Üretimde katma değer yaratanın cebi parasız kalmıyor...

Şinasi KARA yenirenkmedya@gmail.com

Sinasi Kara

CEBİMDEKİ PARA YETMİYOR
Vatandaş “cebimdeki para yetmiyor”diyor ve ekonomiden şikayet ediyor.
Ekonomide katma değer yaratan dört unsur vardır. Bunlar; emek, sermaye, toprak ve müteşebbistir. Ekonomiden şikayet eden kişi, bunlardan hangisine mensup. Sonucu anlamak için onu bilmek gerekiyor
1. Emek açısından ele alalım.
Eğer kişinin emeği değerli ise cebi parasız kalmaz. Emeği değerli kılmak için, emeğe yatırım yapmak gerekiyor. En iyi yatırım eğitimdir.
Ekonomide karşılığı olan mesleki eğitim alan kişi her koşulda iş bulur ve para kazanır. Örneğin, okumuş doktor olmuş, hemşire olmuş, yazılım mühendisi olmuş, pilot olmuş, teknik liseyi bitirmiş, kolay iş buluyor ve para kazanıyor. Lise ya da üniversite okumuş ve fakat mesleği yok. İş bulamıyor. Düz İşçilik onu bekliyor.
Özel sektörde 865 bin kadro boş. İş adamı, mesleği olan eleman arıyor. Makine başında çalışacak İşçi yok. Aşçı yok. Güvenlik elemanı yetersiz. İnşaaat ustası yok. Turizm sektörü nitelikli çalışan arıyor. Gençler okumuş. Masa başı iş istiyor.
Tarım işçisi ise iş hazır. Bu sezon, çayın makasla kesip toplama ücreti kiloda 7 lira oldu. Ortalama bir amale 200 kilo çay toplar. Yevmiyesi 200 x 7= 1400 lira. Ben İmam Hatip Lisesi okudum, imamlık yaparım, çay kesemem diyorsan, senin cebinde para yok. Çayı Senagalden gelenler topluyor.
Çoban aylığı 60 bin lira olmuş. Çobanlık yapan yok. Çobanlığı Afganlar yapıyor. Fabrikalrdaki pis işleri SURİYELİLER yapıyor. Ev hizmetlerini ÖZBEK VE TÜRKMENLER yapıyor. Ev işlerinde ücret 700 dolardan başlıyor. Türk gençleri “Ben hizmetçilik yapamam” diyor. Masa başı iş bekliyor.
Bu yıl bahçede tiken kestirdim. Yevmiye 1000 lira. Tırpancı yevmiyesi 3000 liradan başlıyor. Adam üç gün çalışıyor. Dördüncü gün yok. Neden çalışmıyorsun sorusuna cevap dahi vermiyor. Yan gelip yatmayı tercih ediyor. Üç gün sonra cebindeki para bitiyor. Ekonomiden şikayet etmeye başlıyor.
2. Sermaye açısından ele alalım.
Sermaye her ortamda para kazandırır. En basiti bankaya götür yüzde 60 faiz veriyor. Biraz borsa bilgisi, sermayeyi katlıyor. Ancak, kişinin gözü aç yetinmiyor. Parasını yüksek getiri vereceğini söyleyen üç kağıtçıya kaptırıyor. Kripto para alıyor, kumar oynuyor, para bitiyor. Akıl olmayan yerde sermaye durmaz. Para bitince, ekonomiden şikayet ediyor.
3. Toprak açısından ele alalım.
Toprak çalışmadan ürün vermez. Sabah erkenden kalkacaksın, elinde alet toprak ile uğraşacaksın. Başını boş bıraktığın anda, su basar, böcek basar, tiken basar, ısırgan otu basar. Gereğini yapmaz isen ürün alamazsın. Cebin para görmez. Toprakta ürettiğin para etmiyor ise, ısrar etme. İstanbul seni bekliyor.
4. Müteşebbis açısından ele alalım.
Müteşebbis için olmaz ise olmaz üç kural vardır. Birincisi, bilmediğin işe para yatırmayacaksın. İkincisi, öz sermayenin kaldıraç gücünden daha çok kredi kullanmayacaksın. Üçüncüsü, piyasa faiz hadlerinden daha yüksek kazanç getirmeyen işe yatırım yapmayacaksın.
Esnaf isen işine dört elle sarılacaksın. Semayeyi, emeği ve malzemeyi israf etmeyeceksin. Teknolojiyi ve ekonomiyi yakından takip edeceksin. Müşteri velinimettir kuralını aklından hiç çıkarmayacaksın. En iyi hizmeti sunmakta kusur göstermeyeceksin.
Her kesim için kuralları sıraladım. Kurallara uyan para kazanır. Uymayanın cebinde para kalmaz. Olan da kaybolur. Şikayet başlar. İnsan doğasıdır, kusuru başkalarında arar. En kolay suçlanan ekonomidir.
Halbuki ekonomi tıkır tıkır işliyor. Sabahları ekmek kapıya geliyor. Elektrik var. Buz dolabı çalışıyor. İnternet işliyor. Bilgisayarlı cep telefonun seni bekliyor. Çarşıya gitsen her türlü mal var. Olmayan para.
Para olmayacak. Çünkü para olduğu zaman “yan gel yat Osman” kuralı işliyor. Paralı adam çalışmıyor. Parayı bulmak için ekonomi herkesi zorluyor. Ekonomik zorluk, insanı üretime katılmaya mecbur bırakıyor. Üretimde katma değer yaratanın cebi parasız kalmıyor.

Şinasi KARA