Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

İSRAİL'İN HEDEFİ BARAJLAR VE HUBUBAT KUŞAĞI

06 Ocak 2025 - 00:11

Emperyalizm ve Siyonizm, ortak planlarını asırlık hedefler koyarak yapmaktadırlar. Türkiyenin doğu ve güneydoğusunda sorun Kürtler değil, bölgenin kendisidir. Kürtleri bölgeden alıp, Türkiye'nin başka yerlerine taşımış olsak soru çözülürmü, hayır. Çünkü Emperyalizmin hedefi, su kaynakları ve hububat kuşağıdır. Yoksa bölgede yaşayan Kürt halkının, Emperyalizmin gözünde, orada yaşayan yaban hayvanları kadar değeri yoktur. Bu görüş, bir öngörü veya iddia değil, bilgidir. Geçmişte Avrupa Birlği ilerleme raporunun ekinde, " Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yer alan su kaynakları, Uluslar arası bir komisyon tarafından yöetilmeli ve İsrail bu kaynaklardan faydalanmalıdır" görüşü yer almıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde toprak sistemi; Has, Zeamet ve Timar diye üçe ayrılıyordu. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar İlçesi sınırları içinde bulunan Ceylanpınar Tarım İşletmesi, Osmanlı döneminde, İbrahim Paşa’ya ait Has arazisi idi. İbrahim Paşa ikinci Meşrutiyete karşı çıktığı için bu arazi devlet tarafından geri alınmıştır. Söz konusu Has arazisinin parçalanmadan önceki büyüklüğü yaklaşık üç milyon dönüm kadardı.

Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında, 1921 Ankara antlaşması ile Türkiye-Suriye sınırı bugünkü demiryolu olarak tespit edildiğinde, bu arazinin bir milyon dönümü Suriye, iki milyon dönümü de Türkiye tarafında kalarak bütünlüğü bozulmuştur. Türkiye sınırları içinde kalan arazi 1943 yılında Devlet Üretme Çiftliği olarak kurulmuş olup, o tarihten bu güne kadar, Türk çiftçisinin tohumluk ve damızlık ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlarla kullanılmaktadır.

Halen TİGEM tarafından işletilen çiftliğin, arazi büyüklüğü, uğradığı işgaller sebebiyle 1.650 bin dekara kadar gerilemiştir. Çiftlik arazisinin 900 bin dekarı sulama potansiyeline sahiptir. Bütün mühendislik çalışmaları tamamlanmıştır. Geçmiş yıllarda çok tartışılan mayınlı sahaların, on bin dekarı da bu çiftlik arazisi içindedir. Çiftlik, Avrupa’daki 21 küçük ülkenin topraklarından daha büyük bir alana sahiptir. Esasen İsrail firmaları mayınlı sahaların temizlenmesiyle birlikte Ceylanpınar Çiftliği’nin sulama projesinin yapımını da istemişlerdir. Bu talebin ve arkasındaki niyetlerin “Büyük Ortadoğu Projesi” ile ilgili olduğu bilinmektedir.

Emperyalist güçler, bu proje ile dört hedefe ulaşmayı planlamışlardır. Birinci amaçları petrol kaynaklarına sahip olmaktır. Bu amaçlarını Irak’ın işgali ile büyük oranda gerçekleştirdiklerini söylemek mümkündür. İkinci amaçları, başta GAP Bölgesi olmak üzere Yukarı Mezopotamya Ovası’nı ele geçirerek hububat güvenliğini sağlamaktır. Üçüncü hedefleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki su kaynaklarını ele geçirerek uluslar arası bir yönetime teslim etmek ve İsrail’in gelecekteki su güvenliğini sağlamaktır. Dördüncü hedefleri ise, Gaziantep ve Şanlıurfa topraklarında bulunduğu söylenen, radyoaktif enerji kaynaklı madenlere ulaşmaktır. "Büyük Ortadoğu Projesi”nin örtülü adı “Büyük İsrail Devleti’ni Kurma Projesi”dir.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki su kaynaklarının uluslararası bir yönetime bırakılması konusu, ilk defa dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy tarafından Avrupa Birliği ilerleme raporunun ekine koydurulmuştur. Emperyalizm işte bu kabul edilemez isteklerini gerçekleştirebilmek için, Türkiye’nin dış borcu yüksek bir ülke olmasından da istifade ederek IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşları baskı unsuru olarak kullanmıştır. Bu sebeple Türkiye IMF’ye mesafeli durmakla haklıdır.

Bulunduğumuz coğrafya zor ve tehlikeli bir coğrafyadır. Bu coğrafyada bölünmeden barınabilmek için dünyada oynanan oyunları çok iyi ve doğru okumak zorunludur. Türkiye kendi geleceği ile ilgili olarak tutarlı bir programa sahip olmadığı takdirde küresel güçlerin programına tabi olmak zorunda kalabilir. Bugüne kadar izlenen politikaları değerlendirdiğimiz zaman, Türkiye’nin olayların gerisinde kaldığı ve küresel aktörlerin yönlendirmelerine tabi olduğu gözlenmektedir. Bu konuda yanılmış olmayı çok isterdim fakat görüntü malesef böyledir.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleştirilmesine giden yolda, Yukarı Mezopotamya, çok önemli bir hedeftir. Abdullah Öcalan Suriye'nin Bekaa Vadisindeki terör kamplarında bulunduğu dönemde, Ceylanpınar Çiftliği'ni T.C'ye yedirmeyeceğiz demiştir. Hükumet Abdullah Öcalan'ın Türkiye'nin dışında bulunan Kürtler üzerinde etkili olduğunu bilmektedir. Bu nedenle Öcalan üzerinden bir çözüm arayışına girmiştir. Söz konusu çözüm için, iki toplumlu Üniter Devlet modeli üzerinde durulması, tehlikeli bir tuzaktır. Türkiye bu tuzağa düşmemelidir. Türk ve Kürt kardeşliği o kadar ucuz değildir. Emperyalizmin amaçlarına hizmet eden bir toplumdan kardeş olmaz. Kardeş olduklarını ispat etmek istiyorlarsa, Anayasal eşit yurttaşlık temelinde, Üniter Devlet yapısını bozmazlar. Aksi durumda Federasyonu kabul etmeyeceğiz.