Kendi gözlemlerime dayanarak yaklaşık on yıldır yılbaşı heyecanının giderek düştüğünü ve yeni yıldan beklentilerin azaldığını belirtmek isterim. 2025 yılına girerken toplumun bir heyecan duymadığını ve yeni yıl için pek bir beklentiye girmediğini düşünüyorum.
Esas olarak 21. Yüzyıla da büyük umutlarla girmedi insanlık. Özellikle bölgemiz küresel güçlerin yıkım ve katliamlarıyla yeni yüz yıla uyandı.
Coğrafyamızın içinde bulunduğu durum dikkate alındığında, 25 yıldır aralıksız devam eden kaos, yıkım ve katliamların artarak devam edeceğini tahmin etmek zor değildir.
Filistin-Gazze’de İsrail tarafından yapılan katliam ve soykırım sadece 2024’ün değil, 21. Yüzyılın bir utancı olarak tarihteki yerini aldı. İsrail’in aymazlığına bakınca benzer katliamların yeni yılda da devam edeceği, belki de sonraki yıllarda da tekrarlanacağı düşünülebilir.
Türkiye’nin de dahil olduğu Suriye’de ise 2025 yılında da savaş ve katliamların sürdürüleceği gözüküyor. Bir diktatörlük yıkılırken yenisinin inşa edilmeye çalışıldığını endişe ve korkuyla izliyoruz.
Devrilen diktatörler yeniden aranır hale gelirken, eskilerini aratmayacak yeni diktatör adayları da ortaya çıkıyor.
--
Ne yazık ki bizler, yeni yıla umut ve heyecanla giremiyoruz. Çünkü yaşadığımız acıları, olumsuzlukları ve krizleri geride bırakmadık ve hepsi peşimizden 2025 yılına eklendi. Böylece yeni yılda da aynı acıları katlayarak yaşayacağımızı biliyoruz.
Otoriter rejim, ceberut yönetim, yoksulluk, sefalet, açlık, işsizlik, ayırımcılık, ırkçılık gibi toplumumuzu adeta esir etmiş ve geleceğini karartmış uygulamaların sona ereceğini beklemek hayal ötesi bir fantezi gözüküyor.
Örneğin; atama bekleyen yüz binlerce memur ve öğretmen adayı atanabilecek mi?
Yüz binlerce emeklinin durumu düzelecek mi?
İnsanımızın yaşam standartları yükseltilecek mi?
Çöp konteynırlarından ekmek kırıntılarını, pazarlarda çürük sebze ve meyve toplayacak yurttaşlarımız yeni yılda olmayacak mı?
Sadece KHK uygulamalarıyla mağdur edilmiş milyonlarca yurttaşın mağduriyeti giderilecek mi?
Cezaevlerini dolduran on binlerce masum mahkûm tahliye edilecek mi?
Haksız yere görevinden uzaklaştırılan kamu çalışanı yeniden görevine iade edilecek mi?
Kadına yönelik şiddet ve ayırımcılık ortadan kalkacak mı?
Salahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi keyfi olarak cezaevinde tutulan yüzlerce mahkûma ve milyonlarca yurttaşa yönelik hukuksuzluk son bulacak mı?
Doğa tahribatı ve çevre katliamından vazgeçilecek mi?
Yolsuzluk, hırsızlık, yağma ve talan durdurulacak mı?
Haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik devam etmeyecek mi?
İnsanlar adil bir şekilde yargılanabilecek mi?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları uygulanacak mı?
Anayasa’nın gereği yapılacak mı yoksa ihlal edilmeye devam mı edilecek?
Cumartesi Anneleri, faili meçhul cinayetlere kurban giden veya kaybettirilen yakınları için yıllardır bekledikleri haberi alacaklar mı?
28 Aralık 2011'de Şırnak-Uludere’de meydana gelen ve "Roboski Katliamı" olarak bilinen 17'si çocuk 34 kişinin hayatını kaybettiği olayın sorumluları açıklanacak mı?
8 Ocak 2020 tarihinde Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya (Mehrî) köyünde kaybolan Hürmüz ve Şimoni Diril çiftinin katilleri ortaya çıkarılacak mı?
15 Temmuz mağdurlarından oğlu Murat Çakır ve kursiyer teğmen arkadaşlarının özgürlüğü için Adalet Bakanlığı önünde engelli kızıyla birlikte adalet arayan Sevinç Çakır'ın acısı ve özlemi bitecek mi?
Yüzlerce benzer soru sorulabilir. Cevabı bir tarafa muhatabını bulmak dahi mümkün olmuyor.
Bu durumda 2025 yılında da umutlarımızı yeni baştan yenileyebilecek imkânımız olmayacak.
Siyasetin, özellikle de iktidarın hamaset, ikilem ve ikiyüzlülüğü devam ettikçe umutlarımızı yenilemek çok zor olacak ancak umutsuzluğa düşmek de “teslim olmak” demek olduğundan umudumuzu korumaya ve adaletsizliğe direnmeye devam etmeliyiz.
Adaletsizliğe, ayırımcılığa, zorbalığa teslim olmayacağımız bir yıl diliyorum ve herkesin yeni yılını kutluyorum.
Abdulbaki Erdoğmuş
FACEBOOK YORUMLAR