DONALD TRUMP ALAY ETMEKTEDİR

Necdet TOPÇUOĞLU ntopcuoglu52@gmail.com


Devletten devlete konuşma dili diplomasidir. Donald Trump’ın kullandığı üslup, ‘’bit Pazarı’’ üslubudur. Devlet adamları birbirine mahalle ağzıyla hitap edemezler. Böyle bir muamele kabul edilemez. Konuşmada kullanılan cümlelerin anlamından çok, yansıtılan tonlama önemlidir. Aynı tonlamayı, daha önce yazdığı mektupta ‘’aptal olma, akıllı ol, ekonomini mahf ederim’’ diyerek yansıtmıştı. O tonlama ile reva görülen pozisyon ne kadar ağırsa, şimdiki tonlama ile reva görülen durum ondan daha ağırdır. Geçen Başkanlık döneminde yapılan heyetler arası remi görüşmede, Holywood yıldızları gibiler diyerek, bürokratlarımızı aşağılamaya çalışmıştır. Zaten düşmanınız sizi övüyorsa, bunun arkasında mutlaka bir hinlik var demektir. Böyle bir aşağılamayı enflasyon konusunda Putin de yaparak, Türk ekonomisinin durumu ile dalga geçmiştir. Bu tavırların reddedilmesi devlet onurunun korunması bakımından zorunludur.

Ne diyor Trump, Erdoğan akıllı adamdır, kendisiyle çok iyi anlaşıyorum diyor. Bunu söylerken Rahip Brunson’u nasıl bıraktırdığını ima etmektedir. Kendini bilmez adam, Erdoğan’ın aklını ölçmek sana mı kaldı. Üstenci bir tavırla, tepeden bakmaktadır. Bunun diğer bir anlamı, ben daha akıllıyım demektir. Devletler arasındaki anlaşma ve uyum, mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına dayanır. Söz konusu temaslar, Başkanlar arasındaki ahbap çavuş ilişkisi seviyesine indirgenmemelidir. Bizi Trump ile Erdoğan arasındaki ilişkiler değil, ABD ile Türkiye arasındaki, devletten devlete ilişkiler ilgilendirmektedir. Bir dönem Erdoğan’a aptal olma, akıllı ol demekle, aynı saygısızlığı yine yapmıştır. Aba altından sopa göstermektedir.

Trump’ın konuşmasının satır aralarında, suçlama ve tehdit vardır. Erdoğan çok güçlü bir ordu kurdu derken, Türk Silahlı Kuvvetlerini kast etmediği gayet açıktır. Çünkü Türk Ordusu ikibin yıl önce kurulmuştur. Şayet Türk Ordusu kast ediliyorsa, demek ki İran’a yapılacak müdahale de rol verilmek istenmektedir. Ancak, burada söz konusu olan İdlip’de eğitilip donatılan HTŞ ve Suriye Milli Ordusundan oluşan silahlı güçlerdir. Trump burada, o silahlı güçleri siz organize ettiniz, biz karışmadık demekle, gelecekte doğacak riskleri şimdiden reddetmektedir. Suriye de hiç kan dökülmeden dostça olmayan bir şekilde devralma gerçekleştirilmiştir. Çözümün anahtarı Türkiye’nin elinde olacaktır diyor. Trump’un açıklamalarını dünya basını, ‘’Türkiye Suriye’ye çöktü’’ diye yorumlamaktadır. Türkiye için en tehlikeli olan ifade budur. Suriye’yi Türkiye yıktı, yeni Suriye’nin onarılmasını Türkiye yapacaktır denilmektedir. Türkiye bu güne kadar mültecilerin ekonomik yükünü çekerken ağır bedeller ödemiştir. Anlaşılan bundan sora da Suriye’yi yeniden yapılandırmak için ödeyecektir.

Trump ciddi bir devlet adamı değil, İsrail’in çıkarlarına hizmet eden, bir Siyonisttir. Türkiye geçmişte Trump ile ciddi sorunlar yaşamıştır. Rusya’dan alınan S-400’ler, Rahip Brunson, ve CATSA yaptırımları bunların en önemlileridir. ABD, Türkiye ilişkilerinin bu ciddiyetsiz adam yüzünden önemli sıkıntılar yaşayacağı anlaşılmaktadır. Aslında Türkiye, Rusya ve İran gibi iki önemli gücü Ortadoğu sürecinin dışında bırakmakla önemli bir hata yapmıştır. Astana süreci sona ermiş, yeni dönemde Akabe Süreci başlamıştır. Sürecin bu eksene evrilmesinde, Ortadoğu da birlikte çalışan CIA, Mossad ve MI6’nın önemli rol oynadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, Rus Ordusu'nun Nükleer, Biyolojik ve Kimyasal Savunma Güçleri Komutanı Korgeneral İgor Kirillov’a suikast yapılması yine bu istihbarat güçlerinin işi olarak değerlendirilmektedir. Ukrayna’nın suikastı üstlenmesi inandırıcı değildir.

Şimdi gelelim Türkiye tarafından Trump’a verilmesi gereken cevaba. ‘’Başkan Trump’ın Cumhurbaşkanımıza hitaben yapmış olduğu açıklamalar samimiyetle not edilmiştir. Bu çerçevede, ülkemizin Suriye sınırında yer alan ve güvenlik tehdidi oluşturan silahlı YPG terör örgütünün tasfiye edilmesi konusunda desteğiniz beklenmektedir.’’ Denilerek, samimiyet testi yapılmalıdır. Söylenen sözler gerçeği yansıtmış olsa bile, emperyalizim tarafından takdir edilmenin övünülecek bir yanı bulunmamaktadır. Tam aksine, tilki vaaz vermeye başlamışsa, kümesteki tavukların canı tehlikede demektir. Amaçları Türk Ordusunu oldu bittiye getirip, savaşa sokmak ve yıpratmaktır. Bilinmelidir ki, artık Avrupa Birliği bile Türkiye’yi, üyelik adayı statüsünde değil, göçmen deposu tampon ülke olarak görmektedir.