Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

TÜİK'İ DÜZELTMEDEN HATALAR ANLAŞILMAZ

03 Ocak 2025 - 10:37

İstatistik, bilimsel esaslara uygun olarak, tesadüfi örneklerle toplanan bilgilerin rakamlarla ifade edilmesidir. Bilgiler üzerinde genelleme yapılabilmesi için mutlaka istatistiki bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır. İstatistik metodolojisi, sayısal bilgilerin derlenmesi, düzenlenmesi, tablo ve grafik halinde sunulması ve bu bilgiler üzerinde genelleme yapılması için analiz edilmesi safhalarından oluşmaktadır. Türkiye’nin bu konuda en yetkili kurumu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’dur. İstatistik, hayatın her alanına yayılmıştır. İstatistik verileri tutmayan kurumların kendilerini ifade etmeleri mümkün değildir.

Kanaatimce TÜİK, Türkiye’nin en önde gelen kurumlarından birisidir. Kaynak olarak TÜİK verilerine dayanmayan bilgilere güvenilmesi mümkün değildir. Bu nedenle bu kurumun üzerinde siyasi tasarrufların olması sakıncalıdır. Bu tasarrufu yapanlar önce kendilerini kandırmış olmaktadırlar. Gerçeklerin üstünün örtülmesi mümkün değildir. TÜİK son yıllarda üzerinde en çok tartışılan kurum haline gelmiştir. Rakamlarla oynadığı iddia edilmektedir. Bir kurumun rakamları değiştirmesi mümkün değildir. Ancak rakamları seçerken maksatlı davranılması mümkündür. Bu durumun açıklığa kavuşturulmasında fayda görülmektedir.

TÜİK’in üzerinde tartışılan en önemli açıklaması enflasyon rakamlarıdır. Kurumun 2024 yılı için enflasyon sepetine koyduğu 415 maddenin fiyatlarını takip etmektedir. Bu maddelerin fiyat hareketleri haftada bir defa olmak üzere, ayda dört defa toplanmaktadır. İstatistikte rakamların tesadüfi örnekler üzerinden toplanması esastır. İşte bu konuda TÜİK bilimsel gereklere uygun davranmamaktadır. Önce enflasyon oranını belirlemekte, sonra takip ettiği 415 madde içinden, ağırlık ve artış oranı olarak, bu orana denk gelecek maddeleri seçmektedir. Bu tespit şekli bilimsel gerçeklere aykırıdır. Böyle davranmakla istediği enflasyon oranını elde etme imkanı bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle sebepten sonuca değil, sonuçtan sebebe gitmektedir. Ayrıca son iki yıldır fiyatlarını takip ettiği maddelerin listesini saklı tutmaktadır. Hatta mahkemelere bile vermemektedir.

TÜİK 2024 yılı enflasyon oranını %44,38, aylık oranı ise %1,03 olarak açıklamıştır. Yine bu konuda bağımsız olarak çalışan, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), enflasyon oranlarını yıllık %83,40, aylık %2,34 olarak tespit etmiştir. İki kurumun rakamları arasında ciddi bir fark bulunmaktadır. TÜİK’in enflasyon rakamlarının çalışanların ücretlerine enflasyon payı eklenmesinde kullanıldığı için düşük gösterildiği iddia edilmektedir. Söz konusu iddialarda haklılık payının yüksek olduğu düşünülmektedir. Bir başka ifade ile, devletin resmi kurumu kullanılarak çalışanların emekleri gasp edilmektedir. Bu durum ücretlerden %40-50 arasında TÜİK payı kesilmesi anlamına gelmektedir.

Kurum bilimsel veri toplama ve analiz etme geleneğinin dışına çıkarak kendisine olan güveni sarsmıştır. Devlet güven demektir. Güven duyulmayan bir kuruma devlet kurumu denilmesi mümkün değildir. Bundan böyle istatistik sorunu Türkiye’nin güven sorunu haline dönüşmüştür. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, siyasete güven yok, yargıya güven yok, TÜİK'E güven yok. Kurumlar ne yapsın, güven vermeyen insanlar tarafından işgâl edilmişler.

