OLMASI GEREKEN ANAYASAL SİSTEM ve YÜKSEK YARGIDAKİ; SIKINTILI SEÇİMLER

Turan ATEŞ turanates@hotmail.com



        Kısa  bir süre önce; ANAYASA  MAHKEMESİ  GENEL KURULU, BAŞKANINI  sıkıntılı da olsa  seçti
        YÜKSEK  MAHKEME Olan; YARGITAY'a gelince TURLAR Devam ediyor. Yüksek Mahkeme Başkanını  henüz seçemedi...
                    xxxxxx
     Ben Mesleğin içinde iken; ANAYASA Mahkemesinin BAŞKANI Kim olacaktır? Sorusuna cevap aramazdık...KIDEM, TECRÜBE ve bazı etkenler öne çıkar ve SEÇİM SONUCUJU Tahmin ederdik...Hiç de yanılmazdım... 
     Genel olarak; Başkandan sonra; Başkan alternatifi  BAŞKAN YARDIMCISIYDI... Ve Bir gün içinde ilk iki  veya  üçüncü turda Başkan Seçimi belli olurdu.
          xxxxxx
           Bu günlerde İKİ AYA Yakın bir süredir YARGITAY BAŞKANINI SEÇEMEDİ. SEÇİM Turları devam ediyor...
      Yargıtay Seçimlerinde; Daire Başkanlıklarına hangi Üyenin seçileceğini tahmin ederdik
      Yargıtay Başkanlığına; Hangi Daire Başkanın veya Başkan Vekilinin seçileceğini veya seçilebileceğini tahmin ederdik...
      xxxxxxxxx
     Anayasa Mahkemesinin önünde önemli bir Anayasa Değişikliği-nin İPTALİ DAVASI Var...
      Anayasanı ilk 3 Maddesinde Yapılan DEĞİŞİKLİK.... 
    Mesai bitimi sonrası Lojmanda evime girmek üzereyim. Emekli ve Hukuk-Siyasetle ilgilenen Öğretmen  bir Arkadaşım aradı...
        "OGLUM , İstanbul'da oturuyorsun ama Yargıyı da yönetiyor-sun..."
      "Hayrola..." dedim...
      Anayasa Mahkemesi; Anayasa değişikliğini 9 EVET OYU ile,  İKİ HAYIR Oyu ile İPTAL Etti... 
      Normal olduğunu da söyledim. Ben HAYIR YOUNUN Başkan ....... BEY ile  ismini şu anda anımsayamadığım, bir ÜYENİN  RET Oyu vereceğini de söylemiştim...
      Yüksek Yargıya SEÇİLEBİLECEK ÜYELERİ de tahmin ederdik.    
     Ama; SON YİRMİ YILLIK Sürede bu tahminler ters tepti...
     Liyakat, Deneyim, Başarı ve beceri bir tarafa bırakıldı ve ARAP KÜLTÜRÜ -İMAMHATİP Kökenliler, öne çıktı...
      VE; Yargı da sıkıntılar başladı...Birbirini tanımamaya, ve  restleşmeye gidildi...
                   xxxxxxxxxxxxx
   a) "HUKUK  DEVLETİ; POLİS DEVETİNİN Karşıtıdır." Hukuk Devleti yurttaşların Hukuk güvenliğini sağlayan devlettir.
       -Hukuk Devletinde; TEMEL HAKLAR güvence altına alınır. Temel Hakların , kolayca değişimi olmayan Anayasa metinlerinde yer alır.
       Hukuk Devletinde başvurulan HAKLAR, ÖZGÜRLÜKLER ve GÖREVLER Anayasal güvence altında olur. DEVLET İçinde GÜÇLER; TEK Elden toplanamaz. Bu Güçler, birbirini denetler...
      b)Yasalarda ANAYASAYA UYGUNLUĞUN Sağlanması gerekir. Bunu Sağlayacak olanda; ANAYASA Mahkemesidir. Anayasaya; "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz..." ilkesini koymak yeterli değildir. Anayasa Mahkemesinin varlığı ve görevi de bu olsa gerek...
       c) Yönetimde  Hukuka Bağlılığının Sağlanması gerekir. HUKUK DEVLETİ İlkesinin  gerçekleşmesi, yalnız Yasaların Anayasaya  uygun olmasıyla da tamamlanmaz. Anayasaya uygun kuralları uygulayacak  ve Devletin işlerini yürütecek  Yönetim sisteminin de kurulması da gerekir.   
      Yürütme görevi, Yasalar çerçevesinde  yerine getirilir.
