Elbette konu Cumhurbaşkanı adaylığıdır. Erdoğan bu konunun tartışılmasından oldukça memnun olmalıdır. Çünkü herşey istediği gibi gitmektedir. Aslında her oyun kuralına göre oynanmalıdır. Oyunu farklı kurala göre oynayanlar kaybederler. Örneğin futbol ayakla, voleybol elle oynanmaktadır. Bunun tersi mümkün değildir. Cumhurbaşkanlığı Hükumet modelinde, Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin de Genel Başkanıdır. Erdoğan oyunu bu kurala göre oynarken, rakiplerinin farklı kurala göre oynaması yanlıştır. Görüldüğü gibi muhalefet yeni sisteme halen eski kafa ile yaklaşmaktadır. Bu yanlıştır.
Bilindiği gibi, Erdoğan karşısında muhalefetin lokomotif partisi Anamuhalefet Partisi olan Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu partinin oyunu Erdoğan gibi oynayabilmesi için, Genel Başkanının ayni zamanda doğal Cumhurbaşkanı adayı olması gerekir. Rahmetli Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu'na, Cumhurbaşkanlığına aday olmayacaksan, partinin başından ayrıl, yerini aday olabilecek bir Genel Başkana bırak demiştir. Doğru olan budur. Özgür Özel Cumhurbaşkanlığı'na aday olmayacaksa yerini aday olabilecek bir kişiye bırakması gerekir ki, Erdoğan ile şartlar eşit olsun. Aday olmayacağım demesi yanlıştır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekilliği seçimi birbirinden ayrıdır. AK Partide heriki seçim de Erdoğan tarafından yürütülmektedir. Meclis de milletvekili çoğunluğunun sağlanması, en az Cumhurbaşkanlığı kadar önemlidir. Bir önceki seçimde Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanan Millet İttifakı, milletvekili seçimlerine ayrı partiler halinde girerek büyük hata yapmışlardır. Erdoğan birinci turda Meclis çoğunluğunu alınca, İkinci turda da Cumhurbaşkanlığını alması kolay ol muştur. Sadece Cumhurbaşkanlığı seçimini almak için işbirliğ yapılması ve milletvekilliği seçimine ayrı ayrı girilmesi yanlıştır.
Cumhuriyet Halk Partisinin oyları tek başına Cumhurbaşkanını şeçmeye yetmediği gibi, milletvekili seçiminde de Meclis çoğunluğunu almaya yetmemektedir. Bu nedenle her iki seçim için de, millet uzlaşması araması zorunludur. Parti de Genel Başkan ve Cumhurbaşkanının ayrı kişilerden olması, ikibaşlılığa neden olması bakımından sakıncalıdır. Bütün bunlar dikkate alındığında CHP'nin millet uzlaşması aramadan doğrudan kendi adayını çıkarması hatalıdır. Milletin adayının seçilmesi isteniyorsa, ya anket sonuçlarına bakılmalı, ya da ilk tura her iki adayın girmesine imkan verilmeli, hangisi daha yüksek oy alırsa ikinci turda o adayın çevresinde kenetlenilmelidir. Tek adayla ön seçim yapılması yanlıştır.
Erdoğan seçimi kaybederse, onunla birlikte bütün kararnameli bürokratlar istifa etmiş sayılmaktadır. Yeni Cumhurbaşkanının bir hafta içinde binlerce bürokrat atayarak, devlet işlerini devralması gerekir. Muhalefetin bazı kilit noktalardaki bürokratların yerine acil atama yapması zorunludur. Yeni Cumhurbaşkanı yemin eder etmez, Donal Trump gibi yüzlerce, önceden hazırlanmış kararnameyi imzalamalıdır. Sadece Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine kilitlenerek, bürokratik örgütlenmenin ve karaname hazırlıklarının ihmal edilmesi yanlıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin, iktidarı devralacak bütün hazırlıkları yapmadan, erken seçim istemesi, erken seçimin adayı erken belirlenir gibi, basit bir slogana sarılması doğru değildir. Türkiye devasa iç ve dış sorunlarla boğuşurken, Cumhurbaşkanı adayları ve erken seçimin tartışılması kamu oyunda karşılık bulmamaktadır. Bu durumdan sadece Erdoğan'ın memnun olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun basın önünde rekabete sokulması yanlıştır.
Dikkat edilirse bütün parağrafların sonu yanlıştır ifadesiyle bitmektedir. Bu bir muhalefete muhalefet etme dili olarak algılanmamalıdır. Muhalefet yaklaşık 23 yıldır muhalefet dilini kullanmaya kilitlenmiştir. Gerçekten iktidar olmak istiyorsa, İktidar dili kullanmaya alışmalıdır. Biz de yazılarımızı yazarken eleştirel üslup kullanmaktan kurtulalım. Yukarıda hep yanlış gördüklerimi yazdım. Doğruları yapmak zaten bir görevdir. Yanlışları yazıyorum ki, belki faydası olur. Ancak şu husus çok iyi bilinmelidir. Yanlışların toplanmasından doğru sonuç çıkmaz.