Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

SARAYIN GİZEMLİ KADROLARI

08 Nisan 2025 - 02:30

Saray kültürünün hakim olduğu ülkelerde, soygun ve yolsuzluklara dayanan şatafat, akraba ve eş dost ilişkilerine dayanan saltanat, yönetenlerin lehine, yönetilenlerin aleyhine çalışan bir sultanizim hukuku vardır. Her türlü iç ve dış ilişkiler gizemli bir sır perdesinin arkasında yürütülmektedir. Saray Rejiminde demokrasi yoktur. Tek adam sistemi gibi görünen bu yönetim, tek adamı sembol gibi gösteren gizli kadrolar tarafından yürütülmektedir. Sultanizim hukukuna dayanan otoriterleşme olmadan bu rejimi yürütmek mümkün değildir. Sertlik temeli üzerine kurulan bir yönetimin, demokratik yollardan değişeceğini düşünmek, gerçekleşmesi imkansız bir hayaldir.

Saray Rejiminin işleyişini, felsefesini, sosyolojisini ve sırlarını çözmeden, gerçek anlamda muhalefet yapılabilmesi mümkün değildir. Türkiye için özel olarak üretilen ve dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bu sistemin, diploması olmadığı iddia edilen bir kişi tarafından kurulmuş olduğunu düşünmek büyük bir saflıktır. Sistem akademik çalışmalarda tez konusu olacak kadar bilimsel derinliği olan bir modeldir. Bu modelde sektörel politikaları üreten 9 adet kurul, Bütçe ve ekonomik analizleri yapan 5 adet ofis bulunmaktadır. Tek adam olarak tanımlanan lidere bağlı, sekreterlerden oluşan bir kabine bulunmaktadır. Sistemin strateji ve propagandası İletişim Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.

Saraydaki Ofisler ve Kurullar tarafından üretilen politikalar, olgunlaştırıldıktan sonra Cumhurbaşkanının onayına sunulmaktadır. Cumhurbaşkanı da onaylayarak, uygulanmak üzere Kabinesindeki ilgili sekretere göndermektedir. Söz konusu sekreterlere bakan denilmesi yanlıştır. Onların Bakan olabilmeleri için ortada bir Başbakanın olması gerekir. Başbakan ise Parlamenter Sistemin bir makamıdır. Meclis ve Cumhurbaşkanı ayrı ayrı seçimlerle seçildiğinden, görev ve yetkileri birbirinden ayrılmıştır. Doğrusu bütün yetkiler Sarayda toplanmış, Meclis tamamen yetkisiz duruma getirilmiştir. Bütçe hakkı bile Meclisin elinden alınmıştır. Özetle sistem bu şekilde işlemektedir.

Vatandaşlarımız Türkiye'yi Erdoğan'ın yönettiğini sanmaktadır. Halbuki o Kurullarda ve Ofislerde sayıları 400'ü aşan, kim olduğunu bilmediğimiz, uzmanlar bulunmaktadır. Sarayın sırları ve gizemi bu kadronun elinde bulunmaktadır. Davul Erdoğan'ın sırtında tokmak bu kadronun elindedir. Erdoğan eski sistemdeki bürokratik oligarşiyi eleştirirken, kendi sisteminde adeta polit büro gibi gizemli bir bürokratik oligarşinin eline düşmüştür. Devleti dönüştüren, halkı ezen, kurumları çökerten, yargıya müdahale eden politikalar işte bu Saray kadrosu tarafından oluşturulmaktadır. Ben şahsen Erdoğan ve AK Parti Grubunun saraydaki bu kadrodan memnun olduğunu düşünmüyorum. Ancak kontrol onların eline geçmiştir, yapacak birşey yoktur.

İşin kötüsü, muhalefetin halen bu durumu anlayamadığını düşünüyorum. Anlamış olsalardı, hazırlıklarını buna göre yaptıklarını görürdük. Ara sıra Özgür Özel'in bazı ipuçlarını yakaladığını anlıyorum. Örneğin Gölge Kabine uygulaması bunlardan birisidir. Ancak uygulama yanlıştır. Gölge Kabinenin Cumhurbaşkanı adayının çevresinde oluşması gerekir. Özgür Özel bunu CHP bünyesinde kurmuştur. Bu terslik, Cumhurbaşkanı adayının parti genel başkanı olmamasından kaynaklanmaktadır. AK Parti tarafından kurulan oyun, onun koyduğu kurallar çerçevesinde oynanmazsa başarı sağlanamaz. Erdoğan ve Saray ekibi, muhalefetin bunu göremediğini anlamakta ve rahat hareket etmektedir.

Türkiye Parlamenter Sistemle yönetilirken, ABD Türkiye'ye NATO üzerinden müdahale ediyordu. Darbe yapılınca, Pentagon bizim çocuklar yaptı diyordu. Bu bağlantı Erdoğan döneminde tamamen değişmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri etkisiz hale getirildiği için, ABD şimdi müdahalelerini Saray bürokrasisi ve CIA-MİT ilişkileri üzerinden yapmaktadır. Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması üzerine Özgür Özel, Erdoğan ve Saray bürokrasisi siyasi darbe yaptı demektedir. Bu durum ABD'li Senatör Chris Murphy tarafından doğrulanmaktadır. Muphy konunun Trump ile görüşüldüğünü ve onayının alındığını iddia etmiştir. Doğru ise bu tam bir mandacılıktır.

ABD'nin CIA-MİT ilişkileri üzerinden Türkiye'ye müdahalesi, Bahçeli tarafından kontrol ediliyordu. Eski MİT Müsteşarı Ş.A'nın CIA'dan aldığı bilgiler, Bahçeli'ye ulaşmaktadır. Bahçeli bu bilgiler çerçevesinde, herkesi şaşırtan öngörülerde bulunmuştur. Kürt sorununa Bahçeli yaklaşımı, ABD'nin ne yapmsk istediğini bitmesinden kaynaklanmıştır. Suriye de meydana gelen yönetim değişikliğinden sonra, ABD, İngiltere ve İsrail Mezopotamya da İsrail kontrolünde bir Kürt devleti kurmak istediğini açıklamıştır. Kürtler, ya Türkiye kürdü olmayı seçecekler, yada yeni Mezopotamya Kürt Devleti Projesine entegre olacaklardır. Bahçeli Öcalan üzerinden Türkiye'nin bölünmesini önleyeceğini düşünmüş olmalı ki, bu konuda rol üstlenmiştir. Ancak doğru bir yol olduğunu söylemek mümkün değildir.

Sebep, sonuç ilişkisi bilinmeden sorunlara çözüm bulunamaz. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu'nun tutuklanması konusunu iç politika temelinde ele almaktadır. Ancak sözünü ettiği siyasi darbenin ABD tarafından tezgâhlandığı, muhtemelen İngiltere ve İsrsil'in de haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Özgür Özel ve CHP'nin yeni yönetiminin Namık Tan önderliğinde yeni politikalar geliştirmesi zorunludur. Kürt sorunu konusunda milli hassasiyetler doğrultusunda tavır alınması, İktidar-DEM Parti ilişkisini bozacaktır. Bu politika netleştirilmesi hemen yapılmalıdır. İmamoğlu'nun tutuklanmasında Trump parmağı varsa, bunun üzerine gidilmelidir. İktidarın içeride başka, dışarıda başka politikalar izlediği halka anlatılmalıdır.