Ayhan Küyük

Ayhan Küyük

ORMANIN DİLİ
[email protected]

Doğa koruma ile ormancılığı uzlaştırmak mümkün mü?

24 Kasım 2022 - 12:56



Türkiye pek çok konuda olduğu üzere biyolojik çeşitliliğin (canlı türlerinin ve gen kaynaklarının) korunması bakımından da stratejik konuma sahip olup çok sayıda türün varlığını sürdürebilmesi bakımından anahtar ülke konumundadır. 

Türkiye biyolojik çeşitlilik bakımından bulunduğu coğrafyanın en önemli ülkesidir. Tüm Avrupa kıtasında 12.500 civarında bitki türü varken, ülkemizdeki bitki türü sayısı 11.700 olarak belirlenmiştir.Bunlardan 3.500‘ü yeryüzünde başka hiçbir ülkede bulunmayan ülkemize özgü türlerdir.

Bu nedenle Türkiye’nin doğa koruma alanındaki sorumluluğu herhangi bir ülkeninkinden daha fazladır. 

Ülkenin ekosistemlerinin çeşitliliğini temsil eden olağanüstü doğal alanları, bunların şimdiki ve gelecek nesiller için korunmasını ve kullanımını garanti altına almak için bir kısım alanı kenara ayırmak çok gerekli bir çalışmadır.

Bu yüzden orman ve orman dışı korunan alanlar, türlerin ve doğal yaşam alanlarının korunması için en etkili araçlardan biridir. 

Peki sadece korunan alanlar ile Türkiye gibi geniş bir çoğrafyaya sahip bir ülkenin doğası korunabilir mi?

Elbette hayır.Ormancılık doğa koruma konusunda mutlaka devreye girmelidir. Peki doğa koruma ile ormancılığı uzlaştırmak o kadar kolay mı?

Tabii ki kolay değil .Ancak toplumun ormancılıktan beklentisi çok yüksek.Ormancılık bir yandan toplumun odun hammadde ihtiyacını sürekli bir şekilde karşılayacak diğer taraftan da su,toprak ve biyoçeşitlilik gibi ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliğini sağlayacak .Çok zor bir görev.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ormancılık çalışmaları, ormanın ekosistem bütünlüğü içerisinde sürdürülebilirliğini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Sürdürülebilirlik Stratejisinin tür çeşitliliği göstergesinin orman alt göstergesi açısından temelde olumlu eğilim sürdürülmeli ve ormanlara özgü bitki ,yaban hayatı ve böcek toplulukları korunmalı ve daha fazla teşvik edilmelidir.

Nadir ve nesli tükenmekte olan birçok hayvan ve bitki türü, habitat olarak yarı doğal ve yapısal olarak zengin orman ekosistemlerine bağımlıdır ve ayrıca devam eden iklim değişikliğine uyum sağlamak için onlara ihtiyaç duyar.  

Biyotop ağaçları, ölü ağaç oranı, ormanların yaşı ve yapısal çeşitliliğinin önemine artmıştır.Ülkemizde ağaç türleri karışımı ve yapısal çeşitlilik açısından sağlanan iyileştirmeler yeterli olmaktan uzaktır.

Ormancılık ve doğa koruma arasında ortaya çıkan bir takım sorunları çözmek için ormanı daha da geliştirmek ve saf iğne yapraklı ormanları karma ormanlara dönüştürmek ormancılık çalışmasının görevi olmalıdır. Doğaya yakın bir ağaç türü bileşimi, çeşitli zamansal ve mekansal süreçleri de dahil olmak üzere ormanların doğal biyolojik çeşitliliğinin, direncinin ve dayanıklılığının temelidir. 

Ormandaki ölü odun oranı mutlaka artırılmalıdır.  Ağaç türleri yerli olmalı ve özellikle yaşlı ağaçlar korunmalıdır. Odunun hasat edilmesi ve taşınması esnasında da büyük makinelerin kullanılması doğaya zarar vermektedir.

Ormanların gençleştirilmesinden bakımına kadar olan süreçte biyoçeşitliliği koruyan , iklim değişikliğine uyumunu destekleyen ve geniş bir risk dağılımına olanak tanıyan stratejilere ihtiyaç vardır.

Değişik orman formlarının, farklı işletme amaçlarını gerçekleştirme yönündeki etkilerini ormanların çok amaçlı kullanım prensiplerinin göre planlanması yakın gelecekte gereksinim duyulacağı artık bilinen bir gerçektir. 

Doğaya yakın işletmeciliğini benimseyen ormancılık ,değişen iklime uyumun destekleyen  bölgeye özgü ağaç türleri kompozisyonuna, doğal rejenerasyona ve çeşitli orman yapılarına güvenir.Ayrıca bu üç ana faktörlerin yanında beş ilkeyi de teknik çalışmaları ilave edilmelidir .
Bu bağlamda; 

-Ağaç türlerinin çeşitliliğinin sürdürülebilir türler ile artırılması ,zengin yapılı ormanların geliştirilmesi  ( yapısal çeşitliliğin artması),genetik çeşitliliğin artırılması

-Üretim amacıyla işletilecek ormanlar ayni yaşlı orman formuna göre planlanmaları tekrar gözden geçirilmelidir. Bakım çalışmaları ile meşçere stabilizesinin yanında  tek ağaçların istikrarını artırılmalıdır, çünkü kararlı ağaçlar böcek, mantar,fırtınalara karşı daha mukavim kar yüküne daha fazla dayanıklıdır.

-Hidrolojik, antierozyonal. klimatik, rekreatif ve diğer ekolojik fayda ve fonksiyonların amaç olduğu ormanlar değişik yaşlı orman formuna göre planlanmasına devam edilmelidir. 

-Yetişme ortamı verim gücünün veya yöredeki ağaç türlerinin değişik yaşlı orman kurmaya uygun olmaması halinde, ormanların uzun idare süresi ile siper kesimlerinde ve grup usulü gençleştirmeye dayanan küçük makta orman formuna göre işletilecek biçimde planlanması zorunlu görülmelidir. İdare süresinin ya da hedef çapın artırılması ya da erken gençleşmenin önüne geçilmelidir.

-Tüm silvikültürel müdahaleler aşırı sıcaklıkları tamponlamak ve su rekabetini yumuşatmak için kullanılmalıdır.Böylece orman, ikliminin ve su kaynağının korunmasına veya iyileştirilmesine katkı sunabilir.

Ormanın iklim değişikliğine adaptasyonu uzun süreli ve kesintisiz bir süreçtir. Doğaya yakın orman demek, farklı yaşlarda karışık ağaçlara sahip olmaktır. Doğal ve doğaya yakın bir orman ; daha ıslak bölgeler, akarsular, çeşitli türlerin genç ve yaşlı ağaçları, çalılıklar ve daha birçok farklı yaşam alanı sunar. Bu arada ormanda bırakılan ölü ağaçlar ile yapılandırılmış orman kenarları yiyecek ve yaşam alanı sağlayarak biyoçeşitliliğe katkı sunarlar.

Türkiye’de gerek doğal gençleştirmeler de gerekse de   yeniden ağaçlandırma çalışmalarında “doğal ve iklim açısından istikrarlı bir orman geleceği için" genelge ve yönergeler hazırlanmalıdır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum