Dayanışma, paylaşım ve yardımlaşma kültürü, köklü toplumlarda uygulanan sosyal bir gelenektir. Herhangibir zorlama olmadan, dar zamanlarda kendiliğinden gelişen bir davranıştır. Türkiye de Covid-19 pandemi felaketinin yaşandığı yıllarda, askıda her türlü ihtiyaç maddesinin, hayırsever yurttaşlar tarafından karşılandığı görülmüştür. Söz konusu yardımlaşma kültürü olmamış olsaydı, felâketi ülke olarak, daha ağır yaşamak zorunda kalırdık.
Askıda ekmek uygulamasına ilk defa Malatya da katılmıştım. Arkadaşlarımla Battalgazi de bir yardım kuruluşunu ziyarete gitmiştik. Faaliyetleri hakkında bilgi aldıktan sonra, biz de bu yardımlaşmaya çoban azığı çam sakızı katılmak istiyoruz dedik. Bize birer tane zarf getirdiler. Denetim görevinde olduğumuz için, harcırahlarımızdan ayırdığımız paraları o zarfların içine koyduk ve sandığa attık. Görevliler daha sonra o paraları Battalgazi de bir fırına vererek, askı da ekmek olarak değerlendirdiklerini söylediler.
Ramazan aylarında pideyi bizzat kendim almak isterim. Kuyrukta beklerken insanların konuşmalarını dinlemekten, nefis pide kokusunu ciğerlerime çekmekten çok keyif alırım. Bir pide alırsam, en az beş pide için de askıda pide için para öderim. Ekmek alırsam, kasanın önünde askıda ekmek kutusu görürsem oraya da para bırakırım. Bazı dostlarımın öğrenciler için düzenlediği askıda simit uygulamasına katıldığım çok olmuştur.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin uyguladığı, askıda fatura uygulamasına aile olarak gücümüz oranında katıldık. Bir de benim süt, Yufka ve yumurta alırken, mahallemiz esnafı ile anlaşmalı olarak uyguladığım askıda süt, yufka ve yumurta yardımlarım var. Ben unutsam bile eşim hatırlatır. Bu sosyal yardımlaşma ve dayanışma faaliyetlerine katılan çok sayıda arkadaşım var. Yardımın kime gittiğinden haberimiz olmaz. Bizim için önemli olan duyduğumuz paylaşım huzurdur.
Rahmetli babaannem beni de yanına alır, gecenin bir yarısında camiye kilim sererdik. Çocukluk işte ben karanlıkta camiye gitmeye korkardım. Ana biz neden gece kilim seriyoruz, gündüz sersek olmazmı diye sorardım. Olmaz oğlum, yaptığımız hayırı kimse görmemeli, aman kimseye söyleme derdi. Rahmetli babam Almanya da çalıştığı yıllarda, cami inşaatlarına gece demir ve çimento bırakırdı. Hayır ve yardımların gizli yapıldığı bir aile Kültüründen geliyorum.
Bu konuyu ele almamın sebebi, MHP'nin dokuz gülek askıda buğday uygulayacak olmasıdır. Yukarıda bizzat kendi katılımlarımdan verdiğim örneklere göre, ben şunu anladım. MHP teşkilatları aralarında para toplayacaklar ve buğday satın alacaklar, kişi başına dokuz gülek askıya buğday bırakacaklar. İhtiyaç sahipleri de buradan alacaklar zannettim. İnceleyince gördüm ki, yükü buğdayı olan çiftçilere yıkmışlar. Çiftçi zaten zor durumda, bu uygulamaya katılım olacağını zannetmiyorum. Hem buğday fiyatlarını yerlerde süründüren iktidara destek olacaksınız, hemde çiftçiden böyle bir katılım bekleyeceksiniz bu mümkün değildir.
Ben ve benim, gibi ülke sorunlarına duyarlı birçok arkadaş, beyin emeği harcayarak yazılar yazmaktadır. Benzetmek gerekirse bu yazıları da "askıda bilgi" olarak değerlendirmek mümkündür. İnsanlarımızın bilgi yetersizliği varsa, bilgilerimizi paylaşıyoruz ki, ülke sorunlarına karşı duyarlı olabilsinler. Tüketim maddeleri ihtiyaçlarını bir şekilde karşılamak mümkündür. Ancak toplumdaki bilgi fakirliği en üst seviyededir. Bu nedenle aydınlarımız korkaklığı bir yana bırakarak, "askıda bilgi" uygulamasını olabildiğince genişletmeleri gerekir. Konuşmaktan ve yazmaktan korkarsınız, gün gelir düşünmekten de korkarsınız. En tehlikelisi de budur.