YUFKACININ EKONOMİ YORUMU

Necdet TOPÇUOĞLU ntopcuoglu52@gmail.com



Necdet Topçuoğlu

Mahalle kültürünü yaşamaktan ve yaşatmaktan büyük haz duyuyorum. Bu nedenle ihtiyaçlarımızı, fiyatları yüksek bile olsa mahalemiz esnafından almaya  çalışırım. Esnafla tanış olmak mümkündür. Ancak AVM'lerde bizi kimse tanımaz. Adımız toptancı bir ifade ile müşteridir. Esnaf adımızı bilir, biz de ona adı ile hitap ederiz. Bu sosyolojik ilişkiler mahalle kültürünün oluşmasına ve yaşatılmasına büyük katkı sağlamaktadır.

Bu akşam yufkacıya uğradım. Ağabey hoş geldin, epeydir yoktunuz, nerelerdeydiniz diye sordu. Bir aydır Ordu da idik, akşam geldik dedim. Esnaf,  komşularının mahallede yokluğunu bile fark eder. Hayat şartları oralarda nasıl diye sordu. Ankara ile karşılaştırdığım zaman Ordu da hayat pahalılığı daha fazla dedim. Biraz sohbet ettikten sonra, emret ağabey dedi. Yumurta alacağım, fiyatı ne kadar oldu diye sordum. İki boy var, küçük boy olanın viyolü 110 ₺, büyük boy olanın viyolü ise 130 ₺ dedi.

Küçük bir işletme, yufka, mantı, erişte  ve tel kadayıf üretiyor. Bunların yanında da bazı köy ürünlerini getirip satıyorlar. Hepsinin fiyatlarını sordum ve  artmış olduklarını gördüm. Latife olsun diye, Hamdi kafana göre zam yapıyorsun dedim. Açtırma kutuyu, söyletme dertliyi misali başladı anlatmaya. Söylediklerinde tamamen haklıydı. Ağabey, satıyorum ama tekrar yerine koyamıyorum. Şaşırmış durumdayım böyle giderse, kapatmak zorunda kalacağım dedi. Bana kiradan başlayıp, bütün giderlerin hesabını çıkardı. Durumuna üzüldüm ama, işletmeciliğine hayran oldum.

Peki Hamdi piyasa nasıl, müşterilerde bir azalma varmı diye sordum. Ağabey piyasa da deli para var. Hükumet piyasadan bu parayı çekmezse enflasyon artışını önleyemez dedi. Bir de yeni para basma işinden vaz geçmesi lazım diye ekledi. Aslında çok doğru söylüyordu. Bir de isimleri kapatarak veresiye defterini gösterdi. Bunların tamamına yakını yaşlı ve emekli dedi. Defteri biraz kabarık gördüm. Piyasadan bayağı alacağın oluğunu görüyorum, nasıl çeviriyorsum dedim. Sustu ve düşüncelere daldı. 

Ağabey bu millet var ya, gerçekten büyük bir millet. Hükumet olmasa veya kötü de yönetse, millet kendi çözümünü kendisi buluyor dedi. Defteri tekrar açtı ve kapatılmış hesapları gösterdi. Dün adının gizli tutulmasını isteyen bir hayırsever geldi. Hamdi anladığım kadarıyla biraz dardasın, defterde ne kadar alacağın var diye sordu. Zaten rakam bende hep hazırdır, her akşam alacakları toplar kendimi kontrol ederim dedi. 45.000 ₺ olduğunu söyledim. Tamam Hamdi ben kapatıyorum dedi. Sanki  hızır gibi yetişti.

Bütün hesapları yanında kapattım ve defteri de vermek istedim. Hayır defter sende kalsın, ben kimin borcunu kapattığımı bilmesem  çok huzurlu olurum dedi. Borçları kapattı  ama sırların saklanmasını da bana emanet etti. Adam  borcunu ödedikleri insanların fikrini, inancını, etnik kökenini hiç sormadı. Zaten önemli olan da bu değilmi dedi. Sakıncası yoksa adamın ne iş yaptığını sorabilirmiyim dedim. Sitelerde mobilya mağazası var dedi.

Mahalle, cenazemizde ağlayan, düğünümüzde oynayan, lokmasını bizimle bölüşen insanların yaşadığı yer olursa, kültüre dönüşür. Milleti bir ve bütün yapan  ortak değerler, aileden  ve mahalleden başlayarak bütün ülkeye yayılırsa bizi kimse yıkamaz. Bu nedenle mahalle kültürünü geliştirmeli ve yaşatmalıyız. Milleti ayrıştırmak isteyenlerin amacı ortak değerlerimizi yok etmektir. Varlığımızı sonsuza kadar sürdürmenin yolu, ortak değerlerimize sıkı sıkıya  sahip çıkmaktır. Ayakta kalabilmemizin en temel şartı budur. 

(30, Mayıs, 2024-Ankara)