"AYAKKABIYA PENÇE YAPTIRAN MI KALDI?"

Zekeriya Herdem zherdem@gmail.com


Üniversite çağındaki iki çocuktan biri yurtdışıda öğrenim görüyordu. Bir kamu kurumunda çalışıyordu. Tek maaşla biraz zorlanıyordu ama idare ediyordu. Maşını alınca ilk işi oğlunun döviz harçlığını göndermekti…

Memleketinde, Bağ-Kur emeklisi olan babası birkaç inekle aile hayvancılığı yapıyordu. Mesleğe yeni başladığında babasını Bağ-kur’lu yapmış, aylık primlerini ödeyerek emekli etmişti. Babasının maaşı düşüktü ama sağlık hizmetlerinden yararlanması ona kâfi geliyordu. Esasında kanaatkâr insandı, “cebimde çay param eksik olmuyor” diyordu…

Ailesini ziyarete gittiğinde babası sordu:

“Oğlum aynı anda iki çocuğu Üniversitede okutmak zor, sıkışıyor musun?

“ İdare ediyoruz, sıkıntı yok baba...”

“Oğlum sıkışmıyorsan ayakkabına neden pençe(*) yaptırdın? Bu devirde pençe mi kaldı?...”

Bir şey söylemedi, söylese muhtemelen hayvanlardan birini satıp destek olacaktı. 

“Sıkıntı olursa haber veririm.” 

Diyerek babasını ikna etti…

Görevden alınacaktı, Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesiydi. Son yönetim kurulu toplantısına katıldı. Genel Müdür gündemi okuduğunda kendisinin kurumun bir iştirakine yönetim kurulu üyeliğine atanacağı da yer almıştı…

Olaydan haberi yoktu. Bir an düşündü. Atama kararında imzası olacaktı, atanan kendisi olacaktı! Doğru bulmadı: 

“Teşekkür ederim o maddeyi lütfen gündemden çıkarın!”
Genel Müdür ısrar etti...

“Ahlaki bulmuyorum karara şerh koyarım ya da istifa ederim.”

Konu kapandı, çocuklar okullarını bitirip hayata atıldılar. Her baba üzerine düşen fedakârlığı yapıyordu... 

O yıllarda devlet adabında bu şekilde yazılı olmayan kurallar vardı. Son yıllarda değişik kamu kuruluşlarında birden fazla kurumdan maaş alanları ve liyakatsizliği görünce;” Biz ne ara bu duruma düştük” demekten kendini alamıyordu...

Özdemir Özok, Türkiye Barolar Birliği Başkanıyken Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer Anayasa Mahkemesi üyeliğine atamıştı. 
Özdemir Özok: “Ben bir siyasi parti üyesiyim bu atama Cumhurbaşkanlığı Makamını ve Anayasa Mahkemesini yıpratır. Emaneti iade ediyorum. Bundan sonra TBB Başkanı ve Avukat olarak görevime devam edeceğim…’’ 

İngiltere’nin yazılı anayasası yoktur. Teamüller gereği Başbakanın talebini Kraliçeye iletme, Kraliçenin de Başbakanın tavsiyesi doğrultusunda karar verme yükümlülüğü bulunuyor. Birleşik Krallıkta ta bu ve benzeri uygulamaların temelinde yüzyıllar içerisinde şekillenen siyasi teamül ve gelenekler yatıyor…

Merhum Turgut Özal: “Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz” demişti ya yıllar öncesinde…

Anayasa bir toplum sözleşmesi değil mi?
29 Nisan2024 ANKARA

(*) Pençe: Ayakkabının tabanı yıpranınca kösele yeni taban yapılması.