Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

DEVLET KURMA KÜLTÜRÜ

20 Ocak 2025 - 00:14

İngilizler, Türkler hakkında, "Türkler ile uğraşmayın, onları yok edemezsiniz, dünya da iki Türk kalsa, bir araya gelir, yeni bir devlet kurarlar. Onları yok etmek istiyorsanız, inandıkları ama anlamadıkları bir kitapları bulunmaktadır. O kitabın imamlarını ele geçirin" demişlerdir. Dikkat ederseniz İngilizlerin maşası olan bazı sahte din adamları, Atatürk ve Cumhuriyet hakkında söylemediklerini bırakmamaktadırlar. Bilinizki, dilinden zehir akan bu zatların ipleri, İngiliz yıkım heyetinin elindedir.

Devlet kurmak, tarihi birikim ve kültür gerektirmektedir. Türk Milleti'nin devlet kurma kültürü çok eskilere dayanmaktadır. Devlet kurmak için, öncelikle bir miilet olmak şarttır. Daha sonra, siyasal sınırları belirlenmiş bir vatana, kurucu meclise, Anayasa ve yasaları yapacak kadar hukuk kültürüne ihtiyaç vardır. Türk Milleti tarihte 16 defa devlet kurmuştur. Asla başka devletlerin himayesinde devlet kurarak koloni olmamıştır. En son Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde kurulan Türkiye Cumhutiyeti Devleti, Osmanlı İmparatorluğu bakiyesidir. İmparatorluk bakiyesi olmanın hem sorumlulukları, hem de avantajları bulunmaktadır. Bunlar iyi analiz edilmelidir.

İmparatorlukların kurucusu bir millet olmakla birlikte, bünyelerinde farklı etnik kökenlere dayanan yapıların olması doğaldır. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyetinin Devleti'nin bünyesinde farklı etnik gruplar vardır. Ancak Atatürk, Türkiye Cumhutiyeti devletini kuran Anadolu halkına Türk Milleti denir diyerek, Üniter yapıda ulus devlet kurmayı hedeflemiştir. Uluslaşma süreci tamamlanmadan Kürtlerin ayrılıkçı talepleri siyasallaşarak ete kemiğe bürünmüştür. Gerek terör örgütü PKK, gerekse onun Siyasal uzantısı olan DEM parti, sahte barış söylemleri altında, Kürdistan'ın Anadolu ayağını kurma peşindedir.

Kürtlerin devlet kurma kültürü yoktur. Tarihte kurulmuş bir Kürt Devlet de bulunmamaktadır. Aralarında etnik köken ve dil birliği olmasa da, Suriye, Irak, İran ve Türkiye de yaklaşık 50-60 milyon arasında Kürt nüfusu yaşamaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi'nin aktörleri olan ABD, İngiltere ve İsrail, Suriye de PYD, Irak da Barzani, İran da Pejak ve Türkiye de ise PKK'yı destekleyerek, uzun vadede Büyük Kürdistan'ı kurmayı planlamaktadırlar. Irak da, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi kurulmuştur. Suriye de PYD Özerk Bölgesi kurulmak üzeredir. Sıra İran'a gelmiştir. Kürt Özerk Bölgesi'nin kurulmasının önü açılmıştır. En son hedefin Türkiye'deki Kürtler olacağı saklanmamaktadır.

Türkiye NATO müttefiki bir ülkedir. ABD ve İngiltere ile savaşması mümkün değildir. Bu nedenle şer cephesi, Türkiye'deki Kürtleri önce genişleme, sonra bölünme stratejisiyle, iki toplumlu üniter yapıyı dayatarak çözmeye çalışmaktadır. Bu çözüm şekli Türk Milletine toprak genişlemesi olarak sunulmaktadır. Daha sonra kürtletin ayrılması ile amacın gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu konuda Abdullah Öcalan'a bir misyon yüklenmiştir. Şimdilik Ulak Heyeti aracılığı ile görüşmeler sürmektedir. Arada karşılıklı güven olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü Öcalan'ın garantör devlet talep ettiği iddia edilmektedir. İktidar ise, Anayasa değişikliğ için DEM Parti Milletvekili oylarını kullanmak istemektedir.

