Yüzyıllardır yoğun kullanım nedeniyle biyoçeşitliliğe yönelik antropojenik tehditler yüzünden oldukça zayıflamış olan ormanlık alanlar giderek kapasite sınırına gelmektedir. Buna ilaveten küresel iklim değişikliği de ekosistemlerin tür kompozisyonu üzerinde büyük bir etkiye sahip ve ılıman enlemlerdeki ormanlarda biyoçeşitliliği etkileyen açık ara en önemli faktör olarak kabul edilmektedir. Tür kayıplarını ve homojenleşme etkilerini birçok ormanımızda rahatlıkla gözlemlenebilir. Hemen hemen her yerde biyolojik çeşitlilik önemli ölçüde azaldı. Aynı zamanda nüfusun da ormandan beklentileri arttı. Bu nedenle bugün ülkemizdeki ormanları odun üretiminin yanı sıra toplumun diğer ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde kullanmamız gerekiyor.
Günümüze kadar ormanlardaki biyolojik çeşitlilik çalışmaları çoğunlukla yönetilmeyen, korunan alanlarda yapılıyordu. Oysa Türkiye’deki orman alanlarının büyük bir kısmı ormancılık amacıyla kullanılmaktadır.
Hem doğa korumada çalışmış hem de orman yönetiminde çalışan bir orman yüksek mühendisi olarak korunan alan miktarının artırılmasını çok arzu ediyorum. Ancak buna ülkemizdeki orman yönetiminin sıcak bakmadığı gibi korunan alan yönetimi de gerek teknik donanım gerekse de yeterli yetişmiş personel sıkıntısı yüzenden onlarda bu konuya mesafeli yaklaşmaktadır.
Ormanlarımızda bulunan türlerin daha iyi korunmaya ihtiyacı var. Bu konuda tüm dünyada kullanılan yerel orman türlerinin çeşitliliğini korumaya yönelik iki temel yaklaşım vardır. Bunlardan biri bütünleştirici diğeri ise ayrıştırıcı orman koruma anlayışıdır. İlki, doğa koruma hedeflerini tüm alan üzerinde veya mümkün olduğu kadar büyük bir bölümünde uygulamaya çalışırken, ikincisi orman alanlarının her türlü müdahaleden korunmasına odaklanır. (2873 Sayılı Milli Park Yasası’na göre korunan alanlar)
Ormanlardaki biyolojik çeşitlilik konusu toplumumuzda giderek önem kazanmaktadır. Bu yüzden ülke yüzölçümünün % 30'nu yöneten ormancılığın aynı alan üzerinde "ayrım yerine entegrasyon" veya başka bir deyişle "koruma ve kullanım" ilkesini izlemesinin daha iyi olacağı kanaatindeyim.Bu yaklaşım, doğayı korumaya yönelik eylemlerimizin etkinliğini güçlendirmek için bir dizi çevresel sorunun (örneğin risk altındaki türlerin ve iklimin korunması ve muhafaza edilmesi) birbiriyle bağlantılı olduğunu kabul ediyor
Bütünleştirici orman yönetimi, habitat ağaçları ve ölü odun şeklindeki biyotop ahşap yapıların teşvik edilmesi, basamaklı alanların belirlenmesi ve belirli biyolojik çeşitliliğe sahip özel yerlerin korunması gibi önlemleri içerir. Bütünleştirici ormancılık, biyolojik çeşitliliğin kullanımını ve korunmasını koordine etmeyi ve böylece tüm orman alanı boyunca biyolojik çeşitliliğin korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Peki odun üretimi ve doğanın korunması bir çelişki midir?
Odun üretimini ve doğanın korunmasını tek çatı altında buluşturmak mümkündür. Ormancılık ve doğa koruma birbirini dışlayan kavramlar değildir. “Odun üretimi ve doğanın korunması”, artan orman kullanımının doğa dostu bir şekilde nasıl gerçekleştirilebileceğini göstermektedir.
Orman biyolojik çeşitliliğinin tamamını korumak istiyorsanız, doğal ormanın birçok değerli özelliğini ve sürecini modern ticari ormana entegre etmeniz gerekir. Ancak müdahale edilemeyecek alanlar sağlamayan katı bir şekilde bütünleştirici yaklaşımlar etkili değildir.
Orman biyolojik çeşitliliğinin en hassas bileşenlerini korumak için, sürekli olarak işlenmeyen ve tipik orman süreçlerinin tamamının engellenmeden gerçekleşebildiği alanlar kesinlikle gereklidir.
Optimize edilmiş bütünleştirici orman doğası koruma, doğa koruma açısından yüksek kaliteli orman meşcerelerinin geliştirilmesi yoluyla nadir ve yüksek düzeyde tehlike altındaki türlerin hayatta kalmasını sağlamak amacıyla bütünleştirici ve ayrıştırıcı önlemleri birleştirir.
Doğa koruma genellikle toplam rezervlerle ilişkilendirilmektedir. Ormanların korunmasına ilişkin bulgularımızın çoğu, doğal orman rezervleri ve milli parklar gibi alanlardan geliyor ve bu iyi bir şey çünkü doğadan öğrenmek istiyoruz ve doğal çeşitliliğin korunması aynı zamanda çabalarımızı uyumlu hale getirdiğimiz kıstastır.
Bütünleştirici orman doğası koruma, bu nedenle, doğal orman rezervleri veya herhangi bir müdahale olmaksızın diğer alanlar gibi daha kapsamlı ayrıştırıcı unsurlar içerebilir ve içermelidir. Ölü odun veya biyotop ağaçlarının teşviki, bütünleştirici orman doğasının korunmasının bir parçasıdır.
Biyoçeşitliliğin izlemesi niçin önemli?
Çevremizdeki hızlı değişim ve bunun sonucunda ekosistem hizmetlerinin kaybı tehdidi göz önüne alındığında, ormandaki biyolojik çeşitliliğin durumu ve gelişimi hakkında anlamlı veriler büyük önem taşımaktadır (biyoçeşitlilik izleme). Siyasetçilerin ve kamuoyunun artan talep ve bilgi ihtiyacını karşılamanın ve olumsuz gelişmeleri zamanında önlemenin tek yolu budur.
Ormanlara yönelik giderek artan talebin sürdürülebilir bir şekilde karşılanabilmesi için, özellikle az ormanlı bölgelerde orman alanının kalıcı olarak korunması ve arttırılması gerekmektedir. Ağaçlık arazilerdeki ağaçsız alanlar, doğayı koruma nedenleriyle açık tutulmaya devam edilmelidir. Geniş, parçalanmamış orman alanları özel bir öneme sahiptir ve korunması gerekir. İyi yönetilen, mekansal olarak birbirlerine ekolojik koridorlarla iyi bağlanan, ormanlık alanlar, iklim değişikliğine karşı, insanlık lehine çok ciddi adaptasyon sağlayarak ekosistemleri daha güçlü tutacağı asla unutulmamalıdır.
FACEBOOK YORUMLAR