ARABESK SİYASET
Arabesk, Fransızca'dan Türkçe'ye geçen ve "Arap Tarzı" anlamına gelen bir sözcüktür. Bu söz müzik dünyası aracılığı ile tanınmıştır. Arabesk müzik, Arap müziği değil, Arap ezgilerinden ve usullerinden etkilenen, Türkiye'ye özgü, duygusal bir halk müziği türüdür. Şarkı sözleri genellikle karamsarlığı, umutsuz aşkları, günlük dertleri ve başarısızlığı konu edinmiştir. Söz konusu müzik türünün çok az bir kısmı ise enstrümantaldir.
Klasik Arap müziğinin, klasik Türk müziğinden geniş ölçüde ayrılması sebebiyle, Arap müziği Türkiye'de benimsenmemiştir. Ancak Türk sanat müziği ve Türk halk müziğine Arap ezgileri ve usulleri eklenerek arabesk müzik doğmuştur. Bu müzik tarzı, sıradan toplum kesimlerine hitap etmektedir.
Türkiye gibi uluslaşmasını, ekonomik gelişmesini tamamlamamış olan bir ülkede, karamsarlık, fakirlik, umutsuz aşklar ve başarısızlığın olması çok doğaldır. Böyle bir sosyolojiye hitap eden müzik tarzı büyük taraftarlar toplamıştır. Bu müzik tarzını seçen sanatçıların fanatik taraftarları vardır. Öyleki, konser meydanlarında kendilerini jilet ile parçalayanlar bile olmuştur. Yapımcılar ve sanatçılar bu müzik tarzını bir sömürü aracı olarak görmüşlerdir. Özellikle İstanbul Unkapanı'nda bir sektör oluşmuştur. Seslerinin güzel olduğu söylenen gençler, yol parasını bulur bulmaz soluğu Unkapanı'nda almışlardır. Çok az sayıda genç amacına ulaşabilmiş, binlercesi hayal kırıklığına uğramışlardır. Nedense Arabeksin babaları olmuştur ama, anaları hiç duyulmamıştır.
Sömürülmeye son derece müsait olan bu sosyolojik alanı, siyaset kurumu boş bırakmamıştır. Bazı liderler Arabeksin babaları olarak ünlenen şarkıcıları miting alanlarında yanlarından eksik etmemişlerdir. Bilindiği gibi Devlet Bahçeli, önemli mesajlarını Ferdi Tayfur şarkılarıyla vermiştir. Onun bu tutumu medya da geniş yer bulmuştur. Diğer yandan Erdoğan, İbrahim Tatlıses ile megri megri şarkısı söylemiş, son olarak Şanlıurfa mitinginde tekerlekli sandalye ile sahneye çıkararak şov yapmaya çalışmıştır. Halbuki İbrahim Tatlıses AK Partiden kaç defa aday olduğu halde Milletvekili yapılmamıştır. Arabesk kültürden beslenen siyaset kurumu da, zamanla arabeskleşmiştir. Toplumun sorunlarını çözmek yerine duygularını sömürmüştür.
Türk toplumunda, Arap kültürünü din sanma cehaleti, toplumun Araplaşmaya doğru hızla kaymasına yol açmıştır. Söz konusu değişim, Arap tarzı siyaset yapılmasını gündeme getirmiştir. Elinde Kur'an, dilinde yalan, cebinde haram şeklindeki siyaset tarzı, siyasetin arabeksleştiğini göstermektedir. Yönetimde Devlet ciddiyeti kalmamıştır. Halkın nabzına göre şerbet veren popülizm, siyaset tarzı haline gelmiştir. Halkın talepleri ile Devletin gerçekleri, çoğunlukla birbirine ters düşmektedir. Arap tarzı siyasette liderler, kitle kuyrukçuluğu yapmaktadırlar. Halbuki lider dediğin toplumun peşinden değil, toplumun önünden gitmelidir. Rahmetli Atatürk, halkçı bir liderdir. Asla kitle kuyrukçuluğu yapmamış, daima en önde giderek, halkına yön vermiştir.
Arap Tarzı yaşam biçimi, toplumun sosyolojik tabanında alanını genişlettikçe, çağdaş, demokratik ve laik siyaset tarzına yeterli alan kalmamıştır. Bu durum, arabesk iktidarın, Arap tarzı muhalefetini zorunlu hale getirmektedir. İşte CHP'nin iktidar olmak için yeterli sayıyı bulamaması, toplumun gittikçe araplaşmasından kaynaklanmaktadır. Toplum böyle olduktan sonra, muhalefet ne yapsın kardeşim diye soranlar olabilir. Yapılması gereken, sosyal ve kültürel yapıyı değiştirecek politikaların üretilmesidir. Üretemeyenlerin iktidar olma şansları yoktur. İktidarın çizdiği alanda siyaset yapan muhalefetin, değişimi sağlayacak politikalar üretmesi mümkün değildir.
Herşeyin kötüye gittiğini bir ortamda, iktidara alternatif politikalar üretemeyen siyasetçilerin, partilerinin kepenklerini indirip, siyaseti bırakmaları gerekir. Eski bir bürokrat olarak, tek başıma ben bile onlarca alternatif politika üretiyorum. Açlığın kol gezdiği bir ülkede, Tarım Politikası üretmenin zorluğu yoktur. Türkiye bir Federasyona götürülürken, gelecekteki bölünmenin yoluna taş döşenirken, "ne engelleyen oluruz, ne de destek oluruz" demek siyaset değildir. Belediyelerin çoğunluğu elinde olan muhalefetin, sosyal ve kültürel değişim için tek bir adım atmaması anlaşılır gibi değildir. Arap tarzı siyasetin iktidarı da, muhalefeti de birbirine benzemektedir. Değişim, Arap tarzı yaşam biçiminin, çağdaş Türk yaşam biçimine dönüştürülmesiyle mümkündür. Belediyeler bu konuda sorumluluk almalıdırlar.