Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI
[email protected]

ATATÜRK’ÜN CUMHURİYET HALK PARTİSİ

18 Şubat 2025 - 01:53

Atatürk'ün kurduğu "Cumhuriyet Halk Fırkası"nı bilmeden, Atatürk'ün Partisi ifadesini kullanmak yanlıştır. Önce bunun öğrenilmesi zorunludur.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Altı Oku nedir ve kimin eseridir diye sorsak, çoğu bilmez ve şaşırıp kalırlar. Dahası Türkçülüğün kurucularından Ziya Gökalp kimdir diye sorsak, bazıları CHP'nin kapısından bile geçmez. Atatürk dönemindeki CHP Türkçülük esaslarına göre kurulmuş ve şekillenmiş bir siyasi partidir. Bilindiği gibi CHP programı zaman içinde geliştirilen Altı Ok üzerine bina edilmiştir.

Kuruluşunda Ziya Gökalp'ın görüşlerinin esas alındığı "Dokuz Umde" ile çağdaşlık yoluna, halkçılık ve hukuk devleti kavramlarıyla çıkan CHP, 1927 yılında Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik ilkelerini kabul etmiştir. Daha sonra, 1935 yılında bu dört ilkeye Devletçilik ve İnkılâpçılık ilkeleri de eklenerek ünlü "Altı Ok" oluşturulmuştur.

Bugün sözde demokratların, sahte liberallerin "Jakobenlikle", "tepeden inmecilikle", hatta haksızca "faşistlikle" suçladıkları bu Altı Ok, Türkiye'yi Tek Parti Yönetimi'nden Çok Partili Rejim'e taşıyan CHP'nin özüdür. Bir başka ifadeyle, bir din-tarım İmparatorluğu olan Osmanlı'nın geri kalmış, yarı sömürge olmuş feodal enkazından yepyeni bir Türkiye'ye, çağdaş bir topluma ve Çok Partili Demokrasi'ye geçiş, bu Altı Ok sayesinde olmuştur.
Ziya Gökalp’in kim olduğuna bir bakalım.

Ulu Önder Atatürk'ün : ‘Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin Ziya Gökalp'dir dediği değerli bir fikir insanıdır.
Daha çocuk yaşta modern manada milliyetçi ve hürriyetçi görüşlerle tanışan Ziya Gökalp, bunları içselleştirmeyi ve sosyal yaşamında rehber edinmeyi başarmıştır.
Gökalp, ‘’Aynı kültür içinde büyümüş, Türk terbiyesi almış, Türklüğe faydası bulunmuş, üzerinde yaşadığı toprak için fedakârlık yapmış, kendisine Ben Türküm diyen herkes Türk Milletine mensuptur.’’ demiştir. İşte bu "kültür milliyetçiliği"dir. Ben de bu anlamda bir "kültür milliyetçisi"yim.

1892’de, Diyarbakır’da lise son sınıfta ‘Padişahım Çok Yaşa!’ yerine ‘Milletim Çok Yaşa!’ şeklinde bağırması, Ziya Gökalp'in ne kadar değerli bir öze sahip olduğunu göstermektedir. İttihat ve Terakki Gökalp’ın zihniyet dünyasını, Gökalp da İttihat ve Terakki’nin ideolojisini etkilemiştir. Ancak Rahmetli Atatürk, İttihat Terakkiye daima mesafeli olmuştur.
Ziya Gökalp, 1896 yılında parasız yatılı olan Baytar Mektebinde okumak için İstanbul’a gelmiş, İttihad ve Terakki Cemiyetine katıldığı için 1898’de tutuklanarak 1 yıl cezaevinde yatmıştır.

İkinci Meşrutiyet’ten sonra İttihat ve Terakki Kongresine Diyarbekir delegesi olarak seçilmiş ve bu derneği şehrinde kurmuştur. İttihat ve Terakki derneğinin Selânik şubesinde çalışırken, 1911’de yayınladığı ‘Altun Destanı’nda, dünyadaki bütün Türkleri birleştiren güçlü bir Türk devleti kurulması temasını işlemiştir.
1912’de İttihad ve Terakki’nin merkezinin Selânik’ten İstanbul’a taşınmasıyla Payitaht’a gelen Gökalp, 1912’de Diyar-ı Bekir mebusu olarak Meclis-i Mebusan’a seçilmiştir.
1913 ve 1914 yıllarında Maarif Nazırı olma önerisini 2 defa reddetmiş, 1915’de ise İstanbul Darülfünunu’nda Türkiye’nin ilk içtimaiyat müderrisi (sosyoloji profesörü) olarak, sosyal bilimlerin üniversitelerimizde yer edinmesine öncülük etmiştir.

Hayatının son yılları1919’da, İttihat ve Terakki’nin diğer lider kadrosu gibi tutuklanarak önce Bekirağa Bölüğüne, ardından da Malta’ya yollanan Türkçülüğün kurucu babası olan Gökalp, iki yıllık Malta sürgününden sonra döndüğü şehri Diyarbekir’den Atatürk tarafından mebus seçtirilmiştir.

Dili sadeleştiren, Divan Edebiyatının karşısına Halk Edebiyatından beslenen Milli Edebiyatı çıkaran Gökalp, Anadoluculuk (Türkiye Türkçülüğü) ile başladığı fikri seyahatinde, Oğuzculuk merhalesinden geçerek Turancılığa varmıştır. Gökalp’in aynı zamanda siyasal ve ideolojik vasiyeti sayılan Turan şiirinin son iki dizesi, onun hayata gözlerini yumduğu sıradaki fikri durumunu da özetlemektedir.
Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne de Türkistan
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan

Atatürk hakkında yaşımdan fazla kitap okudum. Onun fikir ve düşüncelerinin hiçbir ideolojiye uymadığını, kendine has kuralları olduğunu gördüm. Kurmuş olduğu Cumhuriyet Halk Partisi de ideoloji partisi değildir. Türkiye’nin kuruluş gerçeklerine göre pozisyon alan bir partidir.
Türk siyasetinde milliyetçiliğin ilk sahibi CHP'dir. Bu konuda meydan Devlet Bahçeli'ye bırakılmamalıdır.
CHP, Rahmetli Bülent Ecevit tarafından Ortanın Soluna çekilinceye kadar Merkezde bir parti idi.
CHP daha sonraki yıllarda Atatürk çizgisinden iyice savrulmuş, bünyesinde her görüşten insanı barındıran, toplama askerden oluşan bir Ordu durumuna gelmiştir. Öyle Atatürk'ün kurduğu CHP'nin kuruluş kodlarını bilmeden, Ataürk'ün Partisi ifadesini kullanmak doğru değildir.

Rahmetli Alpaslan Türkeş, Atatürk’ün kurduğu CHP duruyor olsaydı, benim parti kurmama gerek kalmazdı demiştir. Türkiye’yi yönetecek bir CHP’nin tekrar Atatürk çizgisine gelmesi zorunludur. Çünkü sosyolojik taban, bütün baskılara rağmen Atatürkçü çizgiden kopmamıştır. Bu günün CHP 'si, sağ ve sol liberallerin kontrolüne girmiştir. Buradan kurtulmadan, seçmenin bu partiye iktidar görevi vermesi mümkün değildir.