DENGELİ BESLENEME EN ETKİLİ İLAÇTIR

Necdet TOPÇUOĞLU ntopcuoglu52@gmail.com



Necdet Topçuoğlu

Osmanlı Devleti'nin son 200 yılı da dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin gıda politikasını Emperyalistler belirlemiştir. Bu nedenle zihinsel olarak sağlam bir gençlik yetiştirmek mümkün olmamıştır. Asıl sorunun kaynağına hiç inilmemiştir. Japonya'da çocuklara 7 yaşından itibaren kahvaltıda en az 6 yumurta yedirilmektedir. Ekmek genellikle yok, ya da çok azdır. Akşam yemeğinde ise kesinlikle deniz ürünü verilmektedir. Japonya ve Güney Kore'de ceviz ithalatı son 50 yılda %140 artmıştır. Çocuklara ceviz yedirilmektedir. Günde en fazla iki öğün yemek yenilmektedir. Tamamen protein odaklı bir beslenme söz konusudur.

ABD'de teknolojik üretimin merkezi olan "Silikon Vadisi" çalışanlarının nasıl beslendiklerini incelemek gerekir. Ayrıca1950'li yıllardaki Alman Devleti'nin gıda politikasını araştırmakta fayda vardır. Beslenme konusunda son yıllarda Güney Kore, Japonya'yı örnek almaya başlamıştır. Bu ülkeler çocuklara nasıl beslenmesi gerektiğini öğretmektedirler. Şeker, ekmek(Tam buğday, kepek farketmez) odaklı beslenme beyin hücrelerine zarar vermektedir. Marketlerdeki karbonhidratlı paketli ürünlerin tamamen zararlı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Obezitenin yaygın olduğu ülkeler, beyin göçü sayesinde akıllı insan açığını kapatmaktadırlar. Türkiye de milli bir gıda politikası olmadan kalkınmak zordur.
Protein bazlı ürünlerin pahalı, karbonhidratlı ürünlerin daha ucuz olması, beslenme politikamızın yanlışlığının göstergesidir. En büyük protein bazlı ürün olan kuzu etini Turkiye'de kaç kişi yiyebilmektedir? Hayvancılık neden bitirilmiştir? Asıl beka sorunu budur. Türkiye geleceğini kurtarmak için çocuk beslenmesine özel önem vermelidir.
Matematik zekası olmayan, kod yazmasını bilmeyen gençliğin olduğu ülke yazılımda ilerleyemez. Yapay zeka geliştiremez. Halbuki dünyanın geleceği bu yönde ilerlemektedir.

Çocuklarımızdan şekerli ürünleri, ekmeği uzak tutmalıyız. Beslenmeyi kendi üzerimizde deneyebiliriz. Bir ay boyunca ekmek ve şekerli gıda tüketimini keserseniz, acıkmadığınızı göreceksiniz. Ben yaklaşık beş yıldır iki öğün yemek yiyorum. Denedim, kitap okurken anlama hızımda olumlu gelişme olduğunu gördüm. Glutenli undan hamur yaparken dikkat ederseniz, hamurun elinize zamk gibi yapıştığını görürsünüz. Glue zaten zamk demektir. Hamurlu gıdaları tüketirken bu zamk ağzımızdan başlamak üzere bütün sindirim sistemimize yapışmaktadır. Özellikle bağırsak hastalıkları bu beslenme rejimi ile tetiklenmektedir.

Biliyorsunuz, can boğazdan girer, ama sonuçta boğazdan çıkar. Bu nedenle yediklerimize dikkat etmeliyiz. Beslenme çok tüketmek değildir. Yeterli, dengeli ve zamanında yemektir. Kışın kış sebze ve meyvelerini, yazın da yaz meyve ve sebzelerini tüketmeliyiz. İnsan metabolizması yaradılış olarak doğala kodlanmıştır. Yanlış beslenme ile metabolizmanın doğal kodları bozulmamalıdır. Hangi beslenme alışkanlığını edinirsek, beynimiz onu not etmektedir.

En faydalı ilaç yeterli ve dengeli beslenmektir. Özellikle metabolizma hastalıklarını, dengeli beslenme ile iyileştirmek mümkündür. Bu konuda Diyabet, ilaç kullanmadan sadece dengeli beslenme ile yönetebildiğim bir hastalıktır. Dünya ilaç sektörü çok kazanmak amacıyla ilaç kullanılmasını teşfik etmektedir. Kullanılan ilacı beyin kaydetmektedir. Kullanımdan vaz geçilirse beyin ilacı istemektedir. Kullanılan doz zamanla yetersiz kalırsa, doz artırılmaktadır. Bu defa beyin yeni doza alışmaktadır. İlaç kullanmak çözüm değil, hastalığı ertelemektir. Sonuç olarak sağlıklı  ve dengeli beslenme, sürdürülebilir sağlıklı yaşamın güvencesidir.

(25, Haziran, 2024-Ankara)