Bizim kentsel dönüşüme değil kırsal dönüşüme ihtiyacımız var
Bizim kentsel dönüşüme değil kırsal dönüşüme ihtiyacımız var.
Hâla ısrarla kentsel dönüşümden söz ediyorlar.
Kentler kamu kaynaklarını yutan birer canavara dönüştü.
Tarım ürünleri sübvanse edilirse ( mazot gübre desteği demiyorum ) çiftçi kazanır ve yaşam alanını terk etmez.
Mevcut Tarımsal destekler yerini bulmuyor. Kredi desteği vermeyin çiftçiyi krediye muhtaç etmeyecek ürün desteği verin.
Toprak mahsulleri eskiden alım yaparken çiftçi kazanacak şekilde fiyat belirlerdi.
1980 öncesi böyleydi 80 sonrası Liberal politikalar köylüyü bitirdi .
Sorun sadece depreme dayanıklı evler değil.
Gıdaya erişim her geçen gün zorlaşıyor. Uzaktan taşınan yaş sebze ve meyveler fire veriyor ve maliyeti katlanarak şehir halkına satılıyor.
Anadolu’da tarımda çalışacak insan kalmadı.
Tüketen değil üreten insanlara ihtiyacımız var.
***
Beton uygarlığı yıkılıyor.
Geri dönüşümü olmayan bu enkazlar doğamızı kirletmeye devam edecek.
Yenisini yapmak için son kalan dağları da yok edecekler.
Metal beton evleri her 60 yılda bir yıkıp yenisini yapmak zorundasınız.
Sürdürülebilir değil.
Bu arada deprem korkusuyla buraya gelen, sabah kuş, gece Ağustos böceği sesinden rahatsız olan yeğenim enkaz altında kalmayı göze alarak şehre gitti. Doğadan kopmuş doğaya yabancılaşmış olanlara yapacak bir şey yok. İroni yapmıyorum.
Beyaz çarşı ekmeğine haklı olarak eleştiri getirmişsiniz.
Normalde köyde bir yakınımız toprak fırında ekşi mayalı ekmek yapıyordu malum deprem dolayısıyla herkes can derdine düştü.
Kendi fırınımı da bahar ortasında yapmayı düşünüyorum.
Küçük bir güneş panelim var ( 70 Watt ) Telefon şarjını ve aydınlatmayı fazlasıyla karşılıyor Buzdolabına ihtiyaç duymuyorum Taze tüketimi esas alıyorum.
Buzdolabı zararlıdır ( tartışırız ) Çamaşır makinesine de gerek yok isteyen kullanabilir. manüel olanları da var.
Mutfağı dışarı yapacağım yemek kokusu eşyalara sinmemeli. Ev yatmalıktır. Salona ihtiyaç yok. Ilıman iklimdeyim hayat dışarda güzel.
Benim yapının duvar kalınlığı 20 cm, kışı sert bölgeler için 30 cm’e çıkartmak yeterli.
İki kamış arası dolgu, dışı kerpiç toprak sıva olacağı için ısı yalıtımı yeterli düzeye çıkıyor. Kullanılan malzeme doğadan ve geri dönüşümü var ve önemlisi malzemeye para vermiyorsun.
***
1894 İstanbul depremi raporundan “iki gün 3 kilometru tulunda cenub-ı şarki ve şimal-i garbi istikametine toğru ruy-ı deryada dar ve bulut gibi bir duman görülmüşdür.” https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/782610
***
Ben hariç herkes dışarda Bu evi yaparken depremi, yangını, seli, yeli her şeyi düşünerek yapmıştım. Sarsıntıda devrilmesin diye sobayı da çelik tel ile çatıya ve duvara bağlamıştım
Gerek çatı gerçekse duvarlar hafif malzemeler ile yapıldı. Duvarlar kerpiç ile sıvandı. Duvarlarda ve çatıda kullanılan kamışlar ( bambu) oldukça hafif ve esnek. Su ile temas etmediği sürece 100 yıllık ömrü var. Çatı örtüsü kaplama sazlar ise 10 yılda bir takviye edilmeli
Zemini kayalık marjinal verimsiz arazilere yapılacak binaların maliyeti ayrıca düşük olacak.
***
Depreme dayanıklı çok katlı binalar yapmak oldukça maliyetlidir ve yıkılmayacağının hiçbir garantisi yok.
Kulağı tersten göstermenin alemi yok. Şehirlere harcanan alt yapı ve üstyapı masrafları ile kırsal kesimi ihya ederiz kim istemez bahçeli bir evde toprak ile meşguliyeti.
Betonun ömrü yaklaşık 60 yıl ve geri dönüşümü yok. Betondan ve metalden evler yaparak şehirler büyütürken doğayı eksiltiyoruz.
Dağlarımızı, su kaynaklarımızı, ormanlarımızı yok ediyor havamızı kirletiyoruz. Tabutluklara mahkum değiliz