Emperyalistlerin ve Siyonistlerin planları asırlık plânlardır. Kuşaklar değişir ama plan hedefleri asla değişmez. Planları güçlü kılan alternatifli yapılmasıdır. İşte "Davud Koridoru" Büyük Ortadoğu Projesi içinde, uzun vadeli hedeflere ulaşmak için düşünülen alternatif bir B planıdır. Söz konusu plan, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye petrollerinin güvenli bir şekilde İsrail'e akıtılmasını amaçlamaktadır. Bunun önündeki en büyük engel Suriye Devleti idi. Bu nedenle Suriye'nin ortadan kaldırılması gerekiyordu.
Suriye Devleti'ni ayakta tutan iki önemli destek vardı. Bunlar Rusya ve İran idi. Doğrudan Suriye'ye saldırmakla sonuç alamayacaklarını anlayan ABD, İngiltere ve İsrail şer cephesi, Suriye'nin desteklerine saldırarak bu devleti yalnızlaştırma yolunu seçmişlerdir. Bunun için Rusya, Ukrayna ile savaştırılmış, bu kanlı savaşta Rusya, 610 bin askerini kaybetmiştir. Nükleer başlıklı füzeleri hariç, sonuç alabilecek gücü kalmamıştır. İran ise, desteklediği Hamas ve Hizbullah Örgütleri çökertilerek kendi bölgesine hapsedilmiştir. Böylece desteklerini kaybeden Suriye, bir kurşun atmadan, ABD ve İsrail destekli Heyet Tahrir el- Şam terör örgütüne teslim olmuştur.
Heyet Tahrir el-Şam, El Kaide kökenli bir örgüttür. Bunlar paralı katillerdir, bir davaları ve idealleri yoktur. Yarın bir gün buharlaşıp kaybolup giderler. Böyle bir örgüte Suriye'nin gerçek sahibi olarak bakmak, tarihi bir hatadır. Söz konusu olan İslam'ı korumaksa, HTŞ neden Suriye'yi işgal eden İsrail'e karşı koymamaktadır? Demekki İslam'ı koruma iddiası bir kılıftır. İşte Türkiye de BOP'un aparatı olan unsurlar, arkasını önününü sorgulamadan Suriye'nin işgaline alkış tutmaktadırlar. Halbuki alkışladıkları durum, yakın gelecekte Türkiye ile İsrail'in karşı karşıya gelmesidir. Bilmeden yapılıyorsa derin bir cehalet, bilerek yapılıyorsa, derin bir ihanettir.
ABD, İngiltere ve İsrail şimdi hiçbir engel ile karşılaşmadan beş yıllık bir süre için, parçalanmış bir Suriye'yi dizayn etmektedirler. Zaten beş yıl sonra mevcut yapının da olmayacağı, kontrolün tamamen İsrail'in eline geçeceği konuşulmaktadır. Burada önemli olan fazla tepki toplamadan Kürtlerin statüsünün belirlenmesidir. ABD sık sık PYD ve YPG'ye olan desteğini vurgulamaktadır. Otonom Kürt Yonetimine, İsrail'e akacak petrol boru hattının bekçiliği verilmek istenmektedir. Petrol boru hattının güvenliği için, hattın geçeceği güzergâh önemlidir. Bu nedenle ABD ve İsrail Suriyenin güneyinden Deyrizor Kentine bir koridor açmak üzere işgallerini sürdürmektedirler. Amaçları, Kürt unsurlar kontrolündeki bu koridorun Akdenize ulaştırılmasıdır. İşte "Davud Koridoru" bu koridordur.
Gerek Rusya, gerekse İran Suriye'nin içine düştüğü durumun sorumlusu komşu bir ülkedir diye açıklama yapmaktadırlar. Bundan sonra olacakların iyi ya da kötü faturaları, Turkiye'ye kesilecektir. Rusya ve İran devre dışı kalmışlardır. Türkiye mademki risk almıştır, cesaret göstererek ABD ve İsrail'in yönlendirmelerinden kendisini kurtarmalıdır. Kürtlerin hamiliğini kabul etmek gibi, federasyona kapı açacak bir yanlışa düşmemelidir. Devleti yönetenlerin mezhep ayrımını kaşıyan açıklamaları, Turkiye'yi ikinci bir Suriye yapma potansiyeli taşımaktadır. Kürtlerin hamiliğini alarak elde edilecek sınır genişlemesi, Misak-ı Milli sınırlarına kavuşmak değil, Ortadoğu bataklığında boğulmaktır. Üniter devleti kaybettiğimiz gün, son Türk Devleti'nin yıkılmasını kabul ettiğimiz gündür.
Türkiye de Tek Adam Sistemi'ne geçilmesi, Büyük Ortadoğu Projesi'nin önündeki Üniter Devlet engelinin kaldırılmasına yönelik bir hamledir. Şimdi Erdoğan'ın eline tarihi bir fırsat geçmiştir. Hani Gaziantep de yaptığı konuşmada, "dünya da iki lider kaldık, biri Ben, diğeri Putin" demişti. Bunu ispat etmek için, acilen Parlamenter Sisteme dönüp, içinden geçmekte olduğumuz kritik dönemde TBMM'yi devreye sokmalıdır. Aksi takdirde bir lider daha eline geçen fırsatı ülkesinin faydasına değerlendiremeden tarihteki yerini almış olacaktır. Fırsatlar insanın önüne hep kavşaklarda gelir. Yol ayrımında ya Atatürkün aydınlık izinden gider kahraman olursunuz, ya da Vahdettin'in izinden gider mülteci olursunuz. Fırsat altın tepside.Emperyalistlerin ve Siyonistlerin planları asırlık plânlardır. Kuşaklar değişir ama plan hedefleri asla değişmez. Planları güçlü kılan alternatifli yapılmasıdır. İşte "Davud Koridoru" Büyük Ortadoğu Projesi içinde, uzun vadeli hedeflere ulaşmak için düşünülen alternatif bir B planıdır. Söz konusu plan, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye petrollerinin güvenli bir şekilde İsrail'e akıtılmasını amaçlamaktadır. Bunun önündeki en büyük engel Suriye Devleti idi. Bu nedenle Suriye'nin ortadan kaldırılması gerekiyordu.
