Doğa koruma ile çevre koruma arasındaki fark nedir?
Aşağıda kaleme alınan metin, bu farklı ancak birbiriyle ilişkili her iki terimi kolayca anlaşılır bir şekilde tanımlamak için yazılmıştır.
Çoğu insan bu iki kavramı çoğunlukla karıştırır ve aynı şey olduğunu söylerler.Hatta bir ara Türkiye’nin doğasının korunması bağlamında büyük bir misyonu üstlenen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü ormancılıktan kopartıp Çevre şehircilik Bakanlığı’na bağlanması dahi tartışılmış idi.
Oysa bu iki kavram arasında fark bulunmaktadır.
Doğanın korunması, bireysel türlerin, toplulukların ve bunların doğal yaşam alanlarının korunması ile ilgilenir. Doğayı korumanın özel bir amacı, biyolojik çeşitliliğin (biyoçeşitlilik) korunmasıdır. Örneğin, ormancılık amaçlı kullanılan bir ormanlık alanda sürdürülebilir doğal yönetimin sağlanması ve dolayısıyla alandaki doğal flora ve faunanın korunması için somut doğa koruma önlemleri alınmalıdır. antropojenik doğal alanların doğal haline dönüştürülmesi de doğa koruma kapsamındadır.
Çevre koruma ise toplulukları ve yaşam alanlarını korumanın yanı sıra, öncelikle tüm canlılar için yaşamın temelini korumakla ilgilidir; bunlar özellikle hava, su, toprak ve iklim gibi cansız doğal kaynakları içerir. Dolayısıyla "çevre" terimi, "doğayı koruma" kelimesinden daha kapsamlı olarak kabul edilebilir. Çevreyi korumaya yönelik önlemler, örneğin, yenilenebilir enerjilerin kurulması, toprak koruma yönetmeliği veya su kalitesini koruma yönetmenliği vb.
Doğa koruma, doğal dengeye bir bütün olarak bakar ve etki noktasında zararlı insan etkileriyle mücadele etmek isterken, çevre koruma daha çok çevreye zarar veren insan faaliyetleriyle mücadele etmeyi amaçlar.
Doğanın korunması için, doğanın bir bütün olarak korunması veya restorasyonu önemlidir.Doğa korumacılar mevcut ekosistemleri insan sömürüsünden korumak için savaşırlar. Doğa korumada kesinlikle korunan alanlar ortak bir hedeftir. Hayvanlara, bitkilere ve doğal olarak meydana gelen koşullara odaklanmak, çevre koruma açısından büyük bir farktır.
Doğayı korumaya yönelik güdüler çok farklıdır.Birçok doğa korumacı, halihazırda gerçekleştirilmiş olan müdahaleleri düzeltmeyi ve kalan alanları daha fazla yıkımdan korumayı ahlaki bir zorunluluk olarak görmektedir.
Amaç temelde aynı olmasına rağmen, çevre koruma farklı bir yaklaşım benimsiyor. Çevreciler, insanların çevrelerini nasıl etkilediğine odaklanır.
Amaç ağır kirlilik ve yıkımla kaynağında mücadele etmektir. Kirleticilerin azaltılması veya toprağın ve hayvanların sömürülmesi çok önemlidir.
Korumacılar, ormanların, çayırların, nehirlerin ve peyzajın diğer tüm bölümlerinin değişmeden kalmasını ve tüm bitki ve hayvan türlerinin doğal ortamlarında hareket edebilmelerini sağlamak için çalışır.
Çevreciler de bu konulara önem verirler. Ancak her şeyden önce, insanların atık, egzoz gazları veya diğer müdahalelerle çevrelerini ve havayı kirletmemelerini ve zarar vermemelerini sağlarlar.
Çevreciler genellikle insan faaliyetlerini düzenleme yolunu seçerler. Genel olarak kirletici emisyonların azaltılmasını ve toksinlerin suya atılmamasını sağlarlar.Çevre koruma, bazen uzaktaki kirlilik kaynakları etkisiz hale getirilirse, zarar görmüş doğanın başka yerlerde toparlanabileceğini varsayar.
Öte yandan, çevreyi korumak, ekonomik yapıların dikkate alınması gibi insani kaygıları da içerir. İnsanlar bazen geçimlerini sağlamak için doğayı ekonomik olarak kullanmak zorunda kalırlar. Bu, ticari ormanların yeniden ağaçlandırılması veya tarımda pestisitlerin bırakılması gibi uygun ihtiyati tedbirler el ele giderse, çevre koruma fikriyle uyumludur.
Çevre koruma, havayı temiz tutarak orman ölümünü yavaşlatmaya çalışırken, doğa koruma, zarar görmüş ormanları onarmaya ve korumaya çalışır.
Her ne kadar farklı yaklaşımlara rağmen, doğa koruma ve çevre korumanın pek çok ortak noktası da vardır. Her ikisi de dünyanın ve ekosistemlerinin daha fazla kontrolsüz bir şekilde yok edilmesini önlemeyi amaçlıyor.Aslında her iki yaklaşım da birbirini tamamlamaktadır.
Doğa korumanın amacı, yurdumuzdaki milli ve milletlerarası düzeyde değerlere sahip milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının seçilip belirlenmesine, özellik ve karakterleri bozulmadan kendi değerlerine göre ve insan varlığının temeli olarak korumaktır (Milli Parklar Yasasının 1. Maddesi). Bu nedenle, doğanın korunması bir kamu görevidir .
Tüm İnsanlığın ormanlar başta olmak üzere doğaya ihtiyacı var. Bu doğa olmadan hayat mümkün olmazdı. Ekosistemler, örneğin endüstrinin zararlı etkileri nedeniyle bozulursa, bu durum kendisiyle ilgili diğer tüm alanları olumsuz etkiler. Sadece hayvanlar ve bitkiler dünyasında değil, nihayetinde biz insanlarda etkilenir .
Doğayı korumalıyız! Bu görev kamunun yanında aynı zamanda bizim de sorumluluğumuzdur.
@milliparklar
@dogakoruma
@ogm
FACEBOOK YORUMLAR