Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

TOHUMTOPRAK.COM
[email protected]

NECDET TOPÇUOĞLU - ORMANLAR YANMAZ, YAKILIR!!!

18 Ağustos 2024 - 13:32


Orman camiası ile tanışıklığım, 1982 Yılında Tarım, Orman Ve Köyişleri Bakanlığında, Parlamento İle İlişkiler Danışmanı olduğum dönemde başlamıştır. Tarım Bakanlığı ile Orman Bakanlığının birleştirilmesi, 12 Eylül Hükumeti döneminde, rahmetli hocamız Prof. Dr. Sebahattin Özbek’in zeytinlikler orman mı, değil mi tartışmasıyla başlamıştır. Rahmetli Özbek Hoca her iki Bakanlığın birleştirilmesi koşuluyla 12 Eylül Hükumetinde görev almayı kabul etmiştir.

Daha sonra Birinci Özal Kabinesinde Köyişleri Bakanlığı da bu yapıya dahil edilerek, yönetilmesi son derece güç olan dev bir Bakanlık oluşturulmuştur. O yıllarda genç bir mühendis olmama rağmen bu zorluğu görmüş, Sayın Bakan ve diğer üst düzey yetkililere bu görüşümü iletmiştim. Orman Bakanlığını her hangi bir bakanlığa bağlamak, orman arazilerinin tasarrufunu konu ile ilgisi olmayan başka idarelere bırakmak demektir. Nitekim daha sonra Orman Bakanlığı ayrılarak müstakil bir bakanlık haline getirilmiştir. 

Orman arazileri bütün rant çevrelerinin iştahını kabartan arazilerdir. Özellikle sahil kesimlerini ele geçirmek için, turizm yatırımcıları her türlü entrikaya başvurmaktadırlar. Turizm bakımından çok kıymetli olan arazilerin satışları ve tahsisleri genellikle Orman Bakanlığının başka Bakanlığa bağlandığı yıllarda gerçekleşmiştir. Çıkartılan yangınlarla orman vasfı yok edilen arazilerin tekrar ağaçlandırılması yoluna gidilmemiştir. Yanan alanların birçoğunun yerlerinde dev oteller inşa edilmiştir.

Turizm gelirleri, ülke ekonomisi için çok önemlidir. Bu nedenle turizme açılacak alanların yasal düzenleme ile TBMM tarafından belirlenmesi, söz konusu alanların dışında kalan orman arazilerinin bozulmasına asla izin verilmemesi zorunludur. Bu durumda Kanunu arkadan dolanarak arazilerin gasp edilmesinin önüne geçilmesi mümkündür. Katı kurallar Kanuni olmayan yollara sapılmasına neden olmaktadır.
Halen görev yapmakta olan İkinci Cumhurbaşkanlığı Hükumetinde, Tarım Bakanlığı ile Orman Bakanlığının birleştirildiğini görünce, bunun daha önce denenmiş olduğunu, faydadan çok zarar getirdiğini, bu defa tekrar birleştirilmesinin değerli orman arazilerinin elden çıkarılmasına imkan sağlayacağını yazmıştım. 

Dikkat edilirse şüpheli orman yangınlarının sayısı çoğalmaya başlamıştır. Ayrıca sahillerdeki koyların kimlere tahsis edildikleri her gün basında yer almaktadır. Eski yıllarda Devlet, ormanları Kanun yoluyla Milletten korumaya çalışıyordu. Şimdi iş tersine döndü ve Millet ormanları Devletten korumaya çalışmaktadır.

Meraklı dostlarımın internete girerek, her yıl meydana gelen orman yangınlarından sonra yetkililerin vermiş oldukları demeçlere bir göz atmalarını isterim. Hemen hemen aynı hamaset dolu sözlerden ibaret oldukları görülecektir. Yaklaşık 41 yıllık Devlet tecrübesi ile söylüyorum. ‘’ormanlar yanmaz, yakılır.’’ İşin en acı tarafı ise biz yakılmasına zemin hazırlayanlardan, faillerin bulunmasını ve cezalandırılmasını bekleriz. Balık akıllı bir Millet olduğumuz için bu acıları fazla değil, kısa bir süre sonra da unuturuz. Geçen yıl Temmuz ayında meydana gelen feci orman yangınlarını sadece canı yanan mağdurlar hatırlamaktadır. Diğer yurttaşların hatırladıklarını sanmıyorum.