      Danıştay gibi Yargı Kuruluşu, Hukuka uygunluğu ilkesinin  ger-çekleşmesinden etkili bir organdır.
       d)Yargı Kuruluşlarının  Bağımsızlığını ve Güvenirliğini SAĞLAYA-CAK KOŞULLARIN YERLEŞİMİ GEREKİR.
     Burada en önemli  ilkede; DOĞAL YARGIÇ ilkesidir. Hakimin Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı gerekir.
       d)HUKUK Devletinde Hakimlere Düşen Önemli Görev; "Hukuk Devleti " İlkesine kişilerin güvenmesi için öncelikle uygulamasının  güven vermesi gerekir. Mevcut Hukuk Kurallarının HUKUK Devleti ilkesi ile örtüşmesi gerekir.
     Hukuk Devleti ilkesine bağlı kalarak uygulama yapan HAKİMLERİN özellikle de büyük bir sorumluluk duygusu içinde olmaları gerekir. Kuralları  görüntü için uygulamak yerine , bunların gerisindeki SINIF Üstünlüğü ve Egemenliği ilkesini de iyi görüp değerlendirmesi gerekir. Bu etkilerden arınmış bir ADALET duygusu ile  YARGIYA Varmak gerekir.
   1961 Anayasası; Yargıya ve Mensuplarına  büyük ölçüde yüceltme getirerek; Onların sorumluluk duygusunu da artırmıştır.
       e)1961 Anayasasının getirdiği Anayasada; YARGI SİSTEMİ; "TABİİ HAKİM..." veya " DOĞAL HAKİM.." kavramları " Suçun İŞLENMESİN-DEN Önce belirlenen HAKİM..." Suçun İşlenmiş olmasından sonra BELİRLENEN Hakim...Kavramları oldukça da farklıdır.
       Suç İşlendikten sonra belirlenen Hakim; Sıkıyönetim sisteminde  uygulandı. Bir kişiyi Doğal Yargı yolundan  başka bir yolda yargılama sonucunu doğuran  olağanüstü bir Mahkeme kurmak anlamını taşımaktadır. İşte SIKIYÖNETİM Askeri Mahkemeleri bu konumdaydı.
       Biz DOĞAL YARĞI  yerine KANUNİ  YARĞI  ilkesini benimsedik. Yarğı bu nedenlerle, kendisine güveni azalttı.
                  xxxxxxxxx
       1961 Anayasasının Getirdiği DEVLET SİSTEMİ; 
        " GÜÇLÜ BİR YARGI  MDENETİMİ ile  SINIRLANDIRILMIŞ  KLASİK PARLAMENTER SİSTEM..."
       -YASAMA  YETKİSİNİ KULLANAN ve HALKIN BELİRLİ BİR SÜRE İÇİN  SEÇTİĞİ bir PARLAMENTO...Yani T.B.M.M.
        -PARLAMENTO İÇİNDEKİ ÇOĞUNLUKÇA KURULAN ve bu ÇOĞUNLUĞA  DAYANARAK ÇALIŞAN  BİR HÜKÜMET...Yani BAKANLAR KURULU...
        - TBMM. ce  SEÇİLEN  ve SEMBOLİK YETKİLERE SAHİP SORUM-SUZ BİR CUMHURBAŞKANI...
       -OLAĞAN YARGI İŞLERİ YANINDA, TBMM.nin  ve  BAKANLAR KURULUNUN ve İDARENİN ( YÜRÜTMRNİN ) KARARLARINI  DENETLEYEN YARGI ORGANLARI.... ANAYASA MAHKEMESİ- DANIŞTAY- YARGITAY ve  SAYIŞTAY....
        YASAMAYI ; ANAYASA MAHKEMESİ....BAKANLAR KURULU ve İDAREYİ ;  DANIŞTAY  ve SAYIŞTAY gibi Yargı Organlarınca DENET-LENEN  BİR SİSTEM İSTİYORUZ....
      YANİ; GÜÇLER AYRILIĞI.....Bu günlerde TBMM Başkanı ve AKP. Sözcülerinin  ağızlarında çıkan sözcükler....
       "ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ..." çağrıları....
      Amaç; Sınırlı sayı ve süreli olan CUMHURBAŞKANLIĞI  Seçimle-rindeki İKİ DÖNEMLİK  Sürenin Sınırsız olması beklentisi...
       Yani BAŞKANLIK SİSTEMİNİ  daha da güçlendirmektir.
        1961 Anayasasının getirdiği bir dönem  ve 7 yıl olan Sürenin SONSUZ olması.....Kişi isterse her dönem  Cumhurbaşkanlığına ADAY Olabilme arzuları...
         12 Mart 1982 Anayasasının getirdiği-KENAN EVREN için- YARI Başkanlık benzeri sistemin daha da geliştirilerek; BAAŞKANLIK Sis-temine dönüştürülmesi.....Dengelerin verdiği  sıkıntıları artıran Cumhurbaşkanın aynı zamanda Siyasi Parti Genel Başkanı olması, DEMOKRASİYİ Sıkıntılara sürüklemiştir.
                      xxxxxxxxxxxx
       En küçük Toplumlardan en  büyük Toplumlarına ve en ilkeliden en gelişmişine , en geçicisinden  en kalıcısına dek; tüm Sosyal Top-luluklarında ; " YÖNETENLER....."ve  " YÖNETİNLER..." arasında temel bir ayrım doğmaktadır. Tüm TÜZEL KİŞİLİKLERDE; veya Sosyal Topluluk olan Devletlerinde;  "DAİMA EMİR VERENLER ile BU EMRE  UYANLAR vardır. Emir ve Talimatlar farklı olabilir. Küçük bir grup daima yönetimi elinde tutmuştur.
      "Halkın, HALK tarafından  YÖNETİLDİĞİNİ söylemek; HİÇ BİR  ŞEY SÖYLEMEMEKTİR..."
      Her Kurulun içinde daima bir  HİZİP, etkin  bir AZINLIK  oluşmuş ve TOPLUMU peşinden sürüklemiştir. Bu GRUP ise YÖNETİLENLER-DEN AYRILAN   " YÖNETİCİ  " Sınıfıdır.
       GERÇEK BİR DEMOKRASİ  ASLA VAR OLMAMIŞTIR. BUNDAN SONRADA VAR OLMASINI DA BEN DÜŞÜNEMİYORUM... ÇOĞUN-LUĞUN YÖNETMESİ ve YÖNETİLMESİ  DEÖOKRASİNİN KURALLARI İLE DE TEZATLIDIR.
              xxxxx
      SİYASAL DEMOKRASİ ve SOSYAL DEMOKRASİ;
      Siyasal Demokrasi; yukarıda açıklamaya çalıştığım rejimi karşılar ve  Yönetimlerin  özgür ,dürüst SEÇİMLERLE İşbaşına  gelmeleri temeline dayanır. Gerekli olan bu koşulu aynı zamanda  yeterli ama, gerçekleşmesi için  gereken tüm zorunlulukların   titiz bir şekilde yerine getirilmesi gerekir.
      Önce, Yönetilenlerin yaptığı SEÇMENİN Gerçek bir SEÇMEN olması için  gerekeli olan KAMU ÖZGÜRLÜKLERİNİN  var olmasını gerekli kılar. Her SEÇMENİN, Demokrasinin zorunlu gördüğü her türlü özgürlerinin kendisine tanınması yanında, uygulayabilmesi de gerekir. Basın, dernek kurma, toplantı yapma gibi...Siyasi ve Polis baskısından uzak bir davranışı gerekir, yönetenlerin...
      Yönetenlerin seçimlerde ve Halkoylamasında, mümkün olduğu kadar rakiplerini eşit  olanak tanımaları gerekir.
      SOSYAL Demokrasi, çok  farklı bir temele dayanır. Özgürlüğü eğemen kılmaktan  çok; EŞİTLİĞİN Gerçekleştirilmesi gerekir.
       Sosyal Demokrasi için önemli olan, bazı kişilerin  ekonomik yönden başka kişilere KÖLE olmasına  ve insanın, insan tarafından 
 SÖMÜRÜLMESİNE son vermektir.
      Yaşam için gerekli şeyleri  ÜRETENLER  bulamazken; bunları ÜRETMEYENLER  bolluk içinde olurlar...
       Gerçek Demokrasinin, Siyasal Demokrasi ile  Sosyal  Demokrasinin birleşmesi  bu sonuca ulaşılabilinir. İŞSİZ bir İnsanın, ÖZGÜRLÜĞÜ NE OLABİLİR Kİ?
        TÜRKİYE; bu gün bu olumsuz gelişmelerin sıkıntısını çekmekte-dir.
      Umarım; bu sıkıntıları Demokrasinin Kurumları ve Kuralları içinde kalarak aşabiliriz....
       Şunu da kabül etmemiz gerekir....Her Demokrasi sinesinde bir miktarda olumsuzluklar-Anarşi- taşıyabilir...Önemli olan; Demokra-sinin kuralları içinde bunu yenebilmektir....
     Saygı ile...