1983 yılında JICA Bursu ile Tarım İstatistikleri konusunda Japonya’ya gitmiştim. Japonların bu konuda ne kadar titiz ve dürüst olduklarına şahit oldum. Bir gün ders veren hocaya, Japonya’da Siyaset Kurumunun, Ulusal İstatistik Bürosu üzerinde bir yaptırım yetkisi var mı diye sormuştum. Hayır, Ulusal İstatistik Bürosu bağımsızdır. Bilimsel ve objektif istatistik bilgilerini hazırlar, talep eden her kuruma bedeli karşılığında satar demişti. Türkiye de de TÜİK ayni şekilde bağımsız olmalıdır.

ABD ve İngiltere’de katıldığım eğitim programlarında da istatistik verilerin güvenilir olmasına ne kadar önem verildiğini yakından görmüştüm. Hatta Reading Üniversitesi’nde istatistik dersi veren hocamız, ‘’rakamlar ile ölçemediğiniz büyüklükleri yönetemezsiniz’’ derdi. Çok doğru, bakınız Türkiye de ekonomininin kurmayları, ekonomiyi rakamlarla ölçemedikleri için yönetemiyorlar. Çünkü veriler güvenilir değil.

Rahmetli Süleyman Demirel ve eski Tarım Bakanlarından Sayın Hüsnü Doğan benim hazırladığım istatistiki bilgilere güvenirlerdi. Bir gün, ben bu bilgileri o zamanki adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE)’nden alıyorum demiştim. Onlar da söz birliği etmişçesine, biz senin titizliğine güveniyoruz demişlerdi. Bu durum bana istatistiki bilgiler kadar, o bilgileri hazırlayanların da güvenilir olmaları gerektiğini öğretmiştir.

Doğru politikalar, yine doğru bilgiler üzerinden üretilebilir. Yanlış bilgilerden doğru politikaların üretildiği hiç görülmemiştir. İstatistik bilgilerin üzerinde oynanması telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olmaktadır. İstatistiki bilgileri saklayan veya yanlış gösteren kurumların çöküşleri kaçınılmazdır. Kurumlar çökerse, kurumların tolamından oluşan devlet de çöker.

Öğrencilik yıllarımda en çok zorlandığım ders İstatistik dersi olmuştur. Ancak çalışma hayatımda ne kadar önemli olduğunu anlamıştım. Eksiklerimi çalışma hayatında yaşayarak öğrendiğimi söyleyebilirim. Hocalarımız ders anlatırken arkadaşlar yalan üçe ayrılır, "yalan, büyük yalan ve istatistik" derlerdi. Tabi biz bunun latife olduğunu anlardık. Ben her zaman için istatistik ile ahlak arasında sıkı bir bağlantının olduğunu düşünüyorum. Özellikle sağlık konularında istatistik bilgilerin yanlış rakamlar üzerinden genelleme yapılması faciaya neden olabilir. Aşı sonuçlarının değerlendirilmesinde yapılacak istatistiki hatalar insanlığın geleceğini karartabilir.

Tarım sektöründe yapılacak istatistiki hatalar gıda krizine neden olabilir. Arazi istatistiklerinin doğru tutulmaması üretim tahminlerinin yanlış yapılmasına sebep olur. Nüfus istatistiklerinin doğru tutulmaması, başta mili gelir hesapları olmak üzere her türlü hesaplamanın yanlış yapılmasına neden olur. Savunma ve güvenlik istatistiklerinin yanlış tutulması güvenlik sorununa yol açar. Doğru istatistiki verilere sahip olmadan, kalkınma planları hazırlamak mümkün değildir. Sonuç itibarıyla, ekonomi kurmayları TÜİK verilerini kullanırlarsa, doğru sonuca ulaşmaları mümkün değildir. Erdoğan ve Mehmet Şimşek gerçekten ekonomiyi düzeltmek istiyorlarsa, önce TÜİK'i düzeltmeleri gerekir. Çünkü yanlış rakamlar kullanılarak yapılan hesaplardan doğru sonuçlar alınamaz.