Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR

15 Şubat 2025 - 15:50

Türk Sanayici Ve İşadamları Derneği TÜSİAD, Olağan Genel Kurul toplantısında bir rapor açıkladı ve kıyametler koptu. Halbuki TÜSİAD her yıl onlarca rapor hazırlamaktadır. Bu raporlar, araştırmacılar tarafından kaynak kitap olarak kullanılmaktadır. "Perspektif 2025" adlı bu raporu ben de inceledim. Herşeyden önce çok değerli bir rapor olduğunu söylemek zorundayım. Raporda, bu işi başaramadınız, sistemi çökerttiniz bundan sonra da başarma şansınız kalmadı denilmektedir. Rapor Kral Çıplak" demiştir. Bana göre en ağır ifade "çete kurmak, şirket kurmaktan kolay" ifadesidir. Dünya ekonomi çevrelerinde büyük kabul gören TÜSİAD bu ifadeyi kullandıktan sonra, Türkiye'ye yabancı sermaye gelmesi mümkün değildir.

Sanayici ve iş adamları stratejik düşünürler, on adım ilerisini hesaplamadan konuşmazlar. En son söylenecek sözü, baştan söylediklerine göre, nelerin olacağını öngörmüş ve ona göre tedbirlerini almışlardır. Patronların halk diye bir dertleri yoktur. Onlar servetlerinin derdindedirler. İktidar, Devlet Denetleme Kurulu'na şirketlere kayyum atama yetkisi verince, malımıza çökecekler kaygısı ile feryat ettiler. Bire gafiller, "Rezerv Alanlar Yasası" ile de halkın mallarına çökülmektedir, o zaman neden sesiniz çıkmadı? Yıllardır Kanunların içi boşaltılıp, rejim değiştirilirken seslerini çıkarmayanlar, sistem çöktükten sonra, "Kral Çıplak" demişlerdir. Servetin sahibi olan patronlar, maaşla çalşanları, çiftliklerinin kâhyaları olarak görmektedirler. Maaş karşılığı çalışanlara konuşma, bir maaşlık adamsın demeleri bundandır. Özetle para kimdeyse mühür ondadır ve parayı veren düdüğü çalar.

Sistemin çöküp çökmediğini anlamak için, sistemi ayakta tutan direkler, kolonlar ve kirişlere bakmak gerekir. Bunların başında ekonomi gelmektedir. Alınan bütün kararlar ile kaynaklar peşkeş çekilmiştir. Kur Korumalı Mevduat ve faize ödenen paralar Bütçe dengelerini alt üst etmiştir. Halen faiz ve enflasyon çok yüksektir. Dövizin baskı altında tutulmasından sanayici rahatsızdır. Üretim maliyetleri artmış ve rekabet gücü kaybolmuştur. Çalışanların ücretleri yoksulluk sınırının altında kaldığı için, çalışma barışı bozulmuştur. Ekonomide kayıt dışılık inanılmaz boyutlara çıkmış, SGK primleri ödenmez olmuştur. Özetle mali disiplin büyük oranda kaybolmuştur. Patronlar işte bu nedenle mutsuz olduklarını söylemektedirler.

Sistemi ayakta tutan unsurlardan bir diğeri de bağımsız yargıdır. Yapılan kamuoyu yoklamalarında yargıya güvenin kaybolduğu ifade edilmektedir. Yargı güvencesi olmayan bir ülkeye yatırım gelmez. Siyasetçilerin, gazetecilerin, sanatçıların hukuksuz bir şekilde tutuklanmaları patronları tedirgin etmiştir. Aslında tutuklananlar onların umurunda değildir. Onlar meydana gelen adaletsizlik algısından rahatsız olmaktadırlar. Genç teğmenlerin TSK'dan ihraç edilmesinden toplumun çoğunluğu rahatsızdır. Rapor da bu rahatsızlık da dile getirilmiştir. Neredeyse paranın olduğu her yerde çeteleşme meydana geldiği ve bunun önlenemediği ifade edilmektedir. Bu durumun huzur ve barış ortamını olumsuz etkilediği dile getirilmiştir.

Sağlık Sektöründe sistemin çöktüğü, halkın sağlık hizmetlerine ulaşamadığı anlatılmaktadır. Yenidoğan çetesinin toplumda infial yarattığını herkes bilmektedir. Eğitimde sistem çöktüğü için, teknoloji kullanılması imkansız hale gelmiştir. Eğitilmiş insanlar gelecek kaygısı nedeniyle yurt dışına göç etmektedirler. Patronlar Kulübü bundan rahatsızlık duymuştur. Ülkesinin bekasını düşünen her yurttaş bunda rahatsızlık duymaktadır. Türkiye eğitim sisteminin çökmesiyle dünyadan kopma noktasına gelmiştir. Otel yagınında 78 yurttaşımız canlarını kaybetmiş, kimsenin sorumluluğu üstlenmemesinden dert yanılmaktadır. Her vicdanlı insanın bundan rahatsızlık duyması doğaldır.

Üretim ve ihracatın %80'den fazlasını elinde tutan bu insanların söylediklerine kulak verilmelidir. Sizin göreviniz üretmek, kazanmak ve ekomiye katkıda bulunmaktır demekle sorun çözülmez. Olumlu eleştirileri tehditmiş gibi algılamak doğru değildir. "Geçmişte yargıyı silah olarak kullananlar başarılı olamamışlardır." Bu söz AKP Grup Başkan vekili Özlem Zengin'e aittir. Buna katılmamak mümkün değildir. Yine AKP kurucularından Hüseyin Çelik, biz "Militan Yargımızı" oluşturmakla hata yaptık demektedir. Yargı silah olarak kullanılmamalıdır. Susturulan insanlar sıkışan gazlar gibidir. Fizik kuralıdır, sıkışan gazlar patlar. Bu nedenle toplumun gazının alınması için, sübap noktalarının açık tutulması zorunludur.

Para bizde diyen Baronlara meydanı bırakmayacağız çıkışı yanlıştır. Bakınız ABD de vergi mükellefleri rejimin sahibidir. Bu nedenle rejimin en güçlü koruyucu gücü onlardır. Türkiye de vergisini ödeyen yurttaşlara değer vermeyi bilmelidir. Vergi veren her yurttaş, ödediği paranın nereye harcandığını sorma hakkına sahiptir. İngiltere de 1215 yılında imzalanan "Magna Carta" sözleşmesi, Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun, kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılmıştır. Bu evrensel bir hukuk kuralıdır. Medeni milletlerin bu kurallara uymaları gerekir. Sorunlar, baskı ve zor kullanılarak tarihin hiçbir döneminde çözülememiştir. Bundan sonra da çözmesi mümkün değildir. Diyalog kapısı daima açık tutulmalıdır.