49. Süleyman Demirel Hükumeti 21 Kasım 1991 tarihinde kurulduğunda, Bakanlıkların görev dağılımı yapılırken KKTC İle İlişkiler Koordinasyonunun, bir Bakanlığa bağlanması unutulmuştu. Ben de o yıllarda Devlet Bakanlığında Özel Kalem Müdürlüğü ile birlikte, Danışmanlık görevini yürütüyordum. Bakanlıkların görev dağılım genelgesi geldiğinde, durumu fark edince hemen Sayın Bakan’a ilettim. Ne yapalım dedi? Ben de izin verirseniz gidip hatırlatayım dedim. İzin aldıktan sonra, Başbakanlık Müsteşarı Rahmetli Necdet Seçkinöz’e gittim ve durumu izah ettim. Kendisi Sayın Demirel’e gidip görüştü ve KKTC ile İlişkilerin Koordinasyonu görevini bizim Bakanlığımıza vermiş oldular.
O yıllarda KKTC, Türkiye’nin Bütçe Kanunu ile verdiği yardım ile ayakta duruyordu. Görevde olduğum süre içinde, Sayın Bakanla veya tek başıma görevli olarak KKTC’ye birçok defa gittim. Turizm ve narenciye ihracatının dışında dişe dokunur hiçbir gelirleri yoktu. O yıllarda KKTC’nin bir Üniversiteler Bölgesi yapılması görüşü konuşuluyordu. Ancak görüş olmaktan ileriye gidememiştir. Rahmetli Rauf Denktaş Cumhurbaşkanı, Derviş Eroğlu Başbakan idi. Türkiye de Bütçe Kanunu TBMM’den geçip, Kanunlaştıktan sonra, Sayın Derviş Eroğlu sürekli beni arayıp, yardım parası serbest kaldı mı diye sorardı. Para hesaplarına geçtikten sonra da Sterlin’e çevrilip, İngiliz bankalarına yatırılıyordu.
KKTC’ye her gidişimizde Girne de bulunan Jasmin Court Oteli’nde kalıyorduk. Otel, önemli iş adamlarından Asil Nadir’in oteliydi. Asil Nadir’in başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede yatırımları bulunuyordu. Manisa’da bulunan Vestel Elektronik Eşya Fabrikası bunların en önde gelenlerinden birisiydi. O yıllarda Asil Nadir Londra Borsasında maniplasyon yapmakla suçlanıyordu. KKTC’ye kaçmış ve Girne yakınlarında bulunan Lapta Köyünde saklanıyordu. Saklandığı yer deşifre olmaması için gizli tutuluyordu. Aldığımız talimat gereğince kendisi ile Bakan’ın görüşmesi gerekiyordu. Görüşmenin gizliliğinin korunması ve güvenlik içinde yapılması çok önemliydi.
O dönemde Kıbrıs İşlerinden sorumlu Devlet Bakanımız, Başbakan Süleyman Demirel'in talimatı doğrultusunda kendisiyle bir görüşme gerçekleştirmişti. Ben de o vesile ile tanışmıştım. Çok nezaketli ve zeki bir insandı. Tanışıklığımız daha sonra da devam etti ve bir kaç defa görüştük. O yıllarda KKTC vatandaşlığı alınması adeta bir cazibe merkeziydi. Birçok yurttaşımızın vatandaşlık almasına vesile olmuştum. Ancak, nedense kendime vatandaşlık almak içimden gelmemişti. Bir görüşmemizde Asil Nadir, sen de vatandaşlık al, zararı olmaz demişti. Yine de içimden gelmedi.
Bilindiği gibi, Rauf Denktaş’a Annan Planı çerçevesinde yapılan ihanetten sonra, KKTC de her şey bozulmaya başladı. Offshore Bankacılığı ile kara para aklamaktan tutun da, kumar turizmi ve uyuşturucu kaçakçılığına kadar her türlü çıkar ilişkileri yaygınlaştı. Türkiye de hareket alanı bulamayan kirli parasal işler Kıbrıs’daki halının altına süpürüldü. Böyle bir ortamda güvenlik görevlisi olarak hayatını kazanan Halil Falyalı, çok büyük bir parasal gücün sahibi oldu. Siyasete finansman sağlayarak, siyaset-mafya dayanışması çerçevesinde kontrol edilmesi zor olan bir güç haline geldi. Kurumsallaşan kara para KKTC’yi tutsak aldı. Devlet, mafya baronunun cenazesinde tam kadro yer aldı. Bundan sonra KKTC çözümün değil, çözümsüzlüğün adresi olmuştur.
Rahmetli Asil Nadir geleceği gören bir iş adamıydı. KKTC istese de, istemese de Türkiye buradan elini çekmemelidir diyordu. Kıbrıs Doğu Akdeniz'de uzanan bir uçak gemisidir. Burada kurulacak askeri üslerle, Ortadoğu da avantaj elde etmek mümkündür diyordu. İsrail kökenli iş adamlarının KKTC'den toprak satın almasından çok rahatsız oluyordu. Bunlar bizi Filistin gibi yapacaklar diye endişe ediyordu. ABD, Afgan kökenlilerden, Güney Kıbrıs da bir ordu kurdu, bir gün gelecek KKTC'yi işgal edecekler diyordu. Sonuç olarak öngörüleri gerçekleşme aşamasına gelmiştir.
Asil Nadir, KKTC'nin Vehbi Koç veya Sabancı'sı gibiydi. Çeşitli sektörlerde yapmış olduğu yatırımlarla, zor dönemde ülkesine çok katkı sağlamıştır. Vefatı iş dünyası için büyük bir kayıp olmuştur. Lapta Köyü'nde misafiri olup, kahvesini içmek benim için bir anı olarak kalmıştır. Vefatını duyduğum zaman gerçekten üzüldüm. Tüm sevenlerine sabır ve baş sağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.