Necdet Topçuoğlu
Büyük Ortadoğu Projesi Planlandığı gibi ilerlemektedir. Resmin tamamına bakıldığında, bunun adeta bir satranç oyunu olduğu görülmektedir. Masanın bir tarafında ABD, İngiltere ve İsrail, diğer tarafında ise, Rusya, İran ve Suriye bulunmaktadır. Emperyalizm Ortadoğu ve Ön Asya da üniter devlet istemediğini, ABD ve İngiltere üzerinden ifade etmektedir. Siyonizm, üniter devletlerin İsrail’in güvenliği açısından tehlikeli olduğunu söylemektedir. Bu nedenle Suriye, Irak, İran ve Türkiye’nin eyaletlere bölünmesini amaçlamaktadırlar. ABD ve İngiltere ilk önce Saddam’ı devirerek, Irak’ı üçe bölmeyi başarmıştır. Hatta ABD, Irak’ın etkin Cemaat yapılanması Kesnizani ile anlaşarak, çok kan dökmeden Irak’ı teslim almıştır. Celal Talabani’yi Irak Devlet Başkanı yapmış, Abdullah Öcalan’ı Türkiye’ye teslim ederek, Mesut Barzani’nin yolunu açmıştır.
Sıra Suriye’ye geldiğinde, İşlerin o kadar kolay olmadığı görülmüştür. Çünkü Rusya’nın Suriye üzerinde menfaatleri söz konusudur. Ayrıca Suriye hava sahası Rusya’nın verdiği hava savunma sitemi tarafından korunmaktadır. Suriye de azınlıkta olan Nusayriler yönetimde, çoğunlukta olan sünni Araplar muhalefetteydi. ABD buradan başlayarak, Türkiye’nin Suriye muhalefetine desteğini sağlamıştır. Suriye muhalefeti Özgür Suriye Ordusu çatısı altında örgütlenmiştir. Beşar Esat, Türkiye’nin tavrına karşılık, güneye çekilerek sınır boylarımızı YPG, PYD’ye terk etmiştir. Türkiye bu terör örgütlerinin Fırat’ın batısına geçmesini engellemek için Afrin’e operasyon yapmıştır. Suriye de işler karışınca El-Kaide Örgütü de isim değiştirerek Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adıyla, Suriye’nin kuzeyini işgal etmiştir. Diğer yandan Esat’ı devirerek, bölgede bir İslam Devleti kurmak isteyen El-Nusra da çatışmalara katılmıştır.
ABD, Rusya, İran ve Türkiye’nin de dışarıdan destek olmasıyla, Suriye iç savaşı kıran kırana devam etmiştir. Beşar Esat, varil bombalarıyla halkını vurmuştur. Milyonlarca Suriyeli yerinden yurdundan ayrılarak Türkiye’ye göç etmişlerdir. Bu süre içinde Türkiye, sınırına yapılan tacizleri önlemek için, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı Harekatlarını yapmıştır. Uzun süren çatışmalar sonunda, PYD-YPG Türkiye sınırının güneyinde, cihatçı örgütler ise İdlip de üstlenmişlerdir. Daha sonra çatışmaları durdurmak için Rusya, İran ve Türkiye Astana da bir araya gelerek, anlaşma yapmışlardır. Ancak hiçbir devlet anlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Çatışmasız geçen süre içinde İdlip de üstlenen cihatçı örgütler, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) adı altında birleşmişlerdir. Örgütün liderliğine Muhammed El Colani getirilmiştir. HTŞ’nin Ukrayna’lı subaylar tarafından eğitildikleri söylenmektedir. Türkiye sınırının güneyinde üstlenen YPG ve PYD, PKK’yı da bünyelerine alarak 70 bin kişilik silahlı güç oluşturmuştur. YPG’nin lideri, tahsilini Türkiye de yapan Salih Müslim, PYD’nin liderliğini ise Mazlum Kobani yapmaktadır. Bu zat Trump’ın yemin törenine davet edilmiştir.
