Devam eden küresel iklim değişikliği, artan sıcaklıklar ve değişen yağış düzenleri ile karakterizedir.Bununla birlikte , kuraklık, sel ve fırtına gibi aşırı iklim olaylarının sıklığı, yoğunluğu ve süresi son yıllarda artmıştır ve bu eğilimin dahada artarak devam edeceği tahmin edilmektedir.
Bu iklim olaylarından kuraklık ,
ormanlarımızın geleceği açısından belkide en önemli çevresel faktördür. Kuraklık stresi, çeşitli ortamlarda sınır tanımadan ve net bir uyarı olmaksızın var olan ve bitki biyokütle üretimini, kalitesini ve enerjisini engelleyen kaçınılmaz bir faktördür. Sıcaklık dinamikleri, ışık yoğunluğu ve düşük yağış nedeniyle oluşan önemli bir çevresel strestir.
Su kıtlığı, bitki verimliliği için çok ciddi bir çevresel kısıtlamadır. Büyüme ve gelişme verimliliğinde kuraklığın neden olduğu kayıp, stresin hem şiddeti hem de süresi kritik olduğundan, muhtemelen diğer tüm nedenlerden kaynaklanan kayıpları aşıyor.
Kuraklık stresinin bitkiler üzerindeki ne gibi etkileri vardır?
Bitki ortamındaki mevcut suyun azaltılması, su içeriğini, su potansiyelini ve turgor basıncını azaltır. Bu durum lipidleri, proteinleri, fotosentezi ile mineral alımınında azalmalara yol açmaktadır.
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak artan kuraklık sıklığı ve şiddetinin, ağaç ölüm oranlarını artırabileceği gibi bitki-böcek etkileşimlerinde kritik değişikliklere yol açması bekleniyor
Ormanlar veya ağaçlarla bağlantılı kuraklık hakkındaki son incelemeler ve yorumlar, mevcut araştırmaların çoğunun yer üstü ağaç kısımlarına odaklandığını göstermektedir.
Oysa ağaç kök sistemleri, orman ekosistemlerinin en temel bileşenleridir.Zira su ve besin alımından sorumludurlar, fiziksel stabilizasyon sağlarlar, besinleri ve karbonhidratları depolarlar ve ince kök devri süreci yoluyla toprağa C ve besin maddeleri sağlarlar.
Buna karşılık, ağaç köklerinin kuraklığa tepkileri ve kuraklık koşulları altındaki rolleri belirsizliğini koruyor ve bu tür incelemelerde yalnızca marjinal olarak bahsedilmekte veya hatta tamamen ihmal edilmektedir. Kökler genellikle yer üstü organlarından daha az iyi analiz edilir, çünkü özellikle yerinde gözlemlenmeleri zordur ve yöntemler zahmetli, kesin olmayan ve deneyler arasında standardize edilmesi zor olma eğilimindedir.
Kökler su eksikliği koşulları için sensör görevi görebilir ve yer üstündeki sürgünlere sinyal gönderebilir.
Toplamda köklerin ağaçların biyokütlesinin %20-40'ını oluşturduğu tahmin edilmektedir .
Kuraklık sebebi ile köklerin çürümesi, köklerin zayıf solunumu (havalandırması) tarafından daha da desteklenir. Toprakda yeterli su bulunmasa kılcal köklere hava girer.Sonuç olarak, ağaçlar kurur. Toprak bulunan mantarlar, misel büyümeleri ile köklerin ksilem borularını tıkar ve ağaçların besinlerini üretmek için su ve tuz sağlayamayan köklerin çürümesine neden olur.
Ağaç su alamadığı için yapraklardaki stomaları kapatarak buharlaşmaya karşı tedbir alırken bu seferde yeterli fotosentez yapamaz.Dolayısıyla ağaçlarda karbon tutulumu ve şeker üretimi azalır.
Yapılan araştırmalar bitkilerdeki kuraklık stresini böcek performansına bağlayan mekanizmalar çok iyi ortaya koymaktadır.Sağlıklı ağaçlarının böcek gibi zararlıları dışarı atmak için kimyasal savunmalar ve bol miktarlarda reçine salgılarlar.Ve stres, bu savunmaları ortadan kaldırarak böceklerin ağacın en savunmasız yerlerinden ağaca girmesine yol açar.
Peki çözüm nedir?
Kuraklığı saf ibreli ormanlara nazaran daha iyi tolere eden değişik yaşlı orman formlarının, farklı işletme amaçlarını gerçekleştirme yönündeki etkilerini göz önünde tutularak ,
ormanların çok amaçlı kullanım prensiplerinin göre planlanması yakın gelecekte gereksinim duyulacağı artık bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda;
-Üretimi amacıyla işletilecek ormanlar ayni yaşlı orman formuna göre planlanmaları tekrar gözden geçirilmelidir.
-Hidrolojik, antierozyonal. klimatik, rekreatif ve diğer ekolojik fayda ve fonksiyonların amaç olduğu ormanlar değişik yaşlı orman formuna göre planlanmasına devam edilmelidir.
-Yetişme ortamı verim gücünün veya yöredeki ağaç türlerinin değişik yaşlı orman kurmaya uygun olmaması halinde, ormanların uzun idare süresi ile siper kesimlerinde ve grup usulü gençleştirmeye dayanan küçük makta orman formuna göre işletilecek biçimde planlanması zorunlu görülmelidir.
-Tüm silvikültürel müdahaleler aşırı sıcaklıkları tamponlamak ve su rekabetini yumuşatmak için kullanılmalıdır.Böylece orman, öncelikle kendini daha sonrada ikliminin ve su kaynağının korunmasına veya iyileştirilmesine katkı sunabilir.
FACEBOOK YORUMLAR