Ormanları yangından korumanın çeşitli safhaları vardır. Birincisi yangını önleyici tedbirlerin alınmasıdır. Bu işin çok derin bir eğitimi gerektirdiğini o eğitime katılanlar iyi bilirler. Son yıllarda eğitim görmüş nitelikli personel yok edilmiştir. Sorumluluğun cahillere teslim edilmesi ormanları korumasız bırakmıştır. İnanın ormanlarda yaşayan yabani hayvanlar bile ormanın kıymetini insanlardan daha iyi bilmektedir. Ormanlar yaban hayatının barınma mekanlarıdır. Meydana gelen yangınlarla onların evleri, barınma alanları ve hatta canları yanıp kül olmaktadır.

1982 yılında JICA Bursu ile Japonya’ya gitmiştim. Daha sonra Orman Bakanlığında Müsteşar olan bir Orman Yüksek Mühendisi arkadaşım da oradaydı. Orman Amenajmanı konusunda eğitim programını takip ediyordu. Japonlar ormanlarını yangına karşı korumak için parsellere ayırmışlar. Bütün parseller arasından yangın şeritleri geçirmişler ve kalın su boruları döşemişlerdi. Her parseli bir ekibin sorumluluğuna vermişler ve su vanasının bulunduğu kabinin anahtarını ekip sorumlusuna zimmetlemişlerdi. Yangın ilk başladığında sorumlu ekip, Bakanlığa bildiriyor ve derhal vanaları açıp müdahaleye başlıyormuş.

Türkiye ormanları amenajman bakımından çok yetersiz ve korumasız durumdadır. Ormanlarımızın parselizasyonu yapılmadığı gibi, yangın şeritleri ya yoktur, ya da bakımsızdır. Orman içine döşenmiş su burusu hatları hiç yoktur. Yangın çıktığında itfaiye araçları ve arazözler ile müdahale edilmektedir. Yangın helikopter ve uçakları oldukça yetersizdir. Ayrıca yangın söndürmek de eğitim işidir. Eğitimli olmayan personelin yangını kontrol altına alabilmesi hiç mümkün değildir.

Orman yangını başladığında itfaiye araçları şehirden hareket etmektedir. Halbuki yangın mevsiminde araçlar orman içlerindeki uygun alanlarda konuşlandırılmalı, yangına anında müdahale etme imkanına sahip olmalıdır. Mevcut uygulamada itfaiye gelinceye kadar ormanlar kül olmaktadır. Uçak ve helikopter gibi yangın söndürme araçlarının mutlaka Orman Bakanlığının envanterinde olması zorunlu değildir. Şirketler ile mevsimlik sözleşmeler yapılarak hizmet satın alınması mümkündür.

22 Haziran 2022 tarihinde Datça Yarımadası’nın Gökova Körfezi’ni kucaklayan ‘’Bördübed Koyu’’ çevresindeki ormanlık alanda yangın çıkmıştır. Bu koy adını İngilizce de ‘’Kuş Yatağı’’ anlamına gelen ‘’Bird Bed’’ kelimelerinden almıştır. Savaş yıllarında İngiliz askerleri bu koy çevresinde konaklarmış. Bölge sayısız ötücü kuşa ev sahipliği yaptığı için, bölgeye İngiliz askerleri tarafından ‘’Bird Bed’’ adı verilmiştir. Bu İngilizce ad zamanla yerel halkın dilinde Bördübed’e dönüşmüştür. Bu bölge muhteşem bir doğa harikası olduğundan ‘’Amazon’’ diye de anılmaktadır. Yanmış olan işte bu muhteşem hikayedir. Bu dünya mirasının yanmasına her kim sebep olmuşsa ateşlerde yanmasını dilerim.

Yanan orman varlığı ortak servetimizdir, oksijen kaynağımızdır ve akciğerlerimizdir. Ormanlarımızı korumak için her türlü tedbirin alınması devletin asli sorumluluğudur. Yangıları çıkaranların veya sebep olanların en ağır cezaya çarptırılmaları için yasal düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır. Ne yazık ki ormanlar yanarken feryat edenler, tedbir alma konusunda hiçbir gayret göstermemektedirler. Bu vesile ile geçmiş orman yangınlarında kaybolan canlarımıza rahmet dilerim. Zarara uğrayanların zararları da Devlet tarafından karşılanmalıdır.

(17, Ağustos, 2024-Ankara)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum