ERDOĞAN ÜZERİNDEN OYUN KURULMAKTADIR

Necdet TOPÇUOĞLU ntopcuoglu52@gmail.com


Necdet Topçuoğlu

Yerel seçimlerden sonra siyaset alanında meydana gelen, kimilerinin ‘yumuşama’, kimilerinin de ‘normalleşme’ adını verdikleri görüşmeleri, Erdoğan oyun kuruyor diye yorumlamak ağız alışkanlığıdır. Doğrusu Erdoğan üzerinden oyun kuruluyor ifadesini kullanmaktır. 1999 yılında, daha Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adı ortada olmadığı dönemde, resmi görevle ABD’ye DEİK toplantısına gitmiştim. Söz konusu toplantıda Cüneyt Zapsu’nun, Erdoğan ve Abdullah Gül’ü, ABD düşünce kuruluşları ile tanıştırdığını öğrenmiştim. Adalet ve Kalkınma Partisi adında yeni bir partinin kurulacağını orada duymuştum.

Toplantıda çeşitli konulardan uzman kişilerle görüşmelerim olmuştu. ABD’li bir uzman, bizim için Türkiye, Türk yöneticilere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir demişti. Ben de siz kimsiniz diye sormuştum. Hiç alınganlık göstermeden, kendisinin Ortadoğu ve Ön Asya stratejilerinden sorumlu bir kuruluşun üyesi olduğunu ifade etmişti. Uzman konuştukça çok ilginç konulara giriyordu. Türkiye gibi ülkelerde temel amacımız, iktidarı kontrol altında tutmak değil, muhalefeti kontrol altında tutmaktır demişti. Muhalefeti kontrol altında tutmadan, iktidarı garantiye almak mümkün değildir. Bu nedenle biz, Türkiye gibi ülkelerde muhalefetle iktidarı birbirini destekleyecek şekilde organize ederiz demişti.

1999 Haziran ayında ABD’de duyduklarımın tamamı, adım adım Türkiye de hayata geçmeye başlamıştı. 14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu. Yasaklı olduğu için Erdoğan seçime girememiş, ilk defa iktidar olduklarında Abdullah Gül Başbakan olmuştu. Ancak planlandığı gibi Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal imdada yetişmiş ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına destek vererek, Erdoğan’ın tam yetkiyle partisinin başına geçmesini sağlamıştı. Bülent Arınç’ın üst akıl diye kamuoyuna deşifre ettiği odaklar oyun kurmaya AKP üzerinden başlamışlardır. Bu partinin ilk iktidar dönemi halka şirin gösterilerek geniş kitleler tarafından kabul edilmesi sağlanmıştır.

Türkiye’nin kuruluş ayarları parçalanmasına engel olduğu için, yasama, yargı, yürütme ve ordunun tek adama bağlı olacağı bir sistemi dayatarak, parlamenter sisteme son verilmesi sağlanmıştır. Yatırımların milli para ile yapılması gerekirken, yap işlet devret modeliyle döviz üzerinden yapılması, otoyol, köprüler ve şehir hastanelerinde ölçünün kaçırılması, Türkiye’yi döviz darboğazına sokmuştur. Daha sonra faiz sebep, enflasyon sonuç denilerek, döviz kurlarının füze gibi yükselmesi sonucunda ekonomi çökertilmiştir. AKP ve Erdoğan üzerinden kurulan oyun kusursuz işlemiştir. Sıra ‘’aç bırak itaat etsin, cahil bırak biat etsin’’ oyununun kurulmasına gelmiştir. Cumhuriyetçi eğitim sistemi terk edilerek, şeriatçı maarif sistemine geçilmiş ve cehaletin yolu açılmıştır. Enflasyonist bir politika izlenerek, halk açlığa mahkum edilmiştir.

Bütün bunlar planlı bir şekilde yapılırken, Türkiye düzensiz ve kontrolsüz göç hareketleriyle mülteci deposu haline getirilmiştir. Bu durum, üniter devlet yapısını tehdit eden beka sorunu yaratmıştır. Oyun kuran güçler, geri kabul anlaşmasıyla kendilerini düzensiz göçe karşı koruma altına alırken, Türkiye’yi orta ve uzun vadede demografik yapının bozulmasıyla karşı karşıya bırakmışlardır. Bu oyunlar sahnelenirken muhalefet, etkili bir direnç göstermemiştir. Bilerek ya da bilmeyerek muhalefetin bütün yaptıkları iktidarın işine yaramıştır. Çünkü oyun böyle kurulmuştur. Ancak izlenmekte olan politikalar sebebiyle, halkın %80’i yoksulluk sınırının altında kalmıştır. Boş tencere iktidar değiştirir ifadesinden hareketle, halk yerel seçimlerde kullandığı oylarla hükumete önemli bir uyarıda bulunmuştur.

Yerel seçimlerden sonra oylarının önemli ölçüde düştüğünü gören Erdoğan, siyasette yumuşama adı altında yeni manevralar yaparak, zaman kazanmaya çalışmaktadır. Özgür Özel ve Meral Akşener ile yaptığı görüşmeleri bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Söz konusu manevraları Erdoğan yeni bir oyun kuruyor diye değerlendirmek, muhalefet açısından rakibin yanlış seçilmesine neden olacaktır. Ey muhalefet, her çağrılan yere koşarak gitme. Biliniz ki, Erdoğan üzerinden yeni bir oyun kurulmaktadır. Gerçek rakibiniz bu oyunu kuran odaklardır. Bunlara karşı bir karşı koyma iradeniz varsa halka bunu söyleyin. Yoksa yumuşama, normalleşme söylemleriyle milletin aklı ile oynamayın.

Değerli dostlarım, bunların tamamı ayni sistemin aparatlarıdır. Kimsenin halkı düşünmek gibi bir derdi yoktur. Ülkenin en hayati konularında bile siyasi çıkar hesabı yapmaktan kaçınmamaktadırlar. Halkın %80’i yoksulluk sınırının altında kalmıştır. Ne iktidarın, ne de muhalefetin temel sorunları çözme yolunda bir önerilerini duyamıyoruz. Örtülü IMF programları ile, ekonomik krizin bedelini tamamen halka ödetmeye çalışmaktadırlar. Ülkeyi soyanlar, halkın çocuklarını güvenlik güçleri olarak görevlendirip kendilerini korumaktadırlar. Yani ‘’soyulanların çocukları, soyanları korumaktadır’’. Kim hakkını ararsa, kendi evlatlarını karşılarında görmektedirler. Ne sistem ama değil mi!!

(06 Haziran 2024, Ankara)