Ormancılıkta "paradigmatik değişim" ne demek?
Ormancılıkta paradigmatik değişim, değişen çevrenin karmaşıklığını tanımanın ve yeni orman yönetimi ilkeleri geliştirmek için silvikültürel senaryoların uygulanmasında yeni yaklaşımlara, yöntemlere ve uygulamalara geçilmesidir. Bu güne kadar ormancılıkta uygulanan yerleşik tüm kurallar ve uygulamaların, içinde bulunulan küresel iklim değişikliğinin etkisi altında uygun kavrayış, bakış açıları ve anlayışlarla kökten bir değişime uğraması durumudur. Yaşanılan bu kökten değişim sonrası, yeni bir anlayış ve kavrayış biçimi olan farklı bir ormancılık paradigmasını doğurur.
“Değişim” kelime olarak olarak kulağa çok hoş geliyor .Ancak insanoğlu maalesef bugüne kadar değişimlere direnmiş ve statüko hep galip gelmiştir.
Tıpda ,inşaat sektöründe ve endüstrisi teknolojisinde nasıl değişim ve gelişim sağlandıysa Ormancılık biliminde de mutlaka değişimi yakalamalıyız.19. ve 20.Yüzyılın Ormancılık anlayışı ile 21.Yüzyılda ormanları yönetemeyiz.
Değişen iklimler, orman ekosistemlerinin yapısal ve işlevsel bileşenlerini benzeri görülmemiş bir oranda değiştiriyor. Bunun yanında günümüzde potansiyel hedeflerin çokluğu uzun zamandır kabul edilmiş olsa da orman kaynaklarının kereste üretiminin ötesinde daha geniş ve sürdürülebilir kullanımına ilişkin kamu beklentilerinin çeşitlendiğini görüyoruz.
Orman bilimi ve silvikültür ağaçları hasat etme arzusundan değil, ormansızlaşmayı önleme, orman üretkenliğini artırma ve sürekli bir kereste arzı sağlama ihtiyacından kaynaklanmıştır .
Tüm dünyada yaş sınıfı ormanlarında sağlık durumunun bozulması ve istikrar eksikliğinin yanı sıra ilgili yönetim sistemlerinin çevresel sürdürülebilirliğine ilişkin artan endişeler, daha 'doğa odaklı' orman meşcere yapıları ve dinamiklerine olan ilginin artmasına yol açmıştır. Doğa odaklı orman yönetimi, sürekli orman örtüsüne, karışık meşcerelere, eşit olmayan yaşlı meşcere yapılarına, seçici hasata ve doğal gençleştirmenin kullanımına dayanmaktadır.
'Klasik' yaş sınıfı ormanlarını daha doğa temelli orman meşcere yapılarına dönüştürme kararı, ormanlar ve bunların yönetiminde paradigmatik bir değişim anlamına geliyordu. Çok kısa bir süre sonra, asıl sorunların yaş sınıfı ormanlarından doğa temelli yönetime geçiş süreciyle ilgili olmadığı, daha çok meşcere yapısı ve orman dinamikleri açısından yerleşik uzun vadeli hedeflerin belirgin eksikliğiyle ilgili olduğu ortaya çıktı. ( Geleceğin Ormanları).
Belirli uzun vadeli işlevsellik hedeflerine ulaşmak amacıyla belirli bir bölgede (iklim ve toprak koşulları) orman gelişimine yönelik uzun vadeli hedefleri tanımlar. Gelecekteki orman fonksiyonlarına yönelik beklentilerle birlikte silvikültürel olanakların analizine dayanmaktadır. Gerçek orman meşceresini istenilen yöne yönlendirmek amacıyla gelecekteki silvikültürel faaliyetler için bir rehber görevi görecektir. Doğada meşcere gelişimi için uzun vadeli hedeflerin iletilmesi için bütünleştirici, esnek ve kolay anlaşılır bir kavram olarak ele alınmakta ve sunulmaktadır.
Silvikültür biliminin bel kemiği olan geçmişin geleceği bilgilendirmeye devam edebileceği varsayımı, iklim değişikliği hızlanmaya devam ettikçe zayıflıyor, hatta kusurlu hale geliyor.
Değişen bu gerçekler nedeniyle, silvikültürcüler şimdi, yalnızca çeşitli olmakla kalmayan, aynı zamanda zaman içinde sürekli gelişen, eşi benzeri görülmemiş bir oranda değişen ormanlık bir arazi tabanında istenen ekosistem ürün ve hizmetlerini sağlamak için silvikültürel tedaviler önerme zorluğuyla karşı karşıya.
Bu yüzden silvikültürün geleneksel araçları ve yaklaşımlarının bu zorluğun üstesinden gelmek için yetersiz kalmasıyla, silvikültür kültürü değişiyor. Bu değişim bundan 40 yıl önce silvikültürde master yapan beni de etkiliyor.Silvikültürün hem değişen çevresel koşullar hem de toplumsal talepler açısından ormanlık ortamın karmaşıklığını tanıma ihtiyacı son çeyrek yüzyılda kabul görmüştür.
Sonuç olarak, ülkemizde de silvikültür biliminin bu değişen gerçeklere uyum sağlaması gerekmektedir. Amaç, mümkün olduğunca çok katmanlı ve yapılandırılmış, ekolojik ve ekonomik açıdan istikrarlı ormanlar meydana getirmek olmalıdır.
Ormancılıkta doğal süreçlerin ve döngülerin korunması ve kullanılması ile doğal yapılara ve çeşitliliğe mümkün olan en iyi yaklaşım,
-Maksimum ekolojik ve ekonomik istikrarı sağlar,
-Uzun vadede kaynak sağlar,
-Ekonomik başarı açısından en yüksek düzeyde güvenlik sunar.
Böylece mümkün olduğu kadar çok sayıda orman işlevi, alanın büyük bir bölümünde büyük ölçüde yerine getirilmiş olur.
Dünyada gelişmiş modern ormancılık artık üç ana tema etrafında dönen bütüncül bir silvikültür görüşünü benimsiyor.
1) Bir ormanın durumunu gözlemlemek,
2) Gelişimini tahmin etmek,
3) Mevcut ve gelecekteki koşullara uyarlanmış zamanında müdahaleler uygulamak konusundaki benzersiz kapasitesine dayanan ileri bir bilimsel disiplin olarak karşımıza çıkıyor.
Bu bütüncül paradigmatik değişim bakış açısıyla silvikültür, hızla değişen gerçekliklerde çok sayıda istenen sonuca uyarlanmış bakım ve yenileme tedavilerini uygulamak için orman durumunu gözlemleme ve gelişimini öngörmelidir. Sonuç olarak, silvikültür biliminin bu değişen gerçeklere uyum sağlaması gerekmektedir.
Bu bağlamda doğa temelli bütüncül orman yönetimi, hızla değişen çevresel koşullarda toplumsal talepleri karşılamayı sağlayacak yeni araçların ve pratik bilgilerin geliştirilmesine yönelik önemli adımlar atmalı ,Orman Fükülteleri de silvikültürün çeşitli orman ekosistem hizmetlerinin aynı alan ve aynı zamanda nasıl gerçekleşebileceği üzerine araştırmalarını yoğunlaştırmaları gerekir .Ormancılıktaki paradigmatik değişim rüzgarını biz de yakalamalıyız.