Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

PARADİGMA NEDİR?

05 Ocak 2025 - 01:12

Paradigma, aslında Yunanca kökenli bir kelimedir. Bilimle uğraşan insanların sürekli kullandıkları bir kavramdır. Ancak yaşamın olağan akışında pek kullanılmamaktadır. Son günlerde Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan çıkışı ile siyasetin gündemine gelmiştir. Öcalan üniversite yıllarında da çok kitap okuyan bir kişi olarak biliniyordu. Zaten bütün solcular çok kitap okumaktadırlar. Çünkü üretilmiş o kadar çok kitap varki, okumakla bitecek gibi değildir. Bu nedenle böyle bilimsel kelimeleri çok fazla kullanmaktadırlar.

Abdullah Öcalan İmralı'ya giden ulak heyetine yaptığı açıklamada, "Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli'nin ortaya koydukları yeni Paradigmaya, katkıda bulunacak güce ve etkiye sahibim. İmkân tanınırsa gerekli açıklamayı yapmaya hazırım" demiştir. Bu açıklamadan sonra, siyaset ve basın çevreleri, açıklamada geçen Paradigma kelimesine takılmışlardır. Anlamını bilen veya bilmeyen, yerli yersiz bu kelimeyi kullanmaktadırlar. Bu nedenle, basit örneklerle Paradigmanın ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmak istiyorum.

Aslında Erdoğan ve Bahçeli'nin Paradigma kelimesini kullandıklarını sanmıyorum. Ortaya koydukları eskisinden farklı yaklaşımı, Öcalan Paradigma olarak ifade etmiş olabilir. Paradigma, sorunların çözümünde işlevsiz hale gelen yaklaşımın terk edilerek, öncekinden tamamen farklı bir yaklaşımın ortaya konulmasıdır. Zaman zaman siyasetçiler, sorunları çözmek için "ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız" demektedirler. Telaffuz edilmemiş olsa bile bu bir Paradigmadır.

Ben fiilen denetçi olarak çalıştığım yıllarda, işletme denetimlerini, kayıtları merkeze getirterek yapıyorduk. İşletme hatalarını ortaya koymak için bu denetim modeli bir Paradigmadır. Daha sonra bunun yeterli olmadığını düşünerek, Paradigma değişikliğine gittik. Kayıtlar üzerindeki merkezden denetimi terk ederek, bizzat işletmelere gidip, yerinde denetim yapmaya başladık. Burada yeni paradigma "yerinde denetim"dir.

Türkiye 2017 yılından önce Parlamenter Sistem ile yönetiliyordu. Bu sistem bütün unsurlarıyla birlikte bir Paradigmadır. Cumhur İttifakı bu sistemin işlemediğini iddia ederek, Paradigma değişikliğine gitmek istemiştir. Başka hiçbir örneği olmayan, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Modeline geçilmiştir. Burada yeni paradigma "Cumhurbaşkanlığı Hükumet Modeli"dir. Yani Parlamenter Sistemden tamamen farklıdır.

Bir örnek de tarımsal sulamadan verelim. Önceden su kaynağımız bol olduğundan, "salma sulama" yaptığımızı düşünelim. Burada paradigma "salma sulama"dır. Zamanla kuraklık ve su ücretlerindeki artışlar sebebiyle, su tasarrufu sağlayan, yağmurlama ve damla sulama sistemine geçmek zorunda kalabiliriz. Bu sisteme "basınçlı sulama sistemi" denilmektedir. Burada yeni paradigma " basınçlı sulama sistemi"dir.

Paradigma değişikliği yaygın olarak doktorlar tarafından da uygulanmaktadır. Bir doktor hastasına bilimsel bulgular çerçevesinde ilaçlı tedavi uygulamış olsun. Burada paradigma "ilaçlı tedavi"dir. Doktor Zamanla hastalığın ilaçlı tedaviye cevap vermediğini görürse, tedavide paradigma değişikliğine gidebilir. Yeni tedavi şekli fizik tedavi ise ise, yeni paradigma öncekinden farklı olarak, "fizik tedavi"dir.

Örneklerin sayısını istediğimiz kadar artırmak mümkündür. Ancak verdiğim örneklerden paradigmanın ne anlama geldiği anlaşılmış olmalıdır. Şimdi kamuoyu, Cumhur İttifak'ının ortaya koyduğu yeni paradigmanın ne olduğunu merak etmektedir. Neden muhatap Selahattin Demirtaş değil de, Abdullah Öcalan olarak seçilmiştir. Bu tercih sorgulanmaktadır.

Söz konusu olan terör örgütü ve Kürtler olduğuna göre, halen Devletin geçerli olan paradigmasına bir göz atalım. Türkiye Cumhuriyeti Anayasal, eşit yurttaşlık temelinde üniter bir devlettir. Resmi ve eğitim dili Türkçe'dir. Anayasal vatandaşlık bağı ile bu ülkeye bağlı olan her yurttaş Türk'tür. Bayrağı ay yıldızlı Türk Bayrağıdır. Mademki bir paradigma değişikliği var, o zaman sorularımızı soralım.

Yeni paradigmanın öncekinden tamamen değişik olması gerekir. Üniter devletten taviz verilecekmi? Federasyon düşünülüyor mu? Ya da iki toplumlu üniter devlet formülümü düşünülmektemidir? Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması kabul edikecekmi? Anayasanın 66.meddesindeki vatandaşlık tanımı değişecek mi? Türk Bayrağının yanında Özerk Kürt Bayrağına izin verilecekmi? Hapisteki teröristlere af çıkarılacakmı? Kısacası yeni paradigmanızı bilelim.

Mademki terörle mücadele yerine, müzakere tercih edilmektedir, o zaman müzakere edilecek konuları milletin bilme hakkı vardır. TBMM Başkanı, terör örgütü liderinden gelen mesajla muhatap edilmiştir. Bu durum kabul edilemez. Öcalan'ın Selahattin Demirtaş ve DEM Parti Eş Başkanlarını muhatap kabul etmediği anlaşılmaktadır. Bu takdirde konu Meclis de nasıl çözülecektir? Bu hususlara açıklık getirilmelidir.