Suriye de savaşın durmasından sonra, Ukrayna-Rusya savaşı başlamıştır. Kısa sürmesi beklenen savaş, Ukrayna’nın NATO’dan aldığı örtülü destekle beklenenden fazla sürmüştür. Daha önce bahsettiğim satrancın bu hamlesinde Rusya’nın gücü iyice yıpratılmıştır. Satrancın üçüncü hamlesinde, HAMAS İsrail’e saldırmış, İsrail bir yılı aşkın süredir Gazze ve Lübnan da soykırım boyutuna ulaşan katliamlar yapmıştır. Ayrıca Hizbullah üzerinden İran’ı da baskı altına almıştır. Böylece ABD, İngiltere ve İsrail Şeytan Üçgeni, Suriye’nin desteklerini zayıflatarak, yenilecek lokma haline getirmişlerdir. Netenyahu Lübnan da ateşkes kararını verdiği gün, Beşar Esat sıra sende demiştir. Bunu işaret olarak algılayan İdlip’deki cihatçı örgütlerden Özgür Suriye Ordusu ve Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) birlikte Halep’e saldırmışlardır. Suriye Ordusu, çatışmadan Halep’i terk etmiştir. Hama da tertip almasına rağmen orada da tutunamamıştır. Hama’yı alan cihatçı örgütler Humus’a yönelmişlerdir.
Dikkat edilirse, ÖSO ve HTŞ, Lazkiye’ye saldırmamışlardır. Lazkiye de Rusya’nın üstleri bulunmaktadır. Ayrıca çatışmalardan kaçan sivil halk, Türkiye’ye değil, Lazkiye’ye kaçmaktadır. Bu durum, perde gerisinde oynanmakta olan oyunun ipuçlarını vermektedir. Beşar Esat’ın kalemi kırılmıştır. Suriye’nin aynen Irak da olduğu gibi, üçe bölüneceği bellidir. Bunlar, Nusayriler, Selefi Araplar ve Kürtler'dir. Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğunu söylese de, Rusya cihatçı örgütlerin arkasında ABD ve Türkiye’nin olduğunu ima etmektedir. Halbuki bu operasyon, İsrail ve NATO tarafından organize edilmiştir. Bu durumda ABD ve Rusya anlaşırlarsa, görüşme masasına her iki devletin gözetiminde, Beşar Esat, Muhammed El Colani, Salih Müslim ve Mazlum Cobani’yi oturtacaklardır. Geçmişte olanlar ve gelecekte olması öngörülenler dikkate alınırsa, Türkiye ve İran’ın masaya davet edilmesi mümkün görülmemektedir.
İsrail’in Suriye sınırına yığınak yapması, yakın zamanda savaşa dahil olacağını işaret etmektedir. Bütün örgütler bu satranç oyununun piyonlarıdır. Onlar için söz konusu olan, alacakları dolarlardır. Davaları ve idealleri yoktur. Esat bölünmeyi kabul ettikten sonra, sıra örgütler arasındaki çatışmalara gelecektir. Nefesler tutulup, İran’a kadar uzanacak, uzun süreli bir savaşa hazırlıklı olunmalıdır. Türkiye sahadan gelen istihbarat bilgilerine dayanarak, Suriye Kürtleri üzerinde Abdullah Öcalan’ın etkinliğini bilmektedir. Bu nedenle Bahçeli ön alarak, Öcalan çıkışını yapmıştır. Öcalan, DEM Parti görüşmesine izin verilmesinin geciktirilmesi, gelişmeleri görmek içindir. Türkiye için NATO telkinleriyle, Rusya ile ters düşmek iyi olmamıştır. İç cephede atanan ve atanacak olan kayyımlar, muhtemel savaşın ön tedbirleri olarak değerlendirilmelidir. Türkiye temel politika olarak, sınırlarını korumayı ve komşularıyla dayanışma içinde olmayı esas almalıdır. Fırsatçılık Türkiye’nin kuruluş ilkelerine ters düşmektedir.
(06, Aralık, 2024-Ankara)
FACEBOOK YORUMLAR