YIL : 1920-35 ler
Çanakkale savaşında okumuş nüfusunun neredeyse tamamını kaybetmiş ...
Tek bir sanayi tesisi olmayan ,
Tek bir alt yapısı olmayan
5 numara gaz lambasının ışığında aydınlanan...
Dört bir tarafını düşmanın işgal ettiği topraklarda
Bir dilim kuru ekmek , bir tas şekersiz hoşaf ile
Aç ,susuz
Düşmana karşı savaşan
ve insanlık tarihinin gördüğü en büyük Direnişlerden birini gösterip Yedi düveli yenip
Yeni bir Cumhuriyet kuran bir halktır bu Halk.
.
Hemen ardından...
Gece gündüz çalışarak
Muhteşem bir kalkınma ve aydınlanma hamlesiyle
Sanayi devrimini yakalamaya çalışan da bu Halktır.
.
GÜÇLÜ ORDU OLMADAN BAĞIMSIZLIK OLMAZ DİYEREK
Önce silah fabrikalarımız kurulmaya başlandı
Gölcük tersanesi , Eskişehir uçak bakım fabrikası,
Nuri Demirağ Uçak fabrikası, Kırıkkale silah fabrikası,
Ankara barut fişek, top fabrikası ve benzeri diğer tesisler
Ordumuz için muhteşem yatırımlar başladı.
Kısa sürede Türkiye'nin ürettiği bombalar
Düşman dediğimiz Yunanistan dahil. onlarca ülkeye ihraç edilmeye başlandı.
.
ŞEKERİ VE UNU OLMAYAN BİR ULUS
BAŞKA ULUSLARA MUTLAKA MUHTAÇ KALACAKTIR
felsefesi ile şeker ve un fabrikaları silolar inşa edilmeye başlandı.
Uşak , Eskişehir , Turhal şeker fabrikaları,
Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Siloları Devlet üretme çiftlikleri ve daha niceleri kuruldu.
.
SANAYİSİ OLMAYAN DEVLET BAĞIMSIZ BİR DEVLET OLAMAZ .
Doktrini ile Sanayi tesislerimiz kurulmaya başlandı
Sümer Bank, Paşa bahçe , Demir çelik fabrikaları,
Çay kur, Tekel, Merinos, Çimento , Kağıt fabrikaları, Barajlar , Santraller...
Yazarken yorulduğumuz. yüzlerce tesis arka arkaya ara verilmeden hayata geçirilmeye başlandı.
Bütün Dünyanın hayranlıkla izlediği bir Ülke inşa ediliyordu.
.
Ama bu Türkler de biraz fazla olmaya başlamışlardı
Çok uyanmışlardı.
Gelecek yüzyıllarda başlarına bela olabilirdi.
Bunlar hemen durdurulmalıydı.
Emperyalistler acilen planlarını oluşturdular
Aydınlanmanın baş aktörü insan faktörüydü
Üretmeyip tüketen , sorgulamayan, araştırmayan
pratiği olmayan ,
Cahil, yoksulluğa bile şükreden
bir nesil yetişmeliydi.
.
Hemen Köy Enstitülerini kapattılar
Yerine Liseleri koydular.
Senelerce elektrik formüllerini ezberleyen
OHM Kanunu nu Seller sular gibi ezberleyip
ama al şu iki kabloyu bağla desen elektriğe çarpılan...
İki çeşmenin doldurduğu havuzun
Üç vananın kaç dakikada boşaltacağının formüllerini ezberleyip
Ama bir vanayı takmayı bile beceremeyen nesiller
yetişmeliydi.
.
Hatta Fizik , kimya matematik ten uzak,
Hiç bir şey bilmeyen bir nesil yetişse çok daha iyi olurdu.
Planlarını yerli iş birlikçilerine uygulattılar.
.
Önce onları eğittiler.
Onları güçlendirdiler.
Siz üretmeyin , yorulmayın
Sizin neye ihtiyacınız varsa
Biz size veririz sistemini oturttular.
Kendilerine mahkum edecek politikaları bir bir uygulamaya sokturdular.
.
Kazma kürekle demir ağlar ören bir ulusa
Bırakın bu komünist işleri dediler.
Bir ülkenin stratejik sektörlerinden biri olan ulaşım sistemini kendilerine göre dizayn ettiler
Dünya Ordularına Bombalar üreten tesislerimizi
Sobalar ,soba boruları üretmeye mahkum ettirdiler.
Uçak fabrikalarımızı kapattırdılar
Uçaklarımızı kumlara gömdürdüler.
Yerli arabalarımızı müzelere kaldırttılar.
Hep bunları yapanları da
Halkın gözünde kahraman yaptırdılar.
.
ZAMANLA...
Kurtuluş savaşında
Karda taşıdığı Mermilerin üzerine , ıslanmasınlar diye
bebeğinin üstündeki bezi alıp ta sarıp,
Askerine silah taşımaya çalışan bir Halkı
Yavaş yavaş değiştirmeye başladılar.
.
Halkı lükse ve israfa alıştırdılar
Japonya'da Ancak zenginlerinin 100 metre kare evlerde oturduğu bir Dünyada
Bizler için 100 metre kare evler kümes gibi gözükmeye başlandı.
Senede 3 kere ya kullanılan ya kullanılmayan evlerin en büyük odaları
Misafir Odası gibi saçmalıklarla kullanılmaz hale getirildi.
.
Bu ülke senelerdir Borçla yaşayan bir ülkeydi
Tasarruf falan hikaye geliyordu.
.
Bir eve bir araba yetmedi.
İki , üç araba..
Mendil büyüklüğünde tarlalara traktörler alındı.
Köylü ahalisi traktörünün büyüklüğüyle övünür hale geldi
.
Kışlık evler yetmedi.
Birde yazlık ev Modası başladı ülkede.
Güzelim sahiller , kıyılar taş yığınlarına döndü.
Yazlık dediğimiz senede 3-4 ay ya oturulur , ya oturulmaz binalara Bir Trilyon doların üstünde paralar bağlandı
.
Ha bu bir yaşam tarzıdır derseniz...
Amenna Başımın üstünde yeriniz var.
Ama o zamanda...
İşsizlikten , hayat pahalılığından,
Ülkenin Dış Ticaret açığından şikayet etmeyeceğiz.
Niye yatırımlar yapılmıyor diye eleştiriler yapmayacağız.
.
Üretmeyen ülkelerin varacağı yer
Ancak Üreten ülkelerin kapısıdır.
O kapıda açıldığında bilin ki
Acılar ve sıkıntılar bu ülke topraklarından hiç eksik olmayacaktır.
Erdal Güncü
FACEBOOK YORUMLAR