KENTLERDEN MERKEZ KÖYLERE TERSİNE GÖÇ
Necdet Topçuoğlu
Doğu Karadeniz Bölgesi kırsal kesiminin en talihsiz yanı dağınık yerleşimin hakim olmasıdır. İnsanlar genellikle toplu yaşamı arzu etmektedir. Bu bir insan psikolojisidir. Köy sosyolojisini ve köy insanının psikolojisini bilmeden sorunun çözülmesi mümkün değildir. Köylerin boşaltılması planı daha taşımalı eğitimle başlamıştır. Eskiden köyde yaşayan insanlar, yaz mevsiminde köyde çalışırlar, köy işi tamamlandıktan sonra çocuklarının eğitimi için şehre taşınırlardı. Son yıllarda özellikle gençler köyde kalmak istemiyor. Köydeki sosyal yaşamın kendilerini mutlu etmediğini düşünmektedirler.
Bu durum Türkiye’nin yanlış kentleşme politikasından kaynaklanmaktadır. Siz insanlar ne istiyorsa kent merkezinde toplar orada bir çekim merkezi oluşturursanız, insanların kente göç etmesini durduramazsınız. İnsanların ne istediğine bakalım. Okul istiyor, hastane istiyor, gençlere hitap eden kafeler istiyor. Her şeyden önce para kazanacağı güvenilir bir iş istiyor.
Halen izlenmekte olan sosyal politikalar üretimi olumsuz yönde etkiledi. Türkiye genelinde yaklaşık 22 milyon insan hiç üretmeden sosyal yardım alıyor. Bu sebeple tarım ve hayvancılık yapmıyor. Sosyal yardımların üretime verilmesi gerekir. Tarımsal desteklerin tapuya değil, üretime verilmesi lazım. Uygulanmakta olan yanlış politikalar çiftçiyi üretimden caydırdı. Üretim girdilerinin fiyatları yükseldi. Girdilerin çoğu ithal ürünü olduğundan, döviz fiyatlarının aşırı yükselmesi başta mazot ve gübre olmak üzere bütün girdi fiyatlarını artırdı. Çiftçinin ürünü üzerinde beş kalem girdi, tek kalem de gelir var. Bu gelirin de üzerinde üç çeşit vergi var. Bu şartlar altında vatandaş üretmez ve üretmemekte de haklıdır.
Hayvancılık konusu da aynı şekilde. Yem fiyatları pahalı. Köy yaşamı sona yaklaştıkça aile hayvancılığı da azalmaktadır. Yem fiyatları oldukça pahalıdır. Ot sorunu hal olmadan et sorunu halledilemez. Damızlık temini konusunda ciddi sıkıntılar var. Öyle bir mantık var ki olmayanı ithal edelim mantığı ülkenin tarım ve hayvancılığını bitme noktasına getirmiştir. Bu ithal politikası ile başka ülkelerin çiftçileri desteklenmektedir. Maliyetler yüksek bile olsa üretimin her çeşidi ülkemizde istihdam sağlamaktadır.
Buraya kadar sorunlardan söz ettik. Bundan sonra sorunu nasıl çözeceğimizi söylememiz lazım. Özellikle Kara Deniz Bölgesinde yavaş yavaş dağınık yaşamdan merkezi köy yaşamına geçmeliyiz. Bu geçiş bir anda olmaz. Merkez köyler kurup, insanların aradığı, uğruna kente göç ettiği her türlü sosyal imkanı bu merkez köylerde insanların hizmetine sunmalıyız. Merkez köylerde yaşamak şehirde yaşamaktan daha cazip olursa, insanlar zaten kent de yaşamayı tercih etmezler. Merkez köylerin kente ulaşımını modern yollarla sağlamak gerekir. Köyde üretilen sebze meyve ve hayvancılık ürünlerinin pazarlanması yine bu köylerde yapılmalıdır. Hiçbir yurttaş küçük üretimini kente satabilmek için üretim yapmaz. Ancak büyük ölçekli üretimlerin pazarlanması için kent merkezine gidilir.
Merkez köylerde istihdam sağlayacak yatırımlar yapılmalı ve bu yatırımlara devlet desteği verilmelidir. Öyle bir açmaz içine girdi ki Türkiye, Merkez Köylere geri dönüş arttıkça bu defa kentler boşalacaktır. Bu politikaların uygulanması bir eğitim meselesidir. Türkiye bu konuda yetişmiş insan sıkıntısı çekmektedir. En kötüsü bu sorunların akşamdan sabaha çözüleceğini sanmaktır. Bu bir dönüşüm hareketi olmalı ve sabırla takip edilmelidir.
Türkiye son 15 yılda inanılmaz miktarda AVM yapılmasına ve açılmasına izin verdi. Perakendeci sistem tekelleşti. Yaşadığımız pahalılıkların temel sebebi budur. Bir dönem bunu TANSAŞ’lar açarak regüle etmeye çalışmışlar ancak başarılı olunamamıştır. Sistemi değiştirdiler ancak işletemiyorlar. Türkiye sıradan vatandaşın anlayamayacağı boyutta bir kaos içindedir. Bu konuda hazırladığım kapsamlı çalışmalarımı zamanı geldiğinde yayımlayacağım.
(21, Aralık, 2023-Ankara)