ÇİÇEKLER AÇSIN İÇİNDE

Uğur Canbolat​ ugur.canbolat@uskudar.edu.tr

GÖRÜR görmez böyle dedi. 

Ne güzel bir dua ne hoş bir niyaz ve ne kadar yüz güldürücü bir temenniydi bu.

Belli ki, çok özlemişti. 

İçi içine sığmayıp dışarıya taşıyordu.

Gözlerinden ışık saçıyordu.

Kenardan yürümeye gerek yok. Saklanmak anlamsız.

O zaman itiraf edeyim bende özlemiştim.

ONU ne vakit görsem çiçekler açardı içimde zaten. 

İlk baharım olurdu.

Papatyalar bayrımı derdim kimi zaman buna ama diğerlerine haksızlık olur endişesiyle cümlemi geri çekerdim.

Ve bu bayramı cümle çiçekler adına yinelerdim.

ÖZLEDİĞİMİ biliyor muydu acaba?

Sormak mı dediniz? Hayır, buna cesaret edemem. 

Cüret olur ayrıca benim için.

Eğer bunu yapabilseydim şöyle derdim.

“Ben seni düşündüğümde bile çiçekler açıyorum. Tomurcuklanıyor dallarım. Hayat suyu yürüyor damarlarıma.”

Burada durmazdı iç sesim, sürdürdü konuşmasını.

“Gözlerim aydınlanıyor biliyor musun? Yüreğim bayram neşesiyle halaya kalkıyor. 

Bir bakışın bin nakış halinde yüreğime işliyor desenler halinde.”

DUYMAK var bir de.

Bambaşkadır. 

İzaha gelmez, tarif edilemezdi ama yine de kendimce bir şeyler söylemeden duramazdım.

“Ya seslenişin?” derdim.

“Çiçekler değil sadece baharlar getiriyor yüreğime.”

BUNLAR iç sesleri…

Diyemedim bunları yani.

Ama her söz dil ile mi söylenir? Hayır. 

O hepsini hissediyor sanki. 

Ya da bana öyle geliyor, bilmiyorum.

BİRİKTİRDİM bende diyemediklerimi. 

Belki bir gün hepsini toptan söyleyiveririm, kim bilir.

“Çiçekler açtı yüreğimde biliyor musun?” derim. 

“Biliyorum” der.

Bir kez daha “Çiçekler açsın” cümlesini duyarsam bir cevabım olacak açıktan.

“Âmin, binler âmin” diyeceğim.