CAMİ ÜZERİNDEN SİYASET YAPILMAMALIDIR

Necdet TOPÇUOĞLU ntopcuoglu52@gmail.com


Küçük kavgaların büyük savaşlara yol açması, Habil ile Kabilin kavgasına kadar uzanmaktadır. İnsanlar arasında meydana gelen savaşların sebepleri araştırıldığında ya menfaat, ya da din ve mezhep çatışmaları olduğu görülmektedir. Özellikle Ortaçağ da, Avrupa da meydana gelen savaşlarda çok kan dökülmüştür. Sonunda dinde yapılan reform ile anlaşma sağlanmış ve taşlar yerine oturmuştur.

Tarihi belgelere bakıldığında, Otuz Yıl Savaşları, 1618 ile 1648 yılları arasında yapılan ve Avrupa devletlerinin çoğunun katıldığı savaşlar dizisidir. Temelinde, bir Protestan-Katolik mezhep kavgası olsa da, savaşan devletlerin çoğu dinsel değil, siyasi amaçlar için savaşmışlardır. Demekki din ve inançların siyasete alet edilmesi, insanlar arasında kan dökülecek kadar, derin ayrılıklara neden olmaktadır. Hıristiyan dünyası bu sorunu çözdü ama, İslam aleminde derin mezhep ayrılıkları halen devam etmektedir.

Son zamanlarda Ortadoğu da Müslümanlar arasında Emevi Camisi üzerinden siyaset yapılmaktadır. Söz konusu Caminin bir özelliği vardır. Tarihte bu Cami, Vaftizci Yahya kilisesi iken, 635 yılında Camiye çevrilmiştir. Aslında 70 yıl hem cami, hem de kilise olarak kullanıldığı bilinmektedir. Cuma günleri Cuma Namazı kılınmış, Pazar günleri ise Hıristiyan ayini yapılmıstır. Yapı daha sonra tamamen Camiye çevrilmiştir.

Emevi Camisi Müslümanlar tarafından, Hıristiyanlığa karşı zafer kazanmanın bir simgesi gibi görülmektedir. Ayrıca bu Cami, adından ötürü Emeviler dönemine duyulan hayranlığın da bir simgesidir. Zaten söz konusu yapıt, Emeviler döneminde cami haline getirilmiştir.
Diğer yandan Cami, Müslümanlar arasındaki derin kan davasının da fay hattıdır.

Tarihle ilgilenenlerin yakından bildiği gibi, Irak'ın Kufe kenti yakınlarındaki Kerbela Çölü'nde, 680 yılında Emevi Devleti'nin İkinci Halifesi Yezid Bin Muaviye tarafından Hazreti Hüseyin ve ehlibeytin şehit edilmesi, İslam tarihinde asırlardır süren bir travma olarak yer almaktadır. Kerbela olayı, İslam Dünyası'nda meydana gelen en önemli kırılma hattıdır.

Yezit Bin Muaviye Kerbela'da Peygamberin torunu Hz. Hüseyin'i şehit ettikten sonra, kafasını getirip Şam halkına bu Cami avlusunda göstermiştir. Büyük bir aşağılamanın ardından, Şehit Hüseyin'in kesik başını yine bu Camide saklamıştır. Bu nedenle söz konusu Cami, Emevi - Haşimi mücadelesinde Emevilerin "zafer Anıtı" olarak bilinmektedir. Tarihte Emevi - Haşimi mücadelesi, Sünni - Alevi mücadelesi olarak değerlendirilmektedir.

İste bu nedenle, Siyasal İslamcı Selefi gruplar Emevi camisini hem Hıristiyanlığa, hem de Şiilik ve Aleviliğe karşı kazanılan zaferin anıtı olarak görmektedirler. Bu nedenle Emevi Camisi ekseninde yürütülmekte olan siyasetin ayrımcı ve tehlikeli olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye'deki yöneticiler, Suriye'deki mezhep eksenindeki bu ayrımı, Türkiye'ye taşımak istemektedirler. Ülkemizin bekası için bu ayrımcı siyaset yapılmamalıdır.

Benim düşünceme göre, hiçbir Cami birbirinden farklı değildir. Ancak farklı görenlerin amaçlarını açıklamaya çalıştım. Hz. Peygamber döneminde mezhep diye bir ayrım yoktu. Kur 'an da olmayan bir yorumu kabul etmem mümkün değildir. Allah, Peygamber ve Kur 'an temelindeki inanç sahiplerinin, yukarıdaki açıklamaya çalıştığım ayrımcılığa karşı çıkmaları gerekir. Tarihi Emevi Camisi, insanların ayrıştırılmasına alet edilmemelidir.