş, bir kaza olur diye beni silah atanlardan uzak tutuyordu.
Gelini evden çıkardılar. Başında kırmızı bir duvak vardı. Ata bindirdiler. Gelinin ağladığı hıçkırık seslerinden anlaşılıyordu. Davul-klarnet ve silah sesi birbirine karışıyordu. Yola çıktık.
Gelin evinden ayrıldıktan bir süre sonra ses-soluk kesildi. Babam elimi bırakmıştı. Zira, patika yolda iki kişi birlikte yürüyemiyordu.
Yol üzerinde bir baktım armut ağacı var. Armutlar “gel beni ye” diyor. Dayanamadım. Dikenli telin altından bahçeye girdim. Bir tanesini aldım. Yemeye başladım. Hem yiyor hem de ceplerimi armut ile dolduruyordum.
Aniden bir adam belirdi. Korktum. Yemekte olduğum armut elimden düştü. Ceplerimdekini de yere attım. Adam “korkma oğlum, istediğin kadar topla” dedi ve arkasını dönüp gitti.
Şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilmeden, telden atlayıp konvoya yetiştim. Ama armuttan ısırdığım parçanın tadı halen aklımdan çıkmıyor.
Aradan 25 yıl geçti. Allah bana, armudunu aldığım evin biraz ilerisinde, toprak almayı bahşetti. Ben de 40 yıldan beri Karacaömerli oldum. Benim bahçede de armut ağaçları var.
Armutlar bal gibi tatlı. İzin almaya gerek yok. Armutlar sizleri bekliyor.
Şinasi Kara
FACEBOOK YORUMLAR