Hz. Peygamber'in amcası Ebu Lehep ve süt kardeşi olarak bilinen Ebu Süfyan, İslam Dini'nin tebliğ edilmesine karşı çıkmışlar, Peygamber'e muhalif olmuşlardır. Namaz da okunan Tebbetyeda Suresi Ebu Lehep ve karısına bed duadır. Emeviler, Ebu Süfyan ile Ebu Leheb dine dayalı sömürü düzenini sürdüren İslami anlayışın kurucularıdır. Emevi din anlayışında gösteriş namazı, ziyafet orucu, ticaret haccı vardır. İtibardan tasarruf olmaz, bu kültürde saray üstüne saraylar yapmak vardır. Bu gün yapılan saraylar tesadüfi değildir. Özetle gösteriş müslümanlığı Emeviler ile başlamıştır.
Emevi din anlayışında yandaşlar zengin edilir, yandaş yapılmak istenenlere kamu bütçesinden imkânlar dağıtılır. Emevi din kültüründe halk sömürülür, yoksullaşır, din nutuklarıyla uyutulur. Yoksullaşan ve cahil bırakılan halk, itaat ve biat eder. Düşünme ve sorgulama yeteneğini kaybeder.
Emevilerin ilk halifesi Muaviye, Peygamberin birinci torunu Hasan’ı zehirletip öldürür, ikinci halifesi Yezit, Peygamberin ikinci torunu İmam Hüseyin’in başını Kerbela da kestirmiştir. İmam Hüseyin'in kesik başını Emevi Camisi'ne getirtip, Şam Halkına teşhir etmiş ve aşağılamıştır. Bu zalimler yine de müslümanlara kendilerini övdürmeyi başarmışlardır.
Hz.Peygamber'in elçisi olduğu, Kur 'an esaslı İslam Dini'ne düşman olanlar, Emevi Camisi'nde namaz kılmak için yarış etmektedirler. Hz.Peygamber öldükten sonra, İslam Dini'ni sulandıranlar Emeviler'dir. Emevi Camisi'ni Hz. Peygamber'in sülalesi Haşim Oğulları'ndan alınan intikamın sembolü olarak görmektedirler. Hz. Muhammed'i nebi olarak bilenlere Emevi Camisi'nde namaz kılmak haramdır.
Tarih okuyanlar, Emevi Kralı Velit’in nasıl bir Türk düşmanı olduğunu bilirler. Onun komutanlarından Kuteybe adındaki zalim, 705 yılından Ceyhun Irmağını geçip Turan’a saldırmıştır. Emeviler 45 yıl boyunca, Turan şehirlerini talan etmişlerdir. Yakaladıkları kızları, delikanlıları zincirleyip satmışlardır. Eli silah tutanları öldürmüşler, kılıçla baş kesmekten kolları yorulunca ağaç dallarına asmışlardır. Emeviler Turan’da buldukları altınları, gümüşleri, takıları çalmışlar, kitapları yakmışlar, heykelleri, yazılı taşları kırmışlardır.
Türk Milleti'nin tarihi düşmanı olan Emeviler, Talkan ve Curcan katliamları ile 150 bin Türk'ü katletmişlerdir. Bu katliamlar Türk Tarihi'nde yer almamaktadır. Ancak başka milletlerin tarihleri bu katliamları yazmaktadır. Bu katliam ve talanlar sonucunda, büyük bir uygarlık karanlığa gömülmüş, hiç yaşanmamış gibi olmuştur. İşte bu dindar ve kindar olduklarını saklamayan Emevi seviciler, Emevi Camisi üzerinden tarihi düşmanlıklarını sürdürmektedirler. Ben asla düşmana kızmam, onlar görevlerini yapmaktadırlar. Ben Türk adını dillerinden düşürmeyen beyin fakirlerine kızıyorum.
Gelelim Türkiye muhalefetine, sağcısı ve solcusu bilgi fakiridir. Emevi sevicilerin, Emevi Camisi'nde namaz kılma çıkışı altında ezilmektedirler. Hiçbir caminin bir diğerine üstünlüğü veya eksikliği yoktur. Biz Emevi Camisi'nin Hz. Peygamber'in sülalesinden alınan intikamın sembolü olarak gösterilmesine karşıyız diyemiyorlar. İslam dini mezhep dini değildir, Kur'anda mezheplere yer yoktur. Emevi Camisi'ni mezhep ayrımının mabedi olarak görenler, İslam Dini'ne ihanet etmektedirler.
Türk Milleti, ne katil Saddam'ın ne de katil Esat'ın taraftarı olamaz. Sünni eksende Saddam tipi Baas Partisi olma yolunda ilerleyen Siyasal İslamcıların, muhalefeti Esat tipi Baas Partisi olmakla suçlaması, akıl ve vicdandan uzak bir tutumdur. Mezhep çatışmalarının bataklığı hâline gelen Suriye'den bir başarı hikâyesi çıkmaz. El Kaide türevi olan Heyet Tahrir Eş Şam'ın, Suriye'yi işgali, Türkiye'deki işsizliği azaltmaz, enflasyonu düşürmez, yoksulluğu önlemez. Bu nedenle İktidarın Suriye konusunu iç siyasete alet etmesi çaresizliğin göstergesidir. Fetih Duası okumakla derinleşen sorunların üstü kapatılamaz.
Türk Milleti'nin Anadolu'daki varlığı tehdit altındadır. Arap kültürünü din zanneden cahil kitleler, Emevi kindarlığının peşine takılarak, kendi sonlarını hazırlamaktadırlar. Türkiye muhalefetinde yer alan bütün siyasi partiler, bir an önce Erdoğan'ın kurduğu oyun alanının dışına çıkmalıdırlar. Suriye de yaratılmak istenen başarı hikâyesinin bir parçası olmamalıdırlar. Bu millet herşeyi çabuk tüketmektedir. Bir zamanlar Ayasofya'nın cami yapılması, ağızlara bir parmak bal olarak sürülmüştü, şimdi hatırlayan bile yoktur. Suriye konusu da unutulacak ve Türkiye kendi gündemine dönecektir. Önce muhalefet gerçek gündemden sapmadan siyaset yapmayı öğrenmelidir.