ORTADOĞU ANAYASASI

Necdet TOPÇUOĞLU ntopcuoglu52@gmail.com


Son günlerde Türkiye de, kökü dışarıda alınmış kararların tiyatrosu oynanmaktadır. Kimse yapılan temas ve görüşmeler sonucunda bir yere varılacağını sanmasın. Aslında varılan sonuçların senaryosu sahneye konulmaktadır. Gördüklerimiz sebepten sonuca değil, sonuçtan sebebe doğru nasıl gidildiğini göstermektedir. Dış basında, kararların alındığı, Abdullah Öcalan'ın yakın zamanda ev hapsine çıkartılarak, görüşmeleri bizzat kendisinin yütüteceği görüşü yer almaktadır.
DEM Partinin Ulak Heyetinin, son defa İmralı'ya gidip döndükten sonra görevi sona erecektir. Görüşmelerin bundan sonraki bölümünün asli muhatapları tarafından yürütüleceği ifade edilmektedir.

Türkiye'ye dayatılan kararların ne olduğunu, sadece Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan'ın bildiği düşünülmektedir. Çünkü İmralı'dan mesaj getiren Ulak Heyeti, birçok siyasi parti ile görüşmesine rağmen, kamuoyuna inandırıcı bir açıklama yapılmamıştır. Sahibinin sesi olan bazı Milletvekilleri ve yandaş medya, silahların Nevruz Bayramında bırakılacağını söylemektedirler. Bu ifadeler sahibinden bağımsız olarak kullanılacak ifadeler değildir. Bu senaryo, silahların bırakılacağı algısını oluşturmak için sahnelenmektedir. Gerçekte silahların bırakılması sanıldığı kadar kolay değildir.

Oynanmakta olan bütün oyunların hedefi, yeni bir Anayasa yapılmasına yöneliktir. Söz konusu Anayasa, mevcut Anayasanın yenilenmesini değil, Ortadoğu da meydana gelecek yeni düzenlemenin Anayasasını yapmayı hedeflemektedir. Mevcut Anayasanın değiştirilemez denilen ilk dörtmaddesinin, Anayasanın içindeki 14, 24 ve 66'ıncı maddelerde yapılacak düzenlemelerle işlevsiz hale getirilmesi planlanmaktadır. Türk Milletine açıklanmayan yeni Paradigma, dış basında tartışılmaktadır. Eski sürecin içinde yer alanlar, Erbil de yayımlanan gazetelerde yeni süreci anlatmaktadırlar.

Aslında yeni Paradigmanın İslami eksende, Türk-Kürt Federasyonunu amaçladığını anlamak zor değildir. Bunun ilk ip uçları, Erdoğan'ın Kürtlerin hamiliğini biz üstleneceğiz demesinden belli olmuştur. BOP kaynaklı bu çözüm şekli, önce genişlemeyi, sonra daralmayı öngörmektedir. Türkiye, sınırları dışındaki Kürtlerle, İslami eksende birleştirilerek, Misak-ı Milli hedeflerine ulaşmış gibi bir algı yaratılmak istenmektedir. Yeni düzenleme, Türk ve Kürt'lerden oluşan iki toplumlu Üniter Devlet yapısı olarak planlanmaktadır. Böyle olduğu, Sarayın Hukuk İşleri Başkanı Mehmet Uçum'un, "iki toplumlu Üniter Devlet önerisi bir tuzaktır" sözlerinden anlaşılmaktadır. Gelecekte Kürtlerin ayrılması ile hedeflenen daralmanın gerçekleştirilmesi hesaplanmaktadır.

İşte bu nedenle hazırlanacak olan Anayasanın, Türkiye'yi değil, Ortadoğu'daki yeni Devlet düzenlemesini tanımlayacağı iddia edilmektedir. Sözkonusu Anayasa da, Devletin İslami kimliğinin öne çıkarılması istenmektedir. Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı olması plânlanmaktadır. Anayasa da İki toplumlu Üniter Devlet tanımı yapılması düşünülmektedir. Türkçe'nin resmi dil olmasının yanın da, Kütçe'nin eğitim dili olmasının önü açılmak istenmektedir. Böyle bir Anayasa Taslağı mutlaka hazırlanmış, bekletilmektedir. Meclisteki son Milletvekili istifaları, partiler arasındaki ittifaklar, Anayasanın referandumsuz kabul edilmesine yöneliktir. Kulis bilgilerine göre 411 Milletvekili sayısına ulaşıldığı söylenmektedir.

Emperyalizmin planları uzun vadelidir. Üniter Devlet kılıfı giydirilmiş Federasyon önerisi, Türkiye'nin uzun vadede savaşmadan bölünmesini amaçlamaktadır. Bu kirli amaca ulaşmak için her türlü tedbir alınmasına rağmen, karşı tedbir alınması konusunda, bir çabanın olmaması gerçek beka sorunu olarak önümüzde durmaktadır. Peki kardeşim yazıyorsun ama, millet ne yapsın diyenler olabilir. Hep birlikte yapmamız gereken, iki toplumlu Üniter Devlet kılıfı giydirilmiş Federasyona karşı çıkmaktır. Kim karşı çıkıyorsa ona destek olmaktır. Uyumayalım kardeşim, uyursak ileride bizi bölecekler. Bölmekle bıraksalar şapkamızı çıkartalım, Anadolu da Türk bırakmayacaklardır.