Fatsa Söz Haber
Gazetesi yazarı Ayşegül Özdemir’in bu hafta ki köşe yazısı…Geçmişten beri sayısızca köyümüz var diye övünürdük. Avrupa birliği sorunu çıkınca uyum şeklimizi köylerimizden ayrılmakta bulduk. Çözüm aramak yerine okullarımızı kapatıp, şehre göçmeye başladık. Halbuki camilere atadığımız imamlar gibi iki üç tane öğretmen atasaydık ne olurdu? Hemen hemen bütün köylerimizde artık telefon, şebeke internet vs. neredeyse hepsi var.
Onca şeye rağmen yene de öğrencilerimizi taşımalı eğitime tabii tuttuk. Eskiden öğretmenlerimiz anlatırlardı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde çalışmanın zorluklarını anlatırken, en önemli mesele olarak ulaşımı söylerlerdi. Şimdi ise bu sorun ortadan kalkmış aynı köyün çocukları taşımalı eğitimle okutuluyor. Birleştirilmiş sınıflarda eğitim vermek tabi ki zordur.
Aynı ortamda birinci ikinci üçüncü sınıflara ders anlatmak verimi de düşüktür. Sonuç olarak yüzlerce köy okulu kaderine terk edildi. Artık sahipsiz evler gibi köy okulları da bu sonuca uğramaya başladı. Camlar çerçeveler… dökülmeye başladı. Düşünüyorum da sanki insanlarımız eskiden değerlerine daha fazla sahip çıkıyordu.
Artık şimdi yüzlerce köyün taşımalı eğitime geçildiği için kendi kaderlerine bırakılmış durumda.
Bir fonksiyonu olmadığından çoğu okul yıkılmaya bırakılmış halde. Oysaki bu değerlerimizi farklı alanlarda değerlendirip kullanmakta fayda vardır. Terk edilmiş köy okullarını, köy insanlarının yararına yarayacak şekilde farklı alanlara dönüştürebiliriz. Örnek olacak olursak bir düğün salonu, misafirhane, konak vs. dönüştürülerek kullanabilir hale getirebiliriz.
Köy muhtarlarının bu anlamda bir çalışma yapıp, köyün önceliklerini göz önünde bulundurarak yeniden restore edilmesi, girişimde bulunması gerekir. Yene bu okullarımız köyün, köy insanının gelişimine, eğitimine hizmet edecek şekilde bir hale getirebilmesi gerekir.
İnsanımızın kalem tutmayı öğrendiği bu okullarımız yıkıntı olmaktan çıksın da. İster eğitim olur, ister ikamet olsun.”
FACEBOOK YORUMLAR