ÖLÜSÜ DİRİSİNDEN ÖNEMLİ OLMAK
Yaşarken değer verilmeyen bazı insanlar, öldüklerinde büyük bir boşluk bırakırlar. Böyle insanlar için ölüsü dirisinden önemlidir deyimi kullanılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, "kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü olur" ifadesi yaygındır. Doğrusu her insana, daha hayattayken hak ettiği değer verilmelidir. Özellikle devlet adamları öldükten sonra, haklarında ne gibi işlem yapılacağına devlet karar vermektedir. Hastalık halinde ise, tedaviden sorumlu olan sağlık kuruluşunun en üst düzey yetkilisi, belli aralıklarla açıklama yaparak, kamu oyuna bilgi vermelidir. Devlet ciddiyeti bunu gerektirmektedir.
Son günlerde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Devlet Bahçeli'nin sağlık durumu hakkında çeşitli spekülasyonlar yapılmaktadır. Bu durum Devlet ciddiyeti sınırlarını aşmıştır. Devlet Bahçeli de bir fanidir, hastalanabilir hatta ebediyete irtihal etmiş olabilir. Bütün bu alternatifler her insan için geçerlidir. Ancak Bahçeli sıradan bir insan olmadığı gibi, sıradan bir devlet adamı da değildir. Hastalanmışsa, hangi hastahanede yattığı, kendisine ne gibi işlemler yapıldığı, nasıl tedavi uygulandığı, hastahane yetkilileri tarafından kamu oyuna açıklanması zorunludur. Söz konusu bilgilendirme işlemi, devlet ciddiyetiyle yapılmazsa, çirkin dedikodular çekilmez bir hal almaktadır. Bu yapılanlar Bahçeli'ye reva değildir.
Hiç kimsenin Devlet Bahçeli'ye, 6 Şubat tarihinden itibaren buhar oldu muamelesi yapma hakkı yoktur. Seversiniz sevemezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, hatta fikirlerine karşı da olabilirsisiniz. Ancak herkes şu hususu iyi bilmelidir ki, Devlet Bahçeli'nin ölüsü dirisinden daha önemlidir. Yeri boşalmadıkça bunu anlamak mümkün değildir. Ben hiçbir politikası ile hemfikir olmadım. Partisine oy da vermedim. Buna rağmen sağlık durumu hakkında ileri geri konuşulmasından rahatsızım. Yakın çevresinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya gibi değer verdiğim dostlarım da bulunmaktadır. Bu arkadaşlarımız ciddi devlet adamlarıdır. Kendilerinden devlet geleneklerine uygun davranılmasına katkı sağlamalarını bekliyorum.
Son günlerde yürütülen terörsüz Türkiye sürecinin öncüsü Devlet Bahçeli olarak bilinmektedir. Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrı her yurttaşımızı hayal kırıklığına uğrattığı gibi, DEM Parti yöneticilerini bile, bu kadarını beklemiyorduk dedirtmiştir. Öcalan'ın mektubu açıklanmadan önce kamu oyu, Bahçeli'nin hastahaneye kaldırıldığını ve kalp kapakçığı operasyonu geçirdiğini duymuştur. İster evinde nekâhat döneminde, isterse hastahane de olsun bazı telefon görüşmeleri yaptığı basına yansımıştır. Söz konusu görüşmelerin yapıldığı iddia edilen kişiler ve kullanılan ifadeler Devlet Bahçeli tarzını yansıtmamaktadır. İddiaya göre Kandildeki terörist liderler hariç, konuşanlar Bahçeli beni telefonla aradı diye söze başlamaktadırlar. Bunların hiç birisi inandırıcı değildir.
Benim takip ettiğim ve Konya Milletvekili Mustafa Kakaycı ile birlikte makamında ziyaret ederek konuştuğum Bahçeli, Tuncer Bakırhan ve Sırrı Süreyya Önder'i aramış olamaz. Aramış olsa bile, barış halayı oynayacağız gibi bir jargonun tarafı olmaz. Kimse benden buna inanmamı beklemesin. Ayrıca Bahçeli'nin süreci yürütmek gibi resmi bir görevi de bulunmamaktadır. Bu konu da görevli, devletin makamları vardır. Diyelimki Bahçeli söz konusu görüşmeleri yapmış olsun. Bu kadar sağlığı yerindeyse, vatandaşların merak ve endişelerini giderecek kısa bir canlı görüntü vermesi mümkündür. İşte bunun yapılmaması şehir efsanesine dönüşen dedikodulara neden olmaktadır.
Hepimiz her an ölüme hazır olmalıyız. Ölüm hayatın bir gerçeğidir. Bu nedenle korkmaya gerek yoktur. Mezarlıkların girişinde "her canlı mutlaka ölümü tadacaktır" ifadesi yer almaktadır. Hazreti Muhammed öldüğünde sahabe üç gün ölümü duyurmamıştır. Cenaze namazını Hazreti Ali 16 kişi ile kıldırmıştır. Ebubekir, Ömer ve Osman cenazede bulunmamışlardır. Halbuki Veda Haccında kendisini 100 bin insan dinlemiştir. Vefat eden Peygamber bile olsa gizli tutulması mümkün değildir. Devlet adamlarının vefatı taraftarları arasında büyük üzüntü yaratır. Ancak saklanması doğru değildir.
Sonuç olarak Devlet Bahçeli önemli bir siyasetçidir. Sağlık durumunu merak etmek, hakkında resmi ağızdan bilgi almak her yurttaşın hakkıdır. Yetkililerin de devlet ciddiyeti ve geleneklerine uygun olarak, gerekli açıklamaları yapmak görevleridir. Devlet Bahçeli sağlık durumunun tartışılır hale getirilmesini hak etmemiştir. Özellikle Sağlık Bakanından Bahçeli'nin hangi hastahanede yattığığını, durumunun ne oluğu hakkında bilgi vermesini bekliyoruz. Bu bir devlet ciddiyeti ve sorumluluğudur. Ayrıca Bahçeli sağlık sorunları ile boğuşurken, onun üzerinden bölücülerin prim yapmasına izin verilmemelidir. Duyarlı bir Türk Vatandaşı olarak hissiyatımı dile getirmek istedim. Beni anlayacağınızı ümit ederim.