Suriye Devleti'ni ayakta tutan iki önemli destek vardı. Bunlar Rusya ve İran idi. Doğrudan Suriye'ye saldırmakla sonuç alamayacaklarını anlayan ABD, İngiltere ve İsrail şer cephesi, Suriye'nin desteklerine saldırarak bu devleti yalnızlaştırma yolunu seçmişlerdir. Bunun için Rusya, Ukrayna ile savaştırılmış, bu kanlı savaşta Rusya, 610 bin askerini kaybetmiştir. Nükleer başlıklı füzeleri hariç, sonuç alabilecek gücü kalmamıştır. İran ise, desteklediği Hamas ve Hizbullah Örgütleri çökertilerek kendi bölgesine hapsedilmiştir. Böylece desteklerini kaybeden Suriye, bir kurşun atmadan, ABD ve İsrail destekli Heyet Tahrir el- Şam terör örgütüne teslim olmuştur.
Heyet Tahrir el-Şam, El Kaide kökenli bir örgüttür. Bunlar paralı katillerdir, bir davaları ve idealleri yoktur. Yarın bir gün buharlaşıp kaybolup giderler. Böyle bir örgüte Suriye'nin gerçek sahibi olarak bakmak, tarihi bir hatadır. Söz konusu olan İslam'ı korumaksa, HTŞ neden Suriye'yi işgal eden İsrail'e karşı koymamaktadır? Demekki İslam'ı koruma iddiası bir kılıftır. İşte Türkiye de BOP'un aparatı olan unsurlar, arkasını önününü sorgulamadan Suriye'nin işgaline alkış tutmaktadırlar. Halbuki alkışladıkları durum, yakın gelecekte Türkiye ile İsrail'in karşı karşıya gelmesidir. Bilmeden yapılıyorsa derin bir cehalet, bilerek yapılıyorsa, derin bir ihanettir.
ABD, İngiltere ve İsrail şimdi hiçbir engel ile karşılaşmadan beş yıllık bir süre için, parçalanmış bir Suriye'yi dizayn etmektedirler. Zaten beş yıl sonra mevcut yapının da olmayacağı, kontrolün tamamen İsrail'in eline geçeceği konuşulmaktadır. Burada önemli olan fazla tepki toplamadan Kürtlerin statüsünün belirlenmesidir. ABD sık sık PYD ve YPG'ye olan desteğini vurgulamaktadır. Otonom Kürt Yonetimine, İsrail'e akacak petrol boru hattının bekçiliği verilmek istenmektedir. Petrol boru hattının güvenliği için, hattın geçeceği güzergâh önemlidir. Bu nedenle ABD ve İsrail Suriyenin güneyinden Deyrizor Kentine bir koridor açmak üzere işgallerini sürdürmektedirler. Amaçları, Kürt unsurlar kontrolündeki bu koridorun Akdenize ulaştırılmasıdır. İşte "Davud Koridoru" bu koridordur.
Gerek Rusya, gerekse İran Suriye'nin içine düştüğü durumun sorumlusu komşu bir ülkedir diye açıklama yapmaktadırlar. Bundan sonra olacakların iyi ya da kötü faturaları, Turkiye'ye kesilecektir. Rusya ve İran devre dışı kalmışlardır. Türkiye mademki risk almıştır, cesaret göstererek ABD ve İsrail'in yönlendirmelerinden kendisini kurtarmalıdır. Kürtlerin hamiliğini kabul etmek gibi, federasyona kapı açacak bir yanlışa düşmemelidir. Devleti yönetenlerin mezhep ayrımını kaşıyan açıklamaları, Turkiye'yi ikinci bir Suriye yapma potansiyeli taşımaktadır. Kürtlerin hamiliğini alarak elde edilecek sınır genişlemesi, Misak-ı Milli sınırlarına kavuşmak değil, Ortadoğu bataklığında boğulmaktır. Üniter devleti kaybettiğimiz gün, son Türk Devleti'nin yıkılmasını kabul ettiğimiz gündür.
Türkiye de Tek Adam Sistemi'ne geçilmesi, Büyük Ortadoğu Projesi'nin önündeki Üniter Devlet engelinin kaldırılmasına yönelik bir hamledir. Şimdi Erdoğan'ın eline tarihi bir fırsat geçmiştir. Hani Gaziantep de yaptığı konuşmada, "dünya da iki lider kaldık, biri Ben, diğeri Putin" demişti. Bunu ispat etmek için, acilen Parlamenter Sisteme dönüp, içinden geçmekte olduğumuz kritik dönemde TBMM'yi devreye sokmalıdır. Aksi takdirde bir lider daha eline geçen fırsatı ülkesinin faydasına değerlendiremeden tarihteki yerini almış olacaktır. Fırsatlar insanın önüne hep kavşaklarda gelir. Yol ayrımında ya Atatürkün aydınlık izinden gider kahraman olursunuz, ya da Vahdettin'in izinden gider mülteci olursunuz. Fırsat altın tepside.