İNSAN KASABI NETENYAHU
Kan dökmeye doymayan, isan kasabı Netenyahu İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları için ''Yeşeya'nın kehanetini gerçekleştireceğiz' demektedir. Bu çok tehlikeli ve cehennemin kapılarını açabilecek bir söylemdir. Yeşaya'nın kehanetine göre; “ Tanrı hızla yol alan buluta binmiş Mısır’a geliyor! Mısır putları O’nun önünde titriyor, Mısırlılar’ın yüreği hopluyor.
Tanrı, Mısırlılar’ı Mısırlılar’a karşı ayaklandıracağım; Kardeş kardeşe, komşu komşuya, kent kente, Ülke ülkeye karşı savaşacak. Mısırlılar’ın cesareti tükenecek, planlarını boşa çıkaracağım. Mısırlılar’ı acımasız bir efendiye teslim edeceğim, Katı yürekli bir kral onlara egemen olacak.” demiştir.
O gün Mısır’da Kenan dilini konuşan beş kent olacak. Bu kentler Tanrı’ya bağlılık andı içecekler; içlerinden biri ‘Yıkım Kenti’ diye adlandırılacak. O gün Mısır’la Asur arasında bir yol olacak. Asurlu Mısır’a, Mısırlı Asur’a gidip gelecek. Mısırlılar’la Asurlular birlikte tapınacaklar. O gün Mısır ve Asur’un yanı sıra İsrail üçüncü ülke olacak. Dünya bu üçü sayesinde kutsanacak. Tanrı, ‘Halkım Mısır, ellerimin işi Asur ve mirasım İsrail kutsansın’ diyerek dünyayı kutsayacaktır."
Yeşaya, İsrail merkezli sağında Irak, solunda Mısır olan bir kutsal devletin tanımını yapmaktadır. Nil’den Fırat’a Vaat Edilmiş Topraklar düşüncesine de bir kutsallık kazandırmaktadır. Yeşaya (İşeya), yahudilerin "Peygamberler Kitabı" adını verdikleri, Tevrat'ı da içine alan kitabın bir bölümünde adı geçen bir peygamberdir.
Yahudi din adamları İsrail devletinin Kutsal Kitap’ta belirlenmiş sınırlarını, “Doğu’da Ürdün, Suudi Arabistan’ın büyük bir bölümü, Kuveyt, Fırat Havzası ve Irak’ın bir kısmı, Güney’de Sina Yarımadası, Kahire ve Mısır’ın bir bölümü, Batı’da Kıbrıs, Kuzey’de ise Lübnan, Suriye ile Van Gölü’ne kadar uzanan Türkiye topraklarının bir kısmı” olarak tanımlamaktadırlar. Yahudilere göre; İsa Mesih’in gelmesi için üç şeyin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunlar; vaat edilen topraklarda büyük ve yeterli sayıda Yahudilerin yerleşip devlet kurması, Kudüs’ün ele geçirilmesi ve Süleyman Mabedinin yeniden inşa edilmesidir.
Evangelist Hiristiyanlar ise ; kıyametin 2000’li yıllarda Ortadoğu’da çıkacak bir kaosun ardından kopacağına inandıkları için bu bölgede kargaşayı oluşturacak her türlü hareketliliği desteklemektedirler. Çünkü onlara göre; İsa Mesih’in gelmesi için Yahudilerin vaat edilmiş topraklara kavuşması ve Mescidi Aksanın yıkılıp yerine, eskiden var olan, Süleyman Mabedinin yeniden inşa edilmesi ve bu bölgede büyük bir kaosun meydana gelmesi gerekmektedir. Bu şartlar bir an önce sağlanır ve İsa Mesih dönerse, Tanrının krallığının yeryüzünde yeniden kurulacağına inanmaktadırlar.
Yahudiler ve Evagelist Hıristiyanlara göre; İsa Mesih’in dönmesi ve krallığını kurması için Ortadoğu’nun İsa Mesih’in dönüşüne hazırlanması yani Fırat ve Dicle arasındaki çok geniş bir alanın burada yaşayan Müslümanlardan temizlenmesi gerekmektedir. Bombardımanlar insanların kaçması için yapılmıştır. İsa Mesih geldikten sonra içinde Müslümanların da olduğu büyük bir ordu ona karşı savaşacak fakat İsa Mesih “Megido Dağı”nda yani Armegedon’da onları yenecektir. Evangelisterden bir grup ise savaş sırasında İsa Mesih’in onları göğe çıkartacağına, bu sayede kurtulacaklarına ve gökyüzünden yerdeki kargaşayı seyredeceklerine inanmaktadırlar.
Görüldüğü gibi Yahudiler ve Hiristiyanlar akıl dışı kehanetlerin peşine takılarak, dünyayı kana bulamaya çalışmaktadırlar. İnsan kasabı Netenyahu ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerini peşinden sürüklemektedir. ABD'nin kafası kırık Başkanı Trump, Ortadoğu haritasını yeniden çizeceğim, kalemim Netenyahu olacak demektedir. İnsan kasabı Netenyahu, Esat rejimini devirmek için Türkiye'yi kullandığını itiraf etmektedir. Şimdi köprüyü geçtikten sonra, Türkiye Suriye'den çekilsin diye, Trump'a baskı yaptırmaktadır. Suriye sürecinin en büyük kazananı İsrail olmuştur. Zaten büyük oyun İsrail'in kazanması üzerine kurulmuştur.
Türkiye ABD'nin gazına gelerek, Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde, Esat rejimini yıkma görevi üstlenmiştir. İzlediği mezhep eksenli politika sebebiyle sürekli kaybeden taraf olmuştur. Milyonlarca suriyeli Türkiye'ye gelmiş, rejim yıkıldığı halde geri dönmeyerek, üstümüzde kalmışlardır. Yıllardır Türkiye de isyan hareketini yürüten PKK, YPG ile birleşerek, yeni Suriye Devleti'ne entegre olmuşlardır. Türkiye şimdi Abdullah Öcalan üzerinden olmayan PKK'nın kendini lağv etmesini beklemektedir. Haziran ayı sonuna kadar kayıpların bilançosu netleşecektir. O tarihten sonra durumu daha net olarak görmek mümkün olacaktır.