Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

TÜRKİYE SULTANLIĞI

20 Şubat 2025 - 00:33

Dünyada halen uygulanmakta olan yönetim modelleri incelendiğinde, Türkiye’deki yönetim şeklinin Sultanlığa dönüştüğünü söylemek mümkündür. Arapçada "sultan," "güç" veya "saltanat" anlamına gelmektedir. Bu isim, tarih boyunca birçok İslam devletinde ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda hükümdar unvanı olarak kullanılmıştır. Türk kültüründe de, "sultan" ismi, yönetim ve egemenlik anlamında yüksek bir statüyü ve otoriteyi temsil etmektedir. Bir yönetime sultanlık denilebilmesi için şu beş özelliği taşıması gerekmektedir.

Bunlardan birincisi, kuvvetler ayrılığının tersi olarak hükümet ve devlet arasındaki farkların, grileşmesi ve yasamanın hiçbir etkinliğinin olmaması, iktidar partisinin hükümete ve devlete hâkim olmasıyla bir tür parti devletinin oluşmasıdır. İkincisi, kişiselliğin yönetim üslubuna egemen olması, kurumların değerlerinin kalmamasıdır. Üçüncüsü mevcut anayasa, yasa ve genel olarak her kuralın seçici olarak iktidar lehine uygulanması veya yönetimde hiç dikkate alınmaması. Dördüncüsü, çoğulculuğun ortadan kaldırılarak devlet ve liderin sınırsız iktidarının kurulması. Beşincisi ekonominin kurallarının çarpıtılarak dost akraba ekonomisine dönüştürülmesidir.

Yukarıda sayılan bütün özellikleri Türkiye’nin yönetim siteminde görmek mümkündür. Türkiye sosyolojik tabanda, kültürel fay hatları ile bölünmüştür. Söz konusu ayrışma kültürel değerler üzerinden olduğu için, adeta çatışmaya hazır bir cepheleşme haline gelmiştir. Bir tarafta laik ve seküler yurttaşlar, diğer tarafta tamamen kutsala inanan kitleler bulunmaktadır. Bu gruplar arasında tercihini halen yapamamış olan bir grup var ki, bir o tarafa, bir bu tarafa gidip gelmektedirler. Özellikle muhalefet cephesindeki bölünmüşlük, Türkiye’yi geri dönüşü olmayan Sultanizme mahkum edecek boyutlardadır. Çoğu tabela partisi olan partilerin sayısı ile, sosyolojik tabandaki bölünmüşlük arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır.

TÜSİAD’ın başını çektiği büyük sermaye çevreleri, demokrasi adım adım elden giderken, hiç seslerini çıkarmamışlardır. Şimdi servetin el değiştireceğini anladıkları için feryat etmektedirler. İktidar Partisi devletle bütünleşerek adeta devlet olmuştur. Karşılıklı salvolar adeta bilek güreşine dönüşmüştür. İktidar fiilen gerçekleştirdiği duruma, yeni bir anayasa elbisesi giydirmeye çalışmaktadır. Bunu gerçekleştirirse, sandık bile çözüm olmaktan çıkmış olacaktır. Seçimlerin yapılıyor olması, bir ülkede demokrasi olduğunu göstermez. Rusya’da da seçim yapılmakta ama, seçilen hep Putin olmaktadır.

Türkiye Burjuvazisi tarihi hatayı, Merkez Sağda bir partiyi kurduramamış olmakla yapmıştır. Ben bu konuyu yıllardan beri yazıyorum. Ancak hiç dikkate alan olmamıştır. Bakın hiçbir siyasi parti Erdoğan’ın umurunda değildir. Onun bütün arzusu Merkez sağın boş kalmasıdır. Orada kurulacak bir partiye yaşama şansı vermemektedir. Ya bünyesine alıp eritmekte, ya da kapanmak zorunda bırakmaktadır. Erdoğan ve Saray kadroları, Muhalefetteki toplanma alanının CHP olması ihtimaline karşılık, Kurultay üzerinden bu partiyi kontrol altına almaya çalışmaktadır. Muhalefet ‘’Tavır İttifakı’’ yapabilse, saldırılardan kurtulmayı başarabilir. Ancak halen küçük parti hesapları baskın çıkmaktadır.

Türkiye de yönetimin Sultanlığa dönüşmesi, Erdoğan’ın başta olması ile ilgili değildir. 23 yıldır yapılan değişiklikler ile sistem, ‘’Sultanizme’’ dönüşmüştür. Bundan sora seçimi kim kazanırsa kazansın, kazanan kendi Sultan’ını seçmiş olacaktır. Otoriter sistemden demokrasiye geçmek zor, hatta imkansızdır. Türkiye Sultanizmi’nin iç ve dış dengelerine bakıldığı zaman, bunu değiştirebilecek bir muhalefet birlikteliğinin olmadığı görülmektedir. Millet halen neye uğradığının farkında değildir. Türkiye için geleceği öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur. Bu millet uyumaya devam ettiği sürece, bölücülerin sevinmelerine engel olunamayacaktır. Ne diyorlar, ‘’Kürdistan bizim, geri kalan Türkiye de hepimizin’’ demektedirler. Beni anlamıyorlar, umarım onların ne dediklerini anlamışlardır.