Türkiye de Türkler ve Kürtleri farklı coğrafyalarda yaşayan milletler olarak ayırmak mümkün değildir. Yaklaşık bin yıldır iki halk birbiriyle kaynaşmıştır. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kürt kökenlidir. Meclis Başkan Vekili Kürttür ve nöbet sırası gelince Meclisi yönetmektedir. Her partide Kürt Milletvekilleri bulunmaktadır. TSK, Emniyet başta olmak üzere bürokrasinin her kademesinde kürtler görev almaktadır. Çok zengin Kürt iş adamlarımız vardır. Onlarca seçilmiş Belediye Başkanları bulunmaktadır. Cumhuriyet kürtlere asla negatif ayrımcılık yapmamıştır. Ancak ayrılıkçılara bunu anlatmak imkânsızdır. Çünkü kendi iradeleriyle değil, Emperyalist dayatmasıyla haraket etmektedirler.

Bu nedenle onları yaşanacak gerçekler konusunda aydınlatmak gerekir. Türk Bayrağının yanına, Özerk Bölge Bayrağı adı altında, PKK Bayrağı asmayı, Kürtçe'yi eğitim dili yapmayı umuyorlarsa, aşağıdaki sonuçları göze almak zorundadırlar. Öncelikle Türk Bölgesinde ayrılıkçı bir Kürt kalmayacaktır. Özerklik isteyen herkes o bölgeye gitmek zorunda kalacaktır. Ayrılma halinde bu gün sahibi oldukları bütün turistik bölgelere, pasaport ve vize ile gireceklerdir. Emeklilik maaşı başta olmak üzere, bütün sosyal haklarını bırakıp gideceklerdir. Bütün varlıklarını terk etmek zorunda kalacaklardır. Türk ve Kürt evliliklerinin ne olacağı iyi düşünülmelidir.

ABD, İngiltere ve İsrail bu amaçlarını savaş yolu ile gerçekleştirmeye kalkarlarsa, Türkiye yok olma pahasına, Doğu ve Güneydoğudaki barajları ve hububat kuşağını asla terk etmez. Türkiye'yi kim yönetirse yönetsin, ABD yanlısı derin yapılar nasıl davranırsa davransın, eninde sonunda Derin Türk Milleti devreye girecektir. Ya ülkesini korumayı başaracak, ya da yok olacaktır. Başarırsa ki, bundan asla şüphe yoktur, o zaman derin zihinlerdeki, ayrılıkçılarla Türkmenlerin takası müzakere masasına gelecektir. En iyisi hiçbir etnik ayrım farkı olmadan, hepimiz eşit anayasal yurttaşlık paydasında devletimize sahip olalım.

Bu ülkede Türklerden daha iyi imkanlara sahip olan kürtlerin var olduğunu kimse inkar edemez. Kürt kardeşler, devlette, Mecliste, siyasette, askerlikte, emniyette, bürokraside, üniversitelerde ve iş dünyasında varsınız. Nerede yoksunuz onu söyleyin ve oralarda da olun. Seçimlerde bir kişiye 500 oy kullandırıp bizden adalet istiyorsunuz. SGK'ya bir prim ödeyip, 15 kişinin sosyal güvenliğini sağlıyorsunuz halen eşitlik istiyorsunuz. Bir kadına 20 çocuk doğurtup, kadın hakkından bahsediyorsunuz. Açılan Kürtçe kurslarına kimse gitmiyor, Anadilde eğitim istiyorsunuz. Bakın işbirlikçi Pakradunilerin oyununa gelmeyin. Unutmayın eldeki devlet, hayalinizdeki olmayan devletten daha